"Benim Doğum Günüm,Onun Kızının Ölüm Tarihiyle Aynı"
Dediklerini algıladığımda günlük tutmam gerektiğine karar vermiştim. Eğer ilerde o günlüğü okurken yanımda çocuklarım olacaksa keyifli bir anı olacağa benziyordu. Güldüm.
Durumun bana komik geldiğini sanmıştı. Oysa ben çocuk fikrine gülmüştüm. Bunu anlayamazdı. Beni kendini suçlu hisseden katiller dışında, kimse anlayamazdı.Çünkü çaba gerekti.
Yaptığını algılaman için biraz zaman.
Tekrarlardan hoşlanmazdım. Bayat gelirdi. Ona bakmayı sürdürdüm. Sanki gözlerime kaçıkmışım gibi bakıyordu. Davranışların her türlüsüyle bir bağım vardı. Bu bağ; incelmez, kopmaz ya da esnemezdi. Sabitti.
Benim gibi değişmiyordu ama değişim içinde yeni bir boyut da kazanmıyordu.
Ona karşı hiçbir şey söylemedim ve oradan öylece çıkıp gittim. Bana kesinlikle bir günlük lazımdı. Elimde duran oldukça soğuk saati sol bileğime taktığımda çok da geç olmadığı fark ettim. Babam ve Mia ilerde, arabanın hemen yanında, bekliyorlardı ve onun hemen arkasında Andreas. Otopark kalabalık görünüyordu ancak onu aradan seçebilmiştim.
Ziyarete gelmediyse bile zaferini kutlamak için gelmişti.
Arabasının camı hafif aralıktı. Sanki seslenirsem duymak için bekliyordu. Evet, biliyorum. Çok aptaldım ama bu aramızdaki bağı eskitmeyecekti.
"Yarım saat önce avukat, arayıp cezanın sadece parayla sınırlı olacağını söyledi."
"Bana acıyor olsalar gerek."
Bakışlarında sekme oldu. Kaşlarını kaldırmıştı. "Ne?"
"İyiyim. Sorduğun için teşekkür ederim."
"Kusura bakma," dedi dalgınlıkla. "Böyle durumlarda nasıl davranılır bilemiyorum."
Gözlerimi Andreas'ın arabasından çekip babama yönelttiğimde, ne diyeceğini bilmeyen tavırlarıyla karşılaştım.Sustuğunda ve sustuğumda ne kadar haklı olabileceğini düşündüm. Çiftlik konusunda haklı olabilirdi. Onları sevmemesinin sebebi belki de iyi biri olmadıkları içindi. Kahretsin, diye geçirdim içimden.
İyinin iyi kalır hiçbir yanı yoktu.
Sessizce arabaya bindik. Mia sesini her zamanki gibi çıkarmıyordu. Bana böylesine iyi olması sinir bozucuydu. Bunu yapması için hiçbir sebep yoktu. Üstelik sürekli sorun yaratan duyarsızın tekiydim.
Araba hareket ettiğinde artık Andreas görüş açımdan çıkmıştı. Eve gidince sıkı bir uyarı alacağımdan emindim. Belki de bu sefer gerçekten Rusya'ya giderdik. Böylece birileri beni yakalayacak korkusuyla yaşamazdım.
Babamın telefonu çaldığında ortamdaki buğu dağıldı. Kasılmayı bırakmıştım. Belkide Levent Bey'di. Onu dünden sonra görmemiştim. İyi bir avukata benziyordu. Babamın gözünde değerinin arttığına da emindim. Ne de olsa hakkımdaki suçlamaları bir gecede düşüren kişi gibi gözüküyordu.
Tahmini on beş yirmi dakika sonra eve geldiğimizde yukarı adımladım. Şu an tek ihtiyacım olan duştu. Telefona Andreas'tan gizlediğim sim kartını taktığımda bir kaç bildirim sesi gelmişti bile. Telefonu şarja taktıktan sonra gelen arama ve mesajlara baktım. Adal ve Ilgın'dan yirmiye yakın cevapsız arama vardı. Attıkları mesajlara girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Gün
ChickLit"Bir kere daha," Zehir kokan sesi zihnimde tekrar ediliyordu. Dudakları ise kulağımın hemen yanı başındaydı. "Deli olduğunu söyleyecek olursan sikik geçmişinde yer alan herkesi öldürürüm. Sonra altıma bir sandalye çeker ve öylece yapmakta olduklarım...