Masallar Kötü Biter Mi?

42 10 7
                                    

Medya=İkiye On Kala - Koptu İpim Düşüyorum

...

053.......:Nasılsın kuzen?Sanırım bir şeyleri konuşmalıyız. Benimle ..... kafede buluş.

Eren: Emr-i vakiyi hiç sevmem kuzen ama evet konuşmalıyız. Kaçta geleyim?

Açelya:Bu öğlen iki de.

&&&

Yaklaşık yarım saattir çay içerek birbirini inceleyip duran iki beden aslında fazlasıyla dikkat çekiyorlardı. Geldiklerinden beri tek kelime etmemişlerdi. Şimdi de çayları üçüncü kez bitmişti.
-Bana bu kadar çay yeter, bir şey demeyecek misin artık, diyen Eren'e ters ters baktı Açelya.
-Niye herkesin yanında konuşmaktan başka bir şey yapmazken benim yanımda sus pus oturuyorsun Eren?
-Bunun cevabı bariz aslında. Çünkü ben konuşsam da sen cevap vermiyorsun. Bu da beni geriyor.
-Üzgünüm, dedi Açelya. Muhabbet edemiyordu uzun zamandır. Pek konuşmayı sevmiyordu.
Bazense kendine engel olamayıp buzdolabıyla bile konuşurdu gerçi.
Biraz daha sustular. Sonra Açelya konuşmaya başladı:
-Eren, aslında seni buraya teşekkür etmeye çağırdım. Yani önceliğim buydu. Yani teşekkür ederim.
-Önemsiz, dedi Eren. Yapmam gerekeni yaptım.
-Teyzem, çok kızdı mı?
-Yo. Onu bilirsin bana kızmaz.
-Bilirim.
-Neyse Açelya. Ben de bir şey sormak istiyorum. Eftelya denen kızla aranda bir şey var mı? Yakışıyorsunuz.
Eftelya'nın adının geçmesi bile Açelya'nın kalbini attırmaya yetmişti. Yine de sakin yaklaştı.
-Aramızda bir şey yok.
-Olsun ister miydin peki?
-Lafı nereye çekmeye çalışıyorsun Eren?
-Hemen gerildin bak ya. Lafı bir yere çekmiyorum. Sadece ondan hoşlanıyorsan bir ilişkiye girebilirsin diye düşünmüştüm. Seni fazlasıyla önemsiyor. Ondan hoşlanıyorsan bir ilişkiye başlayabilirsin.
Açelya gerilemeye başlamıştı.
-Bu seni ilgilendirmez, dediğinde Eren de sinirlenmişti.
-Neden ilgilendirmezmiş? İyiliğini düşünüyorum sadece.
-Düşünme! Neden düşünesin ki?
-Çünkü sen benim kuzenimsin Açelya!
Sonlara doğru ikisinin de sesleri yükseldiğinden kafedeki bir çok masa onlara doğru dönmüştü. İkisinin de gözlerinden ateş fışkırdığını herkes görebiliyordu. Yalnız Açelya'nın gözündeki ateş bir anda söndü.
-Bu şimdi mi aklına geldi,dedi. Senin kuzenin olduğum yıllar sonra mı aklına geldi?
Bu sözlerden sonra Eren'in de gözlerinde ki ateş sönmüş ve yerini kırgınlık almıştı.
-Özür dilerim ama biliyor musun tek kırgın olan ve tek sorunları olan sen değildin. Hiç olmadın. Sen kırıp döktün ve gittin. Herkes dışına vurmasa da bekledi seni. Açelya döner dolaşır gelir, dediler. Beklediler. Bekledim. Hepimiz dedik ki Açelya bize değer veriyor o yüzden pes etmez ve geri döner. Sen ise hiç gelmedin. Teyzem, "gelme" dedi sana ama anneme döndü ve "gelecek" diye söz verdi. Biz seni böyle tanımıştık. Burnunun dikine giden ve istediğini elde eden.
Eren'in gözleri dolmuştu.
-Biz, seni özledik. Sen ise hiç gelmedin.
Açelya, bu lafları duymayı hiç beklemiyordu. Bir süre sustu ve duyduklarını hazmetti. Aslında ebediyen susmak isterken kendini konuşmaya zorladı.
-Eren, bana kızgın olduğunu anlıyorum. Böyle düşündüğünüzü bilmiyordum. Benden nefret ediyorsunuz sanmıştım. Bir de...
Açelya'nın sesi titrerken Eren onu dikkatlice izliyordu.
-Bir de biliyorsun. B-ben Leyla'yı kaybettim. Benim yüzümden canına kıydı. Ben ona kıyamazken... Bu beni mahvetti. O zamanlar bir daha kendime gelemeyeceğimi sanmıştım. Ölmüştüm ben Eren. Sanırım yeni yeni diriliyorum. Belki zaman geçtiğinden. Belki de Eftelya sayesinde.
