N: Nasıl? O burda olamaz!
- Biri beni izliyor. Bundan çok eminim.
N: Tamam hadi o zaman burdan gidelim.
Hızla Nat ile birlikte babamların yanına gittik.
- Baba, Ethan galiba burda.
÷ Ne? O burda olamaz. Yerini nerden öğrendi?
- Bilmiyorum ama tuvalette havalandırmadan biri beni gözetliyordu. Ama yüzünü göremedim.
÷ Tamam. Hemen kamera kayıtlarına bakalım.
Peter yanımdan hiç ayrılmıyordu. Elimi tuttu.
+ Sana ben varken asla bir şey yapamaz.
Gülümsedim.
÷ Peter böyle sürü gibi gezmeyelim. Sen Daphne'yi odaya götür. Bir şey olursa hemen bana haber verin! Ayrıca Peter sakın onun yanından ayrılma!
+ Tabii Bay Stark.
Peter ile birlikte odaya gittik.
- Bu çocuk benden ne istiyor?
+ Bilmiyorum ama onu gördüğümde her tarafını pataklayacağım.
- Peter sakin.
Bir yandan onun bu hallerine gülüyordum.
- Benim uykum geldi ben uyuyacağım.
+ Tamam.
Uyandığımda ağzımdan küçük bir çığlık çıktı. Hemen etrafıma baktım. Odadaydım ve yanımda Peter vardı. Kâbus görmüştüm. Saate bakmak için telefonumu elime aldım. Bilinmeyen numaradan yine mesaj vardı. İçimden atan kişinin Ethan olmamasını umdum ama tabii ki gerçekleşmemişti. Mesajı yavaşça açtım.Kendini çok akıllı sanıyorsun değil mi? Mesajıma cevap vermeyerek görmediğini düşündüğümü mü sandın? Ayrıca akıllısın. Tuvaletteki bendim. .............Şu adrese gel ve kimseye ama kimseye söyleme. Tek başına geleceksin. Eğer birine söylersen veya gelmezsen sevgili Peter'ını unut. Her şeyini elinden alırım. Babanı dahil. Ayrıca yanına hiçbir şey alma! Telefon silah hiçbir şey eğer yanında bir şey getirirsen yine aynılarını yaparım.
Hemen gel!
Elim ayağıma dolaşmıştı. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Peter'a baktım hala uyuyordu. Onun için bunu yapmak zorundaydım. Ve tabii ki babam için. Telefonumu Peter'ın hemen yanına koydum. Zaten şifreyi biliyordu. Mesajlara bakacağından emindim. Not yazmayı aklımdan geçirdim ama Ethan'ın tehditleri aklıma gelince vazgeçtim. Yanıma hiçbir şey almadım. Bir şey dışında saatim. Onu babam tasarlamıştı. Onunla babama mesaj iletmeyi düşünüyordum. Tabii şuan bunu yapmadım. Beni izlediğinden şüpheliydim. Ve onunla kendimi savunabiliyordum. Gerektiğinde eldivene dönüşüp ateş çıkarabiliyordu. Her şeyin hazır olduğundan emin olduktan sonra son bir kez Peter' a baktım. O güzel dudaklarına baktım. Son kez olmamasını umarak yanına gidip onu öptüm. Uyanmaması adına hemen geri çekilip odayı terk ettim. Çok zor geliyordu. Ailemden ayrılmak. Resmen bile bile tehlikeye gidiyordum ama bunların hepsi ailemi korumak içindi. Dışarı çıkıp taksi çevirdim. Ethan'ın attığı adresi söyleyip dışarıyı izlemeye başladım. Bir müddet sonra araba durdu. Parayı verip arabadan indim. Ne kadar korksam da belli etmemeye çalışıyordum. Etraf kapkaranlıktı. Kimse yoktu. Ve bu normaldi. Kimse gecenin bir yarışı dışarı çıkmazdı. Tabii başında onu tehdit eden biri yoksa. Bina eski ve yıkılmak üzereydi. Buraya girmek için izninin olduğunu sanmıyordum. Derin bir nefes alıp içeriye doğru ilerledim. Kapıyı yavaşça açtım. Çok büyük bir gıcırtı çıktı. İçerisi dışarısı gibi kapkaranlıktı. Tek fark buraya ay ışığı vurmasıydı. Elimi kapıdan çekip ilerledim. Arkamdan hızla kapı kapandı. Hemen arkamı döndüm. Kimse yoktu. Kendimde ilerleyecek cesaret bulamıyordum. Kapının önünde durmuş etrafa bakıyordum. Ben etrafa bakarken bir anda bir ses duyuldu. Etrafı televizyon ışığı da aydınlatıyordu artık. Televizyonun yanına gittim. Babam ve benim önceki videolarımızdı. Ben çok küçüktüm. Beraber parkta oynuyorduk.
÷ Sarah bizi çekmeyi bırakta yanımıza gel.
S: Olmaz ama çok tatlısınız.
- Anne nolur sen de yanımıza gel. Sen olmadan eğlencesi çıkmıyor.
S: Benim küçük meleğim ister de ben kırmaz mıyım? Son bir poz verin çekip geliyorum.
Ben ve babam poz vermiştik sonra video bitmişti. O kadın benim annem miydi? Ben derin düşüncelerimle birlikteyken arkamdan bir kahkaha sesi duydum. Tabii ki Ethan vardı.
E: Noldu anneni mi özledin? Sen anne falan hak etmiyorsun! Ve asla hak etmeyeceksin! Bu yüzden şuan yanında değil!
Yavaşça yutkundum.
- Bunları demeye hakkın yok!
Yüzüne sinir bozucu bir sırıtma yerleştirdi.
- Beni neden buraya çağırdın?
E: Yanında kimseyi getirdin mi?
- Hayır.
E: Emin misin?
- Hayır dedim ya!
E: Tamam sakin ol.
- Tekrar soruyorum. Beni neden buraya çağırdın?
E: Bunun cevabını sonra öğreneceksin tabii hatırlarsan.
- Ne?
E: Yanında hiçbir şey getirmemeni söylemiştim.
- Getirmedim zaten.
Elimi tutup bana gösterdi.
E: Bu ne?
- Saat.
E: Onun sadece saat olmadığını biliyorum. Beni aptal yerine koyma. Bir Stark olabilirsin ama hiç babana çekmemişsin. Aptal bir Starksın. Yazık ailenin adını karaladın.
Bunları dinlerken kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. Sinirlendiğinde her zaman gözlerim dolardı. Şuan hem üzgün hem de sinirliydim.
- Yeter! Şu lanet çeneni kapat!
E: Dediklerime uymadığın için iğrenç ailenin sonu geliyor.
Ethan arkasını dönüp gidiyordu. Koşarak yanına gittim. Elinden tutup kendime çevirdim.
- Tamam özür dilerim. Al saati nolur onlara bir şey yapma.
İkna olmuşa benziyordu. Saati bileğimden çıkardı. İncelemeye başladı.
E: Baban mı yaptı?
Cevap vermedim. Bunu bilmesine gerek yoktu.
E: Sana bir soru sordum!
- Evet.
Ani tepkilerinden korkuyordum.
E: Şaşırmadım. Sende bu beyin nerde?
Burnumdan soluyordum. Artık cidden sınırlarını aşıyordu.
- Beni niye çağırdın?
E: Çok mu meraklısın?
- Hayır sadece burda boş boş duruyoruz ve amacının bu olmadığını ikimiz de biliyoruz.
E: Başka şeyler yapmak istiyorsun yani.
- Öyle bir şey demedim! Sınırlarını zorlama!
E: Ne kadar korktum.(!)
Etrafımda gezinerek konuşmaya başladı.
E: Çocukluğunu hatırlıyor musun? Anneni, belki üvey anneni, üvey babanı... Hatırlıyor musun onları?
- Ne diyorsun sen? Benim üvey annem veya babam yok!
E: Sen babanın yalanlarıyla yaşamaya devam et. Aptalsın. Hemde çok!
- Neyden bahsediyorsun sen? Sen bunları nerden biliyorsun?
E: Çok konuştuk artık zamanı geldi.
- Ne! Ne yapıyorsun?
Ellerimi tuttu. Benden kat kat güçlüydü. Beni garip bir yere oturttu.
E: Eski seni özleyeceğim. İnatçılığını, aptallığını... Görüşürüz eski Daphne.
- Dur!
Yüzüme çok keskin bir ışık geldi. Canım acayip acıyordu. Sanki beynimi çıkarıyormuş gibi bir his oldu içimde. En son gördüğüm şey ise Ethan'ın o sinir bozucu sırıtmasıydı. Sonrası karanlık.🕷🕷🕷🕷🕷🕷
Uyandığımda garip bir yerdeydim. Karşımda tanımadığım biri vardı.
- Sen de kimsin?
E: İşe yaradığına inanamıyorum! Sen cidden hatırlamıyor musun?
- Neyi hatırlamıyor muyum?
Karşımdaki adam manyak gibi etrafta mutluluktan dönüyordu.
- Şey sen iyi misin?
E: Evet evet çok iyiyim.
- Ben nerdeyim ve sen kimsin?
E: Bunları öğrenmene gerek yok.
Bağlı olduğum sandalyeye baktım.
- Beni neden buraya bağladın? Çıkar beni burdan!
E: Daha değil.
- Gitmek istiyorum! İmdat! Yardım edin!
E: Sus yoksa seni bayılacağım.
- Çıkarın beni burdan!
E: Peki sen istedin.
Bana doğru gelmeye başladı. Bana bir şey batırdı.6 bin okunma olmuş kitap! Hepinize çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız sizi çok seviyorum. ❤❤ Sizce nasıl gidiyor? Ben beğendim gibi. Fikirlerinizi bekliyorum.