Bölüm10:Atlı karınca gibiydik. Birbirimizin etrafında dönüyorduk

33 6 0
                                    

Evet harika bir gün geçirdim. Almanya'ya gelip Deniz ve kız arkadaşının ayrılışını izledim. Mükemmel. Artık uyumalıydım yoksa sinirden balkona çıkıp "Deniz senden nefret ediyorum." Diye bağırasım geldi. Ama yapamadım. Sabah uyandığımda saat sekizdi. Deniz'in kapısını çaldım ama açmadı. Aşağıda mı diye düşünürken asansörün kapısına gittim. Asansörde yukarı çıkıyordu. Bir anda benim katımda durdu. Asansörden Deniz çıktı.

-"Benimle gelsene bir dakika"  dedi.

Çaresiz çaresiz peşinden gittim. Odasına gittiğimizde çantasını açtı. İçinden bir atlı karınca birde best friend yazan ortadan kırık kalpli bir bileklik verdi.

-"Bunlar ne?" Dedim.

-"Bunlar sana alıpta veremediğim şeyler. Mesela bu atlı karıncayı çok seversin. Her korktuğunda onun sesini açar dinlersin. Hatta buna korkmak değil de kaçmak diyebiliriz. Annem sana kızınca odana kaçıp bunun sesini dinlemen. Bu bileklikte daha küçükken İngilizce bilmezken almıştım . İki kalbi birleştirince hiç ayrılmazmış. Bizde hiç ayrılmayalım istedim. Ama sonradan öğrendim ki en yakın arkadaş demekmiş. Ben bu bilekliği diğer yarısını hep taktım. Hatta daha takıyorum" dedi bileğini göstererek. Cidden uzun bir süre takmış çünkü hep rengi sokmuştu. Sonra devam etti. "Şimdi de sen çürüt bu bilekliği" diyerek güldü.

-"Neyse ben bunları odama bırakayım. Kahvaltıyı yaptıktan sonra havaalanına gideriz. Uçağın kalkmasına üç saat var" dedim. Deniz biliyordu ki ona çok kızkındım. O sırada atlı karıncayı yatagımın üzerine koyarken yan yattı. Altında yazı gibi birşey gördüm. Çevirip baktığımda "Deniz Yıldızı" yazıyordu. Üstelik yanına birde kalp çizmiş. Bunları yıllarca saklamış. Kahvaltımızı yaptıktan sonra biraz dışarda gezdik . Uçağın kalkmasına bir saatten az bir süre vardı. Hemen havaalanından geçip uçağa binme yerine geçtik. Maalesef önce İstanbul'a sonra Trabzon'a gidecektik. Zaten İstanbul'da yarım saat bekleyecektik iyiki. Son anonsta "Almanya-İstanbul uçağı on dakikaya kalkmak üzere. Bu uçakla seyahat edecek kişiler lütfen A1 kapısına geliniz." Aynı anonsu üç defa Almanca ve Türkçe bir şekilde tekrarladı. İşlemleri halledip uçak pistine geçtik. Tam yürürken Deniz'e telefonumu verip beni çekmesini istedim. Çünkü arkamdaki manzara harikaydı. Birkaç resim çekerken insanlar bir anda çoğalmaya başladı. Bende hemen Deniz'den telefonumu alıp uçağa doğru yürüdüm. Merdşvenlerdeyken Deniz'de kolumdan tutup

-"Eee ben seni çektim insanlar gelmeden sen de beni çek bari." Dedi.

Hostesler bize bakıp güldü. Hostesi biri gülerek bize konuştu.

-"Çocuklar hızlı olun şimdi herkes merdivenlere doluşur. Hatta geçin ben ikinizi çekeyim." Dedi. Ben ne kadar istemesemde Deniz kolumdan tutup beni yanına çekti. İkimizde yan yana durup arkanızdaki şu güzel manzara da bir resim çekmiştik. Tabi biraz yerden yüksekte olduğumuz için saçlarınız uçuşuyordu. Fotoğrafı çeker çekmez içeriye geçtik. Arkamızda oturan yaşlı teyzeler fotograf çekmeyi çok seviyor galiba. Bir tanesi elini kafama uzatıp bizi çek dedi. Deniz bir anda güldü . Kadın resmen emir verdi. Resimlerini çekip telefonlarını verdim. Duyduğuma göre teyzenin biri Facebook'un da fotografi paylaşıp üstüne ''Türkiye'ye gidiyoruz. Bekle bizi İstanbul'' yazıp yanındaki kadını etiketleyecekmiş. Buna baya güldüm. Uçak kalkarken hiç korkmamış gibi yapıp müzik açtım. Deniz kulaklığımın diğer tekini alıp kulağına taktı. Deniz'le anlaşma yapmıştık. Gelirken o cam kenarında giderken ben cam kenarında oturacaktım. Öyle de oldu.

Deniz Yıldızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin