22. Bölüm: Merlin'in Hazinesi

4.9K 434 164
                                    


 Hermione, ağır adımlarla kendisine doğru ilerleyen Riddle'ı süzdü. Hepzibah hala Mrs. Malfoy ile birlikte olmalıydı çünkü evde sadece Hokey vardı ve aksi söylenmediği sürece mutfaktan burnunu dahi çıkarmazdı. Hermione Hokey'yi ilk gördüğünde aklına ondan kesinlikle hizmet almamak gelmişti. Ancak sonra bu fikirden vazgeçmişti çünkü ilk olarak dikkat çekmemeliydi. İkinci olarak Hepzibah, safkan biri ev cinine ne kadar iyi davranabilirse o kadar iyi davranıyordu. Üçüncü olarak şu an on dört yaşındaki  Hermione Granger değildi. Dert etmesi gereken daha önemli şeyler vardı. 

Hermione, Tom'un Hepzibah'ın dışarıda olduğunu bilip bilmediğini merak etti. Muhtemelen biliyordu. Riddle işlerini nadiren şansa bırakırdı. Demek konuşmak istiyordu. Kararını vermiş olmalıydı. O halde varsın konuşsunlardı. Ama yine de Tom'un başta konuşmak istemediğini düşününce içine kısa bir korku dalgası yayıldı. Balkon kapısından geri içeri girdi. Üzerine kalın bir ceket geçirdikten sonra Hokey işitmeden kapıyı açmak için aşağı indi. Riddle da zili çalmaya niyet etmemişti belli ki. Kapıyı sessizce açtığında Tom paltosunu omzuna atmış halde bekliyordu. Gömleğinin kollarını dirseklerine kadar sıvamıştı. Soğuğa rağmen üşümüyor gibiydi. Ya da öyleymiş gibi davranıyordu. Ama kabul etmeliydi ki bu basit kıyafetlerle bile Riddle çok ...fazlasıyla hoş görünüyordu. Bazen Hermione bunu kabul ettiği için kendine sinirleniyordu ama doğruydu. Zaten bu gerçek sayesinde Riddle istediğini elde etmekte asla zorluk çekmiyordu. Hermione'den istedikleri hariç... Hermione kapıyı aralayıp içeri gelmesini işaret ettiğinde Tom tereddüt etmeden içeri adımladı. Genç kadını takip ederek merdivenlerden yukarı çıktılar ve koyu kırmızı renkli halılarla kaplı koridora girip soldaki ikinci kapıdan içeri girdiler. Hermione'nin odası her zamanki gibi derli topluydu. Tom bakışlarını onun çalışma masasındaki kitaplar üzerinde gezdirdi sıra dışı bir şey olup olmadığını görme gayretindeydi muhtemelen. Ama Hermione hatasını tekrarlayacak kadar kör değildi. Baskısı 1950'den sonra olan tüm kitaplarını yatağının altındaki kilitli sandığa kaldırmıştı. İhtiyaç duyduğunda çıkarıyor, okuyor sonra geri sandığa koyup kilitliyordu. 

 Tom içeri girdiğinde gömleğine sinmiş sigara kokusunu almıştı. Tom'un kendi kokusuna karışmıştı. Vanilya, sandalağacı, sigara... Eğer üzerine sinmesine izin verecek kadar fazla içmişse kafasındaki çarkların hiç durmaksızın çalıştığını tahmin edebilirdi. Tom fazla düşündüğünde aklını boşaltmak için içtiğini söylemişti geçmişte...

Beklemeden her zamanki gibi şöminenin karşısındaki kırmızı koltuğa geçti. Hermione de onun karşısındaki koltuğa oturdu. Gökyüzünden güneşin son izleri de silinirken asasını şöminenin odunlarına yöneltip "Incendio," diye mırıldandı. Odunlar keyifle çatırdamaya başladığında asasını bu kez kapıya çevirip "Alohomora, Muffliato." dedi. 

"Ne o, benden artık korkmuyor musun?" diye sordu alaycı olması gereken ama olmayan bir tonda.

Hermione omuz silkti, "Korkmak için fazla yorgunum. Bir düelloyla ölmeyi tercih ederim."  

Aralarında tuhaf bir hava vardı. Her ikisi de normale göre tutuk davranıyordu. Tom konuşacakları asıl konuyu geciktirmek istercesine sordu, "Hogwarts'tan yürüttüğün kitabı okudun mu?"

Hermione kaşlarını çatarak ona baktı, "O kitabı yerine geri koyacağım!" 

Tom düşük perdeden güldü, "Geri götürene dek yürütmüş olduğun gerçeği değişmeyecek." 

Hermione onun gülüşünü karşılıksız bırakamadı, tebessüm etti. Sonra konuya döndü, "En son Gryffindor'un Kılıcına ait kısmı okudum. Bir sonraki kısma geçmemiştim. Accio!" dedi ve kitap uçarak eline geldi. Kitabı açtı ve sehpadaki Gelecek Postası'nın üzerine koydu. "Gryffindor'un Kılıcı. Ravenclaw'un Diademi ve...bir dakika." dedi birkaç sayfa çevirerek şaşkın bir ifadeyle. Onun yüzündeki ifadeyi fark eden Tom öne doğru eğildi iyice duymak için. Sonra Hermione konuştu,  "Merlin'in Pelerini mi? Bunu hiç duymamıştım?"

Tomione - Işıltı ve İhtirasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin