ÜSTAD

89 12 10
                                    

    Ikisinin külü nasıl nasıl kullanabilecekleri hakkında hic bir fikri yoktu. Patrick bütün bilgilerini düşünüp beynini zorlasa da vücuda giren bir virüsü kül ile nasıl yok edeceğini düşünüyordu. Bir ipucu yada kül ile etkileşim içinde olabilecek bir madde yada kimyasal bitkisel herhangi bir şey aklına gelmiyordu. Kül neden kül bu kadar basit bu kadar kolay bulunabilen maliyeti hic yok denecek kadar az olan bir panzehir? Ahhh baba diye içinden söylensede bunun da arkasından bir kötülük çıkacaktı. Ihtimallerle yaşamayı babasından öğrenmiş olsada şüpheli halini babasi yüzünden edinmişti. Çünkü babasi ne zaman bir iyilik yapsa aslında onun bir iyilik değil bir kötülüğün zararın ikna etme yolu gibiydi. Kül onlara zararda verebilirdi belki de ilk defa babasi doğruyu söylemişti. Her zaman ki gibi denemeden öğrenemeyecekti.

Patrick;
- Dedektif külü denemeden önce bir kaç deney yapmam lazım.

Dedektif;
- Peki deneyi kimde denemeyi düşünüyorsun?

Patrick;
- Kendimde...

Dedektif;
- Ya sana bir şey olursa.

Patrick;
- Bana bir şey olursa sana bir şey olmaz en azından doktorun ölmeden son yalanını çözmüş olacağım. Sende başka bir çözüm yolu bulacaksın.

Dedektif;
- Senin hayatın değerli. Patrick seni anlıyorum ama basta Asya olmak üzere yaşamayı bekleyenler var.

Patrick,iki elinin arasına sıkıştırdığı başını sıkarak " biliyorum, biliyorum ama şuan ne yapmam lazım onu bilmiyorum."

    Dedektif biraz düşündükten sonra gözlerindeki gülümsemeyle beraber Patrick'e doğru yürüyerek elinin omzuna götürüp güçlü bir şekilde omzunu sıkarken; " Ortak içini ferah tut bu durumu kimin çözeceğini biliyorum, hadi kalk gidelim."

     Patrick biraz rahatlamış olsada hem nereye gittiklerini düşünüp hemde hala nasıl bir çözüm bulacağını düşünüyordu.

Dedektif;
- Düşünme bu kadar basının agrimasina sebep olacaksın. Hem beynin bize lazım.
Patrick;
- Haklisin ama gerginlikten kaynaklanan bir durum. Bir an önce Bir şeyler yapmalıyız şuan ki durum bundan sonrası nasıl toparlayacağız. Öğrendiğimiz şeyler offff....

    Eliyle dur isareti yapan Dedektif, Patrick'in biraz yorulduğunu, kafa karışıklığı yasadigini ve bunların üstüne de biraz acele davrandığını fark edince en iyisi biraz dinlenmek diye düşündü.

     Patrick bu haldeyken onu Üstadın karsisina çıkaramazdı. Bazı insanlar ne kadar güçlü de dursalar zayıflıkları  bir yerden dışa vuruyor. Patrick akıllı,zeki bedenende ruhende her nekadar güçlü olursa olsun. Kalbi hala bir çocuk gibi kırılgan. Kendini toparlamak yerine beynini değil kalbini hukmettirerek hata yapmaya meyilli duruma geliyor. 20 dakika kadar dinlendikten sonra bulundukları depo gibi yerden yola çıktılar. Yolda konuşmak en iyi birbirlerini tanıma yoluydu Patrick bir kaç soru sormaya başlamıştı bile.

Patrick;
- Anne ile babanı öldürürken ne hissettin?
Dedektif;
- Bir çok insanın yaşadığını hissettim. Onlar son nefeslerini verirken ben diğer herkesin alacağı nefesi düşündüm.
Patrick;
- Üzüldün mü?
Dedektif;
- Ben üzülmeyi 7 yaşında bıraktım. Çok oldu yani.
Patrick;
- Ailene duyduğun nefret biraz hafifledi mi peki?
Dedektif;
- Nefrette bir duygudur ama ben onlara karşı birşey hissetmiyordum.

     Patrick babasından nefret ederken aslında diğer çocukların küçükken yaşadığı o mutlu anılarından olmadığı için öfkeliydi. Bu yüzden sustu dedektife bir cevap vermedi.

    Dedektif onun bu suskunluğunu içinde kendi duygularının muhasebesini yaptığını anlamış olucak ki genelleme yaparak konuşmaya başladı.

Dedektif;
- Herkes doğar ama herkes aynı şartlarda yaşamaz. Bizler şanslıyız Patrick en azindan aklımız ruhumuz ve sağlığımız en önemlisi karakterimiz sağlam.

   Patrick gülümseyerek Dedektifin dediklerini anlar. Artık kendini toparlama vaktinin geldiğini de anlar. 

   Resmen dere tepe düz gitmişlerdi. Çünkü Dedektifin bahsettiği Üstad dağda kendisine yaptığı evde yaşıyordu.

Üstadın Evi

    Ağaçların arasında tahtadan yapılmış iki katli muhteşem ev. Üstad evini çok seviyor olmalı ki hem temiz hemde gösterişli bir evi vardı. Dağda ağaç kokusunun arasında ah o kuş seslerini bastıran derenin sesi insanın içini dinlendiriyordu.  Bu manzara bile yetiyordu insanın içini ısıtmaya. Etrafını çitlerle kapattığı bahçede herşey ekiliydi. Domates, marul, salata, fasulye. Meyve ağaçları her mevsim için birer ağaç. Tavuklar ve inek, bir çuval un alıp gelsen herşey tamam burda uzun süre yaşarsın. Süt, peynir, yağ, yumurta, meyve,sebze. Dereden balıklar ohhh mis.

Patrick;
- Dedektif burda yaşayan insan yaşlanmaz. Şu işi bitirelim ilk isim aynısından kendime yapmak. Huzur,huzur,huzur.

     Dedektif cevap vermedi. Sadece üzerine çeki düzen verip çitlerin ortasındaki kapının kolunu çevirip içeriye doğru adımı attı. Tahtaya kapıya bağlı ziller kapinin hareket etmesiyle ses çıkardılar.

    Dedektif o kadar ciddi duruyordu ki Patrick onun ciddiyetinden konuşmayı bırakıp yanından bir adım arkasına geçip sessiz sakin kalmayı tercih etti.
 
     Evin kapısına geldiklerinde kapıya vurup iki kere" Üstad, Üstad " diye seslenip kapinin açılmasını beklediler.

     En fazla 30 saniye bekledikten sonra kapı açıldı.

      Gözleri ışıl ışıl parlayan ihtiyar gülümseyerek Dedektife sımsıkı sarıldı.

    Birbirlerini özlemişlerdi. Dedektif hıçkırarak ağlamaya başladı. Ihtiyara sarıldıkça ağlıyordu, belki dedektifinde duyguları buraya gelinceye kadar saklanabilmişti.

    Dışarıdan köy evi gibi duran evin ici gayet klasik-modern dizayn edilmişti. Koltuklar ve mutfak ilk kat böyleydi.  Ama Üstad bizi üst kata davet etti.

    Ikinci kat tamamen ayrı bir dünya iyidi. Kütüphaneyi andıran duvarlar sayısız kitap ortada çalışma masası, çalışma masasının üstü kitaplarla değil mücevherlerle dolu küçük bir atölye gibi. Üstad mücevherleri seviyordu.

     Dedektif beni çalışma masasinin yanına oturttu. Üstad da kendi yerine. Yanımıza bir hanım gelip bize çayla yanında atistirmalik bir şeyler getirmişti. Servisi Dedektif yaptı ondan ayakta bekliyormuş, Dedektifde oturduktan sonra başladık konuşmaya.

    Dedektif olanı biteni anlattı hem bizi tanıştırdı hem yaşadıklarımızı anlattı. Şuan ne durumda olduğumuzu neden geldiğimizi herşeyi teker teker...  Ve takıldığımiz çözemediğimiz şey Kül onu sormanın zamanı gelmişti.

Dedektif;
- Üstad doktor ölmeden önce bana Kül dedi. Kül ile kurtulabilirsiniz dedi. Nasıl kurtulabiliriz biz bir şey anlamadık sana geldim bilsen sen bilirsin diye.

Üstad;
- Doğru yere gelmişsin evlâd....

     BÖLÜM SONU

Keyifli okumalar dilerim:)

10 eksi 1 DEDEKTİF Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin