HALÜSİNASYON

381 28 2
                                    

《★gzdnuzak

Olduğum yerde dizlerimin üzerine çöktüm. Dün gece gördüğüm rüya beynimi ele geçirdi ve ben daha ne olduğunu anlamadan titremeye başladım. Şakağımdan terler elmacık kemiklerime, oradanda boynuma doğru süzüldü. Elimdeki çanta gevşedi terleyen avuç içlerimle enseme yapışan saçlarımı geri çektim. Korkuyordum... Karanlıktan, yanlız kalmaktan... Nefesim daralıyordu. Sanki güçlü bir el boğazımı sıkıyordu fakat öldürmek için değildi boğması, acı çektirmek istiyordu. İlk önce derin derin nefes aldırıyordu sonra acı acı nefessiz bırakıyordu. Gözlerimi sıkı sıkıya kapattım ve birinin benim yokluğumu fark etmesi için dua etmeye başladım. Gerçi siren sesleri susmuştu bu da demek oluyordu ki polislerle uğraşılıyordu. Daha önce polis adını bile ağzıma almazken şimdi gayet rahatça polisle oyun oynayanların arasında takılıyordum. Hayat tuhaf derecede ilginçti! Benim kabus olarak adlandırdığım tünelin içinde oturuyordum ve her an kriz geçirmenin eşiğindeydim.

Telefonumu çantamda bırakmıştım. Kol çantamıda Kıraç' ın motosikletletinde kalmıştı. Acaba yokluğumu farketmemiş miydi? Sakin olmamı kafamda defalarca tekrarlayıp titrememi de bilinç altımdan sildim. Ben gözlerimi aralarken daha dün sergide gördüğüm tablo beynime yerleşti ve rüyada gördüklerimin üzerini karaladı. Ayağa kalkıp naif belirli ışığın etkisiyle kolilere sırtımı döndüm. Bacaklarımda hala -etkisi az olsa da- titreme vardı fakat ben bunu yok sayıyordum. Karanlıkta yüzü belli olmayan, düz saçlı kız gibi kollarımı birbine dolayıp kafamı eğdim. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum fakat ben o tüneldeki karanlığa giden kızın duygularını hissetmek istiyordum. Neden karanlığa gidiyordu? Bunu bilmek istiyordum.

Hafif bir çıtırdatma oldu ve ardından karanlığa alışan birisi için oldukça acı verecek bir ışık süzüldü; karanlık tünele! Gözlerim bir kaç defa kırptım fakat işe yaramayınca kollarımı birbirinden ayırıp yüzümün önüne elimi ışık gözüme gelmeyecek şekilde tuttum. Bu ışık çok farklıydı gözlerimi zamanla alıştırmaktan çok, daha da çok acıtıyor ve daha da yakıyordu... Kulaklarım hiç alışkın olmadığım bir ses işitti. Gür ve keskin.

"Elisa!"

Sesin alaycı tınısı kulaklarımı doldurdu ve beynim sakinlik işlevini kaybetti. Kendimi sakinleştirmeye çalıştığım kısa süre içinde kriz bedenimi tetikledi ve tekrar atak geçirmeme sebep oldu. Adımlarım geri geri gitti ve kaçmak için arkamı döndüğüm sırada ağzı açık olan bir koliye çarptım ve ben daha ne olduğunu anlamadan domino taşları gibi, koliler üst üste devrildi ardından büyük bir gürültüyle yere düştüler. Açık olan kutudan çıkanlar tuhaf yakıcı ışıkta parıldadılar.

Şeffaf beyaz şelatine sarılı toz vardı. Üzerinde kokain yazıyordu belli belirsiz. Onun gibi bir kaç paket daha!

Küçük çıt çıtlı şeffaf beyaz poşettede küçük beyaz haplar vardı. Kıraç' ın kullandıklarından. Onun gibi bir kaç tane poşettede kırmızı, yeşil, mavi, kahverengi vb. gibi renkli tabletler vardı. Bunların uyuşturucu olduklarını biliyordum!

Ayak uçlarıma yuvarlanmış, siyah poşetten dışarı fırlamış bir kaç tane şırınga ve koluna bağlanan sarı kablolar vardı. Yine onun yanında sarı bantlara sarılmış beyaz kağıtların içinde eroin olarak düşündüğüm madde vardı.

Yerde boylu boyuna serilmiş koyu yeşil renginde tütüne benzeyen ham madde vardı. Bunun da haberlerde gördüğüm kadarıyla bonzai olduğunu düşünüyordum ya da esrar da olabilirdi!

Işık kayboldu ve etraf tekrar karanlığa gömüldü. Artık o naif ışıkta yoktu. Korkuyordum. Ve korkum en büyük çaresizliğimdi... Kulaklarım uğuldamaya başladı. Bacaklarım artık beni taşıyamaz hale geldi ve ardından yere düştüm. Gözümün önünde eroin, kokain, uyuşturucu, esrar veya bonzai olduğu canlanıyordu. Bunu hissedebiliyordum fakat başka bir şeyleri de hissedebiliyordum.

KARANLIĞIMDAKİ IŞIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin