Bölüm 4

102 70 3
                                    

Aradan iki yıl daha geçmiş ve işler yavaş yavaş kötüye gitmeye başlamıştı. Buğra'nın bırakacağını umut ettiğim alkol onu bir bağımşıya dönüştürmüştü. Uyarıları İn hiçbirine kulak asmıyor, her geçen gün daha kötüye gidiyordu. Bir gün alkolden zil zurna sarhoş olmuştu. Akla sığmaz hareketler yapıyor, deli gibi davranıyordu ve Burçe bunları şaşkın ve ürkek bir şekilde izliyordu. Sonra birden ayağa kalkıp babasını alkışlamaya başladı. Minik kızım bunların hepsini bir oyun olarak görüyordu. O an vücudumda ki bütün kanın beynime sıçradığıno hissettim. Alkol şişesini alıp yere fırlattım. Şişenin kırılma sesiyle bir zamanlar uğruna eğitimimi, ailemi, hayallerimi, belkide bütün hayatımı geride bıraktığım adamın gözleri döndü. Üzerime doğru yürümeye başladı. Sonrasında kulağımın yanında patlayan tokat sesiyle kendimi yerde buldum. O tokatla başlayan şiddet yaklaşık bir saat koltuğa yıyılıp yorgunluktan sızana kadar sürdü. Burçe bu geçen süre içinde bir kere bile sesini çıkarmamışsadece oturup izlemişti. Evet, bu zaman kadar bir masalı yaşamış ve şimdi o masalın sonuna gelmiştim.

Ne yapacağımı bilmiyordum, susacak mıydım yoksa isyan mı edecektim? Bellide kızımı alıp gitmeliydim. (keşke kızımı alıp gitseydim) Ben ağzım burnum kan içinde bir yandan kızımı uyuturken bir yandan da ağlıyordum...

Sabah olduğunda hem çektiğim acının hemde yorgunluğun etkisiyle bitmiş haldeydim. Bütün gece boyunca sadece uyuyan kızımı izlemiştim.

Sonra odanın kapısı yavaşça aralandı. Gelen Buğraydı. Sonunda ayrılmış, adetakapıda durup konuşacak halde olup olmadığımı anlamaya çalışıyordu. Önce kızıma baktım ve sonra o susmak bilmeyen kahrolası kalbimi dinledim.

MEDUSA' NIN GÖZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin