Bölüm 16

76 61 4
                                    

Ayrıca unutmadan Delil Bey Baran'ın ona yolladığı boşanma belgelerini de Buğra'ya imzalatmıştı. Mahkeme bittiğinde herkes sevinç içinde birbirine sarılıyordu. Buğra'yı salondan çıkartıyorlardı ki son birşey söylemek için ona doğru geldiğimi görüp durdular. Buğra'nın kulağına yaklaşıp o çok söylemek istediğim şeyi söyledim:

- Şimdi gördün mü gözlerimin büyüsünü? Merak etme, ben ve kızım için herşey çok güzel olacak...

Buğra'yı hayatımda ilk ve son kez orada suratı mosmor halde gördüm. İşte şimdi benden mutlusu yoktu. Mahkeme çıkışında, beş yıl sonra anne ve babama ilk kez sarıldım. Hep beraber önce Büşra Nine'ye, sonra anne ve babamın evine, birkaç gün sonrada Tokat'a kızımın mezarına gittik. Annem ve babam hiç göremedikleri torunları için saatlerce benle birlikte ağladılar. Tokat'tan dönüşte eşyalarımı topladım, kızımın herşeyini aldım, Buğra'nın eşyalarını ise Aleyna'nın gazıyla annemler mahallenin ortasında yaktı. Evin kapısını kapatıp bir daha hiç gelmemek üzere oradan çıkıp gittim. Sonra hayatımın en güzel haberlerinden birini aldım. Babam ve Eren gerekli işlemleri halledip Burçe'nin mezarını her istediğimde ziyaret edebileyim diye İstanbul'a aldıracaklardı. İşte şimdi bayağı mutluydum.

İstanbul'a döndükten bir hafta sonra artık eski evime tamamen yerleşmiştim. Liseden arkadaşlarımın hepsi beni ziyarete geliyordu. Çok mutluydum, Burçemin mezarı birkaç gün içinde yanımda olacaktı. Eren de Tokat'tan taşınmış anne ve babası yani Arin ve Furkan Bey'i de alıp tamamıyla İstanbul'a yerleşmişti. Bundan bir ay kadar sonra Burçe'nin mezarı da gelmiş, hayatım tamamıyla düzene girmeye başlamıştı. Bir gün hep beraber Büşra Nine'ye akşam yemeğine gittik. Büyükler içeride sohbet ederken, ben ve Eren de balkona çıkmış sohbet ediyorduk:

- Eren.

- Efendim.

- Sana ne kadar teşekkür etsem azdır.

- Biliyorum.

- Bana çok yardımcı oldun.

- Biliyorum.

- Sen olmasan yapamazdım.

- Biliyorum.

- Seni seviyorum.

- Biliyorum, dur NE! Harbi mi? Yani gerçekten mi? Nasıl yani?

- SENİ SEVİYORUMM...

BEŞ YIL SONRA...

Ben Hazal, 26 yaşındayım. Biri Cennet'te olmak üzere üç çocuk annesiyim. Ecrin ve Bahtiyar adlı ikiz çocuklara, Cennet'teki kızım Burçe'ye ve beni çok seven Eren adında bir eşe sahibim. Eşim sayesinde okulumu bıraktığım yerden bitirdim. Şu an Dünya'nın en mutlu kadınlarından biriyim. Kahverengi upuzunn saçlara, canımı yakanı adeta taşa çeviren ela gözlere, çok güzel bir yüze ve muhteşem, kalabalık bir aileye sahibim. Son söz olarak da şunu söyleyebilirim:

- Önemli olan ne kadar acı çektiğiniz değil, önemli olan o acıyla ne kadar güçlendiğinizdir...

      
                         SON

MEDUSA' NIN GÖZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin