Epoch:Çağ,Dönem,Devir.
Psikolojisi sağlam olmayan bir karakter, bir cinayet kitabının vazgeçilmezidir. Çevresindekilerin de normal davranmasını bekleyemezsiniz.
Bir şeyleri anlamlandırmak isteseydim bu geçmişin de çok öncesine dayanırdı. Oysa dayandırılacak bir kalıp var mı, bunu kimse bilmiyor.
Ve hissedilen acı, ellerimde hızla kuruyan kan gibi çabuk gitmiyor.
Anıların beni değiştiremediği o noktadaydım. Geçmişten kalan fotoğraflara baktığımda zihnimde hiçbir kelime yan yana gelmiyordu. Nefeslerim birbirini takip etmeye devam etti.
Takip.
Takipten kim hoşlanırdı ki? Bende hoşlanmazdım ama bırakılan takip, soluk borumu boşta bıraktığında bazı şeyler anlam kazanıyor olmalıydı.
Yoksa ölümün, başka kuvvetli bir açıklaması olamaz.
Başının okşanmasını istenen tiplerden değildim. Taktir görmek beni tatmin edecek şeyler arasında yer almıyordu. Yer alanların ise beni ben yaptığını görmek çok da zor değil.
Suskunluğum gün yüzüne çıktığında hissizleşmeyi becerememiş olsaydım olduğum kişinin, ben olduğunu bilemeyecektim.
Bazen bazı anlar sizi beklerdi.
Gerçekte kim olduğunu kavramanız için.
Ve çark dönmeye başladığında siz,
orada olmak istemezdiniz.Çünkü ben istemedim. Başıma gelenlerin başlangıcının ellerimdeki kanla buluşmasını istemedim. Yine de bu kimsenin umurunda değil. Soğuk, her zaman için soğuk. Soluk ise zamanın içindeki her daim olan bir döngü.
"Saat kaç?"
"Yediye gelmek üzere."
Ses gelmediğinde devam etti. "Su istiyor musun?"
Olumsuz anlamda başımı salladım. Az önce yemek verilmişti ama bu bile benim için bir şeyler ifade etmiyordu. Saatlerce boş bir duvarı izliyordum. Oysa duvar pütürlü ve duygusuz. Bana bir şeyler fısıldayacak gibi durmuyor. Başımın arkası acımaya başladığında duvara sürtünüp başımı bir diğer duvara çevirdim.
İdrak edememe problemim vardı.
Yaptıklarımı telafi etmek için çıktığım yolda kayboluyordum. Parmaklarımın arasındaki saati çevirdiğimde aklıma ondan geriye saymaktan başka bir şey gelmiyordu.
Düşünmenin ne demek olduğunu bir zamanlar bilmediğimi sanıyordum.
Oysa bu şimdi çokça eğlenebileceğim bir konu. Birilerine cevap verirken düşünmem gerekmiyor. Belki de bazen yapılan işi değil, yapılanın neyle ortaya çıktığını düşünmeliydim çünkü böylesi daha kolay.Çünkü bunu öğrendiğimde başka şeylere katlanmam gerekmiyor.
"Üşümek çok aptalca," diye fısıldadım yavaşça. Kulaklarım bunu duymayacak kadar uğulduyordu. Bu yüzden zihnim söylediklerimi bana tekrar etmekle kaldı. Daha bir hafta öncesine kadar kampüsün bahçesinde oturan normal kızlardan hiçbir farkım yoktu. Ilgın Yunanistan'a gitmekle alakalı bir şeyler söyleniyor olacaktı. Gözlerimin Andreas'ı arayacağından emindim çünkü o ince göz kapaklarımı kapattığımda bile, kahrolası yüzünden başka görebildiğim bir şey yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Gün
ChickLit"Bir kere daha," Zehir kokan sesi zihnimde tekrar ediliyordu. Dudakları ise kulağımın hemen yanı başındaydı. "Deli olduğunu söyleyecek olursan sikik geçmişinde yer alan herkesi öldürürüm. Sonra altıma bir sandalye çeker ve öylece yapmakta olduklarım...