Jennie oturduğu sandalyesinden telefondan iş başvurusu yapanlarla görüşürken aynı zamanda yerleri süpüren Yeonjun'a laf yetiştirmeye çalışıyordu.
"Evet, evet. Eğer siz de isterseniz yarın gelip başlayabilirsiniz."
"..."
"İyi günler, iyi günler. Yeonjun! Orada yemek artıkları kaldığını buradan bile görebiliyorum!"
"Peki Bayan Kim!"
"Kaç defa dedim, bana 'Noona' de diye?"
"Peki Jennie Noona!"
Jennie gülümseyip arka taraftaki mutfağa, Soo Hee teyzenin yanına adımladı.
~~~
Jennie eve geldiğinde direkt kendini yatağına attı, bugün çok yorulmuştu.
Kıyafetlerini üstünden çıkardı ve giymek için siyah bir taytla yine siyah bir tişört seçti. Tişörtünü üstüne geçirecekken açık olan pencereden gelen rüzgar perdeyi havalandırmıştı ve Jennie orada bir silüet gördüğüne yemin edebilirdi.
Korkuyla pencereye yaklaştı, kafasını dışarı çıkarıp etrafa baktı. 5. kattaydı, yıkılmaya yüz tutmuş bir yangın merdiveni dahi olsa kimsenin bu yüksekliğe çıkmaya cesaret edeceğini düşünmüyordu.
'Aklımın bana oynadığı bir oyun.' diye düşünerek içeri girdi ve pencereyi kapattı. Oturma odasına gitti. Televizyonu açtı. Hava çoktan kararmıştı ve saatin geç olduğundan emindi; yani canını sıkacak haberler bitmişti. Kanallarda gezinirken bir pembe dizi buldu ve kafasını dağıtmak için izlemeye başladı.
Televizyon izlemeye başlayalı yarım saatten fazla oluyordu ve dizi reklama girmişti. Jennie de lavaboya gitmek için ayaklandı.
Evde sanki bir gariplik vardı. Odasının penceresini kapattığına emindi, ama şu an içerinden gelen esinti pencerenin kapalı olmadığını gösteriyordu.
Seri adımlarla odasına ilerledi. Evet, tam da tahmin ettiği gibi pencere açıktı. Pencereyi kapattı ve perdeyi çekti. Kalp atışları hızlanmaya başlamıştı, evde garip bir şeyler oluyordu.
"Beni hatırladınız mı Bayan Kim?"
Jennie hiç de yabancı gelmeyen ses tonunu duyunca olduğu yere çivilendi, hareket edemiyordu. Bir süre evde sessizlik hakim oldu, açık bıraktığı televizyonun sesini bile duyamıyordu artık.
"Beni unutursanız çok üzülürüm Bayan Kim. Oysa aramızdaki ilişkinin hasta-doktor ilişkisinden daha farklı olduğunu düşünüyordum."
"Neden? Neden benim peşimdesin?"
"Sadece canımın istemesi yeterli bir sebep değil mi? Bence gayet geçerli bir sebep."
Jennie karanlık koridordan gelen ses kesilince derin, titrek bir nefes çekti içine. Min Yoongi'nin neden peşinde olduğunu bilmiyordu ve bilmek de istemiyordu. Sadece ondan kurtulmak istiyordu.
Yatağının üstündeki telefonunu ve kitaplığının bir köşesindeki anahtarını aldı. Yavaş ve sakin adımlarla karanlık koridora ilerledi, eğer bir aksilik olmazsa evden çıkıp bu gecelik kalacak başka bir yer bulacaktı.
Kapıya yaklaştığında içindeki korku daha da büyüdü, bu beş dakikalık süre zarfı içerisinde Yoongi hiç konuşmamıştı. Kapı kolunu tuttuğunu hissettiğinde hızla askılıktaki kot ceketini aldı ve kapıyı sakin kalmaya çalışarak açtı. Ayakkabılarını ayağına geçirdi, bağcıklarını bağlayacak vakti olduğunu sanmıyordu.
"Bir yere mi gidiyordunuz Bayan Kim?"
Hafif aralık olan kapının arkasından gelen ses ve kapının kenarına dolanan kemikli parmaklarla kendini geriye attı; asansörü es geçip merdivenlere yöneldi. İkişerli, üçerli indiği merdivenlerin ne zaman bittiğini anlamadan çıkış kapısına gelmişti. Kendini dışarı attı ve binadan biraz uzaklaşarak kendi odasının camına baktı. Yüzündeki tüm belirsizliğiyle kendisine bakıyordu. Üstünde geçen gün giydiği kapüşonlusu vardı. Gözlerini Jennie'nin üstünden asla çekmiyordu.
Jennie sertçe yutkundu. Arkasını döndü ve nereye gideceğini bilmeden Seul sokaklarında dolanmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm OK! |yoonnie✔️
Fanfiction"Kendinize gelin lütfen! Ben sizin sadece doktorunuzum!" "Biliyorum. Ama doktorlar hastalarını iyileştirir, öyle değil mi?" |yoonnie