O Benim Eserim

74 10 12
                                    


     
Yeşil kitapta külün faydaları yazıyordu. Bu yüzden çok fazla okumadı bu kitabı çünkü burada yazanlar bildiği şeylerdi.  Ona bilmediği şeyler lâzımdı mesela külün zararları. Yada nerede ne kadar kullanılması gerektiği gibi. Diğer iki kitap onun için Daha değerliydi. Kömürler küle dönünceye kadar okudu. Arkasından odunları atıp bekledi. Küller hazır olunca okumayı bıraktı ve iki kova su getirip bir miktar içine atıp 3 saatlik bekleme süresinde tekrardan kitaplara göz gezdirdi. Okuyor mu yoksa okuduğu gibi elindeki not defterine durmadan birşeyler mi yazıyor hic belli değildi. Bir eliyle sayfayı tutup çeviriyor diğer eliylede durmadan yazıyordu.

      Içinde bir ürpertide vardı da doktor oyununu bitirmişti.
      Onun bitirdiği oyun başlangıçtan ibaretti. Kabusun başlangıcı ölümün başlangıcı...

      Kimlerle iş birliği yaptı kimler ona destek cıktı bunları düşünüp vakit kaybetmemeliydi.

O sadece nasıl böyle bir canavar yetiştirdiğini düşünüyordu. Onun bildiği herşeyi ben öğrettim. Çok azimliydi, azmini içindeki hırsıyla büyüttü. Hırsı duygularını köreltti.

    Geçmişe gitmiş doktorun öğrencisi olduğu zamanlarda gezdirirken kendini. Dedektifin sesiyle şimdiki zamana geri geldi. Bıraksalar o yıllar da kalır belki hic büyütmezdi doktoru geç kalmıştı o zaman da geç kalmıştı simdi de.

     Gözlerinden yaş değilde pişmanlığı akıyordu. Belki de doktor için ağlayan tek insan oydu.

      Dedektif ağladığını fark ettiğinde neden ağlıyorsun diye sormadı. Isterse Üstad zaten anlatırdı. Ama üzülmüştü Üstad'ı ağlarken görmek onu üzüyordu zaten bir kaç kere ağladığında şahit olmuştu.

      Patrick evin iki üç basamaklı tahta merdiveninden inerken Üstad'a bakıp öylece kaldı. İkiside göz göze gelince kısa bir süre bakıştılar Patrick'te aynı şekilde göz yaşlarıyla dolmuştu.

      Ne olduğunu anlamaya çalışan Dedektif sessizce onları izlerken neden ikiside bakisip ağlıyorlar ki derken sustu. Anladı hic bir şey söylemeden oradan uzaklaştı. Belki biraz orman da kendini toparlamalıydı belki çığlık atarak yada yerdeki toprağı yumruklardı belki de büyük taş parçalarını tekmeler biraz rahatlardı.

     Herkes birbirinin geçmişi birinin parçası belki pişmanlığı biraz da keskesi, yada mutluluğu... Tek yabancı bendim bu hikayede...

      Dedektif kendine hem sövüyor hem kızıyordu.

       Doktor ile Patrick baba oğul tamam, diyordu. Sayra da üvey evlat Asya olayın kahramanı ama hiç birseyden haberi yok. Üstad evet doktorda Üstad'ın öğrencisi... Hepsi doktordan nefret ediyor Asya hariç hepsi biraz olsun üzüldü sanki ya yaşadığı acılar akıllarına geldi yada nefrete de dayalı olsa bir geçmişleri var, diye.

    Doktoru öldüren benim onlar üzülüyormuş gibi olunca sanki bana küfür ediyorlarmış gibi geliyor. Sinirlenmişti direk geri dönüp onlara söylemek istediği sözler vardı. Bir kaç solukta yanlarına koşarak bağırmaya başladı.

Dedektif;
- Biliyorum doktorla bir geçmişiniz var bu yüzden bazen üzülebiliyorsunuz. Neden? Neden? üzülüyorsunuz.
Patrick;
- Üzülüyorum çünkü benim çocukluğumu çaldı üzülüyorum çünkü hesabını soramadım. Yine üzülüyorum ki kendi sonuda istediği gibi oldu. Onun oyununu bozamadım, yaptı yapacağını...

    Dedektif basını öne eğdi... Bu sefer Üstad konuşmaya başladı.

Üstad;
- Ben üzülmeyim de kim üzülsün. Doktoru ben yetiştirdim. O BENIM ESERIM...
   
    Dedektif bu sefer dizlerinin üstüne çöktü. Onların yaralarını kanatmişti farkında olmadan. Üstad konuşmasına devam etti.

Üstad;
- Sen üzülmezsin, uzulemezsin çünkü onu öldürdün intikamını aldın.

Dedektif;
- Onun ölmesi hepimizin intikamıydı.

Patrick;
- Ama bize büyük bir bela bıraktı.

    Dedektif gitmeleri gerektiğini hatırladı. Üstad'a dönerek;

- Gitmeliyiz artik. Beni affedin sizi biraz önce üzdüm.

  Üstad onun bu hallerini bildiğini için ders verir niteliğinde konusarak;

- Herşeyin bir sebebi vardır. Insaniz üzülmeninde sevinmeninde bir sebebi vardır. Kimsenin içini bilemezsin kesin hüküm verip konuşmadan önce düşünmek gerekir ve sen hep bildiğini gördüğünü duyduğunu gerçek zannedersen kaybedersin. Aynanın öteki yüzünü de düşün, düşün ki kimseden af dileceyecek duruma gelme.

    Utanmıştı dedektif verecek cevabı da yoktu. Ama bunları düşünecek zamanı da belki de bu yüzden hataya meyilliydi. Zekası kuvvetli olmasa belli ki büyük hatalar yapabilirdi.

    Elini alnına götürüp terini silerken Üstad konuyu değiştirdi.

Üstad;
- Doktorun bu hayatta ölmeden önce yapmak istediği tek bir şey vardı. Galiba onu gerçekleştirdi.

    Dokturun amaçlarını adını gibi bilen Patrick kısık bir ses tonuyla;

- Herkesi yok edecek güce sahip bir virüs...

Üstad;
- Virüsün tek amacı akıl sağlığını bozmak.

Patrick;
- Birinci deneyde: Hastalık
   Ikinci deneyde: Akıl sağlığını kaybetmek.
   Üçüncüsü asıl amacı zaten üçüncüsü Asya'nin üzerinde bir kısmını uygulamaya başlamıştı.

Üstad;
- Sonuç: Ölüm olucak

Patrick;
- Hayır olmayacak ölüm olmayacak çünkü panzehiri bulacağım.

Üstad;
- Peki zamanın da panzehiri verebilecek misin. Her geçen gün tehlike ve hasar yaratıyor.

Patrick;
- O genç kızın ( Asya ) ve diğer herkesin iyileşmesi için canımı koydum ortaya.

   

BÖLÜM SONU Keyifli okumalar dilerim:)

10 eksi 1 DEDEKTİF Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin