Sabahın ilk ışıklarıyla uyanmıştık. Uyanmamız da gerekiyordu çünkü Berke bütün yoğunluğunun içinde güzel bir yaz tatili için izin almıştı. Bavullarımızı geceden hazırlamıştık ama ben genede eksik var mı diye yaptığım listeyi kontrol ediyordum. Henüz uyanan Berke:
"Saat kaç hayatım?"
"8.00"
"Uçağa gecikmeyiz değil mi?"
Uçak saat 12'deydi. Biz ne olur ne olmaz 10.30 gibi havaalanında olmayı planlıyorduk. Ve sanırım bunu söylemedim ama. Mezun olduktan sonra ilk defa çekirdek ailemizle gidiyorduk tatile.
Berke de uykusunu açtıktan sonra. Önceden hazırladığım kahvaltı masasına oturduk. Artık kendi evimizde oturuyorduk. Küçük kutu gibi bir evdi, gayet sade döşemiştik. Zaten bütün mimarlık bilgilerimizi kullanmıştık evi döşerken. Kahvaltıya oturunca Berke:
"Mina kalkmadı mı hala?"
"Ay kıyamadım kaldırmaya uyurken götürürüz diye düşündüm. Mamasını da hazırladım zaten."
"İyi düşünmüşsün. Hem biz de senle başbaşa güzel bi kahvaltı yapmış oluruz."
"Ay bende özledim ya."
Çaylarında koyup oturdum sofraya.
"Unuttuğumuz bir şey yok değil mi?"
"Yok yok hayatım. Bir şey olmaz unutursan da alırız ordan."
Yemeğimizi hızlıca yedik. Saat 9 olmuştu. Üstümüzü giymek Mina'yı ayarlamak yarım saat alırdı zaten. Bu arada evet Mina bizim minik aile üyemiz. 2 yaşında ve babası gibi çok haraketli bir çocuk. Ne zaman boş bıraksak başına bir iş geliyor.
Odasıma girdim ve arkamdan Berke'de geldi.
"Kızım hadi şunları giyelim."
Uyurken giydirmeye çalışacaktım. Ne kadar uyusa o kadar iyiydi. Ben onu uyandırmadan giydirmeye çalışırken Berke de gülerek bizi izliyordu. Bende bir yandan uyanmaması için ninni gibi şeyler mırıldanıyordum.
Nihayet giydirmiştim. Eşyalarımızı kapıya götürdük. Berke bavulları arabaya indirirken bende evi son kez kontrol ediyordum. Ceylin de gitmedem bize haber verin demişti. Onlarla aynı apartmanda oturuyorduk. Gecemiz gündüzümüz beraber geçiyordu. Ceylini aradıktan sonra Berke de geldi ve Minayı kucağına alıp aşağıya indi. Bende kapıyı kilitleyip arkasından gittim.
Ceylinler arabanın yanında bizi bekliyorlardı. Ceylin Mina'yı daha görür görmez attığı çığlıkla uyandırmıştı.
"Aşkuşum Minaaaam! Kız ben seni çok özleyeceğim. Nasıl geçicek bu tatil böyle??!"
Mina onu görünce kucağına uzanmıştı.
Bir yandan da:
"Hala!"Demeyi unutmuyordu.
Bizde Ceylinlerle vedalaştıktan sonra arabaya bindik. Ve havaalanına doğru yol almaya başladık.
******
Uçağa bindiğimizde Mina gördüğü her şeye şaşırıyordu. Berke'yle bense bu halime kahkahalar atmamak için zor tutuyorduk kendimizi.
"Baba bat!"
Diye parmağıyla hosteslerin uçuş öncesi yaptığı hareketleri gösteriyordu.
"Evet kızım eveet. Ne yapıyor ablalar öyleee!?"
Önündeki broşürü eline alıp göstermişti babasına. Berke ise bulduğu her vakitte kokusunu içine çekerek öpüyordu yavrucağı. Ben de öpmek istiyordum ama ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaş (islami)
Spiritualبِسْــــــــــــــــــــــمِ ﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم "Bana bir şans verir misin?" :"Ne için?" "Hayat arkadaşın olmam için..." bircocukgulusu