Kahverengi kıvırcık saçları, kahverengi güzel gözleri, kısa boyu, güzel fiziğiyle ve o masum bakışlarıyla eskisinden bile güzel gözüküyordu. Yıllar birimize yaramıştı. Konuşmaya gerek kalmadan hemen özlemle birbirimize sarıldık. Çok özlemiştim onu, kokusunu, arkadaşlığını...
Çiğdem teyze çayları getirince bende başladım anlatmaya başımdan geçenleri. Sonra asıl konuya geldim:
- Eren'in Baran adında bir avukat arkadaşı var, o yardım edecek mi daha belli değil. Eğer senede istersen ben senden de yardım istiyordum.
- Ama ben avukatlığı bitirmedim ki, daha öğrenciyim.
- Birşey olmaz Baran Bey'e yardım edersin, ya da en basitinden yanımda olursun. Kızımı öldüren o adama karşı benim bir kardeşe ihtiyacım var.
- Sana tabi ki yardım edeceğim. Sen benim kardeşimsin.
- Bir kez daha mutluluktan ağlayacaktım neredeyse. Akşama doğru Aleyna ile vedalaştı, birbirimizin telefon numarasını aldık ve Büşra Nine'nin evine geri döndüm. Eren'den güzel haberler vardı. Baran avukatım olmayı kabul etmişti.
Birkaç gün sonra ben, Aleyna ve Baran bir kafede plan yapmak için buluştuk. Baran uzun boylu, esmer, biraz yapılı, yakışıklı bir adamdı. Aleyna da bende kendisiyle çok iyi anlaştık, özellikle Aleyna ve Eren birbiri ile yapıları gereği çok iyi arkadaşı olmuşlardı. Biraz konuştuktan sonra karar verdik. Birlikte Tokat'a gidip Buğr'nın arkadaşlarıyla ve beni aldattığı kadınla konuşacak hem bana yaptıkları ile ilgili kanıt toplayacak, hemde belki de şu an nerede olabileceği hakkında bir fikrimiz olabilecekti. Bu benim için biraz zor olacaktı evet. Ama yalnız değildim, bu da bir gerçek...
Birkaç gün sonra Tokat'a gitmek için herşey hazırdı. Aleyna'nın ailesini ikna etmek çok zor olmamıştı. Bana yardım etmek istiyorlardı. Baran da hazır olunca Büşra Nine ile vedalaşıp yola çıktık. Baran ve Aleyna'nın ısrarı üzerine bu sefer uçakla gidecektik. Ben uçaktan çok korktuğum için binmek istemiyordum. Bu sebeple yolculuk boyunca Eren'le el ele diz dize oturmak zorunda kaldık. Utanç duyuyordum ama Eren elimi tuttuğu için değil, yolculuk boyunca Aleyna bana ve Eren'e imalı imalı baktığı için, klasik Aleyna...
Vee, Tokattaydık sonunda. İner inmez kötü anılar gözümde canlanmaya başlamıştı. Kanıt toplamaya başlamadan önce yapmak istediğim birşey vardı,kızımın mezarına gitmek...
Eren'e bu isteğimden gelmeden önce bahsetmiştim. O da ilk olarak beni oraya götürdü. Mezarlık denilen yere ilk kez giriyordum, kızımı ziyaret etmek için. Aleyna böyle şeylere dayanamazdı o yüzden o ve Baran kapıda kaldı, benle Eren ise içeri girdik. Burçe'nin mezarını bulmam değil de yaklaşmam zor oldu. Eren hiç ses çıkarmıyordu. Ben hastanedeyken Burçe'nin cenaze işlerinin hepsini Eren halletmişti. Mezarını küçük küçük, renk renk çiçeklerle süslemişti. Mezarın başına gelmemle ağlamaya başlamam bir olmuştu. Eren beni onunla başbaşa bırakmak için biraz geri gitti, kendime birşey yaparım diye çok da uzaklaşmak istemiyordu. Kızımla konuşacak birkaç şeyim vardı:
- Anneciğim, Burçem, birtanecik kızım. Seni o kadar özledim ki. Sesini, gülüşünü, bana "annem" deyişini, uyurken sana ninni söylemeyi, sana masal anlatmayı nasıl özledim bir bilsen. Cennet güzel mi canım kızım? Özür dilerim, seni koruyamadım. Seni o canavarın yanında bırakmamalıydım. Seni yanımdan ayırmamalıydım. Şimdi yine birlikte olurduk ne güzel. Saçlarını tarardım yine. Ama üzülme birtanem, geleceğim. Senin intikamını alır almaz yanına geleceğim. Bu Dünya'yı ona dar edeceğim. Bilmiyorum korkmuyorsun, senin orada yalnız olmadığını, meleklerin yanında olduğunu bilmiyorum. Geleceğim yanına, seni çoookk seviyorum birtanem...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEDUSA' NIN GÖZLERİ
Ficción GeneralKırılmış bir kalp en büyük intikamın fitilini ateşler. Unutmayın her hatanın bir bedeli, her suçun bir cezası vardır... Wattpad de ki Medusa'nın Gözleri isimli İlk kitap.