İkisi de susmuştu. O sırada bir çay daha geldi önlerine. Açelya artık gitmek istiyordu. Evine gidip Marvel açıp boş boş izlemek istiyordu. Sanırım konuşacağı asıl meseleyi artık açmalıydı.
-Eren, sana bir şey soracağım ve soracağım şey bu konulardan daha önemli.
-Sor, dedi Eren. Bu konulardan önemli olan da neymiş?
-Kardeşim. Annem mektubunda kardeşimi bulmamı istemiş.
-Hayır.
-Ne soracağımı duymadın bile.
-Hayır Açelya. O pisliği bulmana yardım etmem. Hatta sen de bulma. O gerçekten de serseri pisliğin teki. Annen o an çok duygusal düşünüyordu. Muhtemelen mantıklı düşünmedi.
-Ama o zor durumda olabilir.
-Hepimiz zor durumdayken gitti o. Senden nefret etmiyoruz ama ondan nefret ediyoruz Açelya. Hem annenin cenazesine bile gelmedi.
-Ben de gelemedim.
-Sen denedin. Sen başkasın. Onun gibi bencil değilsin. O, gerçekten emek hırsızı. Herkesin onun üzerinde bir emeği varken hepsini heba etti ve olabilecek en kötü yolu seçti.
-Peki,Eren. Yardım falan etme. Ben kendim bulurum. Emin ol Mete'de fazlasıyla sıkıntı çekti. Onu yeterince başıboş bıraktım. Yeter bu kadar.
Yılmıştı Açelya. Yaşadığı onca şeyden sonra Eren'in anlattığı şeyler şaka gibi geliyordu.
Bir kez daha inandı ne kadar güçsüz olduğuna. Bir zamanlar hayatı mükemmeldi. Anlayamıyordu. Nasıl bu hale gelmişti? Leyla'nın sözleri yüzünden mi, ölümü yüzünden mi? Yoksa kendisi herkese arkasını dönüp gittiği için mi? Yoksa sorunları hep mi vardı?
Akşam yüksek dozlu ilacını içecekti. 2 saate kalmadan uyuyacaktı ve diğer günün güzel olmasını isteyecekti. Yorulmuştu artık.
Kafeden çıkıp da deniz kenarındaki bir bankın önüne oturduğunda derin bir iç çekti. Canı yanıyordu. Annesi bile gitmişti artık. Yetmez miydi?
Bu yolun sonu belli değil miydi?
Dayanamayacaktı. Bir süre sonra pes edecekti. Hem, bir ilişkiye girebilir miydi? Tek gecelik olanlar haricinde gerçek bir ilişki. Gerçek sevgi.
-Boğuluyorum, derken sesi boğuk çıkmıştı.
-Yapamazsın. Beceriksiz.
Kafası konuşuyordu.
-Ne zaman bir şeyleri yapabildin ki? Baban haklıydı. Senden bir bok olmazdı. Olmadı.
Kafası hep konuşurdu. Yıllardır bu seslerle yaşamak sadece dile kolaydı.
Açelya'nın gözyaşları bağımsızlığını ilan ederken:
-Özür dilerim anne, dedi. Babam haklıydı. Hiçbir şeyi şeyi başaramadım. Oysaki en çok ben başarmak istemiştim. 22 yaşıma geldim anne. Hiçbir işi beceremedim anne. Yanına gelmek istiyorum. Dayanamıyorum artık. Bu sesler öldürüyor beni.
Ağladı. Hiç ağlamadığı kadar ağladı. O kadar çok ağladı ki gözyaşlarıyla birlikte akıp denize karışmak istedi. Leyla'nın çok sevdiği o deniz. Leyla'nın içine atladığı o deniz. Leyla'yı ondan alan deniz. Açelya'nın bir türlü barışa aldığı o deniz. Şuan da Açelya'yı yanına çağırıyordu. Açelya'ya ise bu oldukça cazip geliyordu.
Saatler geçti. Genç kız, yok olmayı bekleyerek oturdu orada.
Akşam oldu. Genç kız, ölmeyi diledi.
Saat gece yarısına gelirken, ayağa kalktı genç kız. Bitecekti bu küçük yaşamı. Yarın, bir gün bitecekti. O zamana kadar ise iki hedefi vardı.
1-Kardeşini bulmak.
2-Eftelya'dan uzak durmak.
Eftelya'nın canını yakmak istemiyordu. Ölmek, yok olmak istiyordu fakat her şeye rağmen Eftelya'nın gözünden bir damla yaş akmasın istiyordu.
Gece yarısına doğru uyuşmuş bacaklarını eve doğru sürüklemek üzere kalkarken o bankta, kafasındaki ses coşmuştu. Ölümü istiyordu. Eğer onlar bir masalın içerisindeyse bu masal hikayeye dönüşmeliydi çünkü masallar kötü bitmezdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 21, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gerçek Bir Masal  #evdekalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin