"Sonunda gelebildin!"
"Üzgünüm, adamlardan kolay kolay kurtulamadım."
"Peki mal nerede?" Genç adam elini beline attı ve cebinden çıkardığı altın küpeleri karşısındaki adama verdi.
"Bu kadar mı? Aptal mısın sen?! Sadece bu iki parça şey için mi tüm gün seni bekledim ben?!" Genç adam, yüzüne inen yumruk ile birkaç adım geriye sendeledi. Kaşı patlamıştı ve çenesine doğru inen sıcak kanı hissetmişti. "Defol git başımdan! Yarın seni buralarda görmeyeyim sakın."
"T-tamam." Genç adam sakin kalmaya çalışarak odadan çıktı. Bu demek oluyordu ki birkaç gece burada uyuyamayacaktı. Hava iyice kararmıştı. Sokakta tek tük kalan kişiler de evlerine gitmek için bulundukları yerden ayrılıyordu. Ellerini cebine koyup yürümeye başladı. Hava soğuyordu. Rüzgar genç adamın üzerindeki eski ve ince kıyafetlerin arasından tenine değiyordu. Umursamadