40. ~İnat~

1.7K 80 96
                                    

Hermione'nin son sözünden sonra Draco odadan çıkmıştı. Karısının ona inanmaması sinirini yeterince bozuyordu. Misafir odasına gidip hemen uykuya dalmaya çalıştı.

Sabah kalktığında Hermione'nin kapısı aralıktı ama Hermione yoktu.
Banyo da ya da mutfakta da değildi.
Merak ediyordu ama aramakta istemiyordu. Markete gitmiştir dedi.

Bir saat geçtiğinde Hermione hâlâ gelmeyince Draco endişelendi.
Aramanın en doğrusu olduğunu düşündü.

Hermione telefonu sessize aldı.
Konuşmak istemiyordu.
Ama arka arkaya çalmaya devam ediyordu.

"Ne var?" Diye açtı.

"Neredesin?"

"Düğün için elbise bakıyorum."

"Neden haber vermedin?"

"Neden vereyim?" Dedi Hermione ve telefonu kapattı.

Zaten bir elbise beğenmişti. Onu paket yaptırdı ve bunaltıcı mağazadan çıktı.

İleride çok güzel bir pastane vardı.
Oraya gitti ve en sevdiği pudinlerden sipariş etti. Çikolatalı, muzlu ve çilekli. Eve giderken de birkaç tane paket yaptırdı.

Geldiğinde Draco salonda oturuyordu. Ona bakmadı bile. Birde haklıymış gibi bana tavır yapıyor diye düşündü Hermione.

Diğerleri düğün öncesi üzülmesin diye onlara birşey dememişti.
Mutlu çift rolü yapacaklardı anlaşılan.

Hermione mutfağa içecek birşeyler almak için indiğinde Draco'nun onu umursamadan televizyon izlediğini gördü. Bu sinirini bozuyordu.

"Kalkar mısın lütfen? Televizyon izlemek istiyorum." Dedi.

Draco birşey demeden kalktı.
Arabanın anahtarını alıp çıktı.
Hermione kumandayı başka bir tarafa fırlattı ve kaşlarını çatarak oturdu.

Draco akşama kadar arabayla dolanıp durmuştu. Yapacak pek birşeyi yoktu.
Canı eğlenmek falan istemiyordu.

Saat on iki gibi eve geldiğinde Hermione'nin koltukta uyuyakaldığını gördü. Yatağında yatması daha iyi olurdu. Hamile olduğu için. Birkaç kez dürttü onu.

"Yatağına gitsen iyi olacak."

Hermione onun yüzüne dik dik bakarak yukarı çıktı. Yorgun gözüküyordu. Bu saate kadar dışarıda ne halt yedi acaba diye sordu kendi kendine.

Hermione 2 gündür erkenden çıkıp yardım etmek için Ginny'nin yanına gidiyordu. Draco da Harry'lerin yanındaydı. İkisinde de bir tuhaflık olduğu belliydi ama diğerleri sorduğu zaman birşey demiyorlardı.

"Resmen yarın bir Potter oluyorum."

"Senin adına çok mutluyum." Dedi Hermione ve ona sarıldı. Pansy de katıldı onlara.

Hep birlikte deniz manzaralı biryere yemeğe gelmişlerdi. Hermione buranın Draco'nun seçimi olduğuna emindi.

"Çocuklar. Bir sorun olmadığına eminsiniz dimi?" Dedi Pansy.

"Evet. Biz çok iyiyiz." Dedi Hermione.
Elini Draco'nun yanağına götürdü.
Hiçte yumuşak olmayan bir şekilde sıktı ama Draco zorla güldü.

Diğerleriyle ayrıldıklarından beri Draco Hermione'nin yüzüne bakmamış ve onunla konuşmamıştı.
Hermione sinirini daha çok bozuyordu.

Yatmadan bebeğin nasıl olduğunu bile sormuyordu.
Eline şifonyerdeki bir bibloyu aldı ve sertçe yere fırlattı. Amacı Draco'yu korkutmaktı.

Draco sesi duyunca koşarak Hermione'nin yanına geldi.

"Ne oldu? İyi misin?" Dedi Hermione'ye birşeyi var mı diye bakarak.

"Iyiyim. Sadece elim çarptı."

"İyi."

Draco asasıyla kırıkları temizledi ve odasına gitti.









Burada kim haklı? Ben karar veremedim.

Peki Draco Hermione'ye soğuk davranmakta haklı mı?

Barışmak için ilk adımı kim atmalı?

Hermione'nin o bibloyu kırmasına ne diyorsunuz? Deli kız 😂😂😂😂

Hem konuşmuyor hem Draco onunla konuşmayınca kötü oluyor.
Sende ne istediğine bir karar ver Hermione 😂

Bölüm nasıldı? 💙🌼

~Contact~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin