Bölüm 7

90 69 2
                                    

Telefonu hemen açıp heyecanla ne olduğunu sordum. Eren'i sesi üzgün geliyordu. Beni hemen bir kafeye buluşmaya çağırdı. Telefonu kapattığım gibi hemen hazırlandım, Burçe'yi yan komşumuz Dilek Hanım'a bıraktım. Korkuyordum ama gitmekten başka şansım yoktu.

Kafye gittiğimde Eren çoktan gelmiş beni bekliyordu.

- Hoşgeldin Hazal.

- Ne oldu Eren?

- Söyleyeceğim ama önce bir otur, bir şey içer misim?

- Eren, ne oldu?

Tamam, bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ve sanırım söyleyemeyeceğim. Başıma bunun geleceğini bildiğim için fotoğraf çekmiştim. Bence ben sana onları göztereyim.

Eren'nin gösterdiği fotoğraflar benim bu dünyada ki en büyük hayal kırıklığım olmuştu. Fotoğraflarda Buğra ve bir kadının lüks bir otel önünde çekilmiş sarmaşdolaş halleri vardı. Eren oradan sonra takip etmeye gerek duymadığını, üzülemem gerektiğini, onun buna deymeyeceğini söylüyordu. Ama ben onu duyamıyorum. Kulaklarımda sadece bir sorunun yankısı vardı. NEDEN BEN?

Eren'in yanından yorgun adımlarla ayrıldım, halime çok üzülmüştüm ama yapabileceği bir şey yoktu. Ben bitmiştim...

Buğra sabaha karşı eve geldi. Oldukça yorgunu. Bende o ara eşyalarımı toplamayı yeni bitirmiş, son bir kez karşılaşmak için onu bekliyordum. Kızımda alıp gidecek, bir daha asla geri dönmeyecektin. İçeri girer girmez bavulları gördü.

- Ne bu bavullar bir yere mi gidiyoruz.

- Evet gidiyoruz. Kızımla ben senden çok uzaklara gidiyoruz.

- O ne demek oluyor?

- Buğra, sen bu saate kadar neredeydin?

- İşteydim tabi kç nerede olacağım?

- İşteydim demek peki kiminle beraberdin?

  - NE SAÇMALIYORSUN, kocan işten yorgun argın dönmüş, sense bavullar hazırlayıp bana saçma sapan sorular soruyorsun.

MEDUSA' NIN GÖZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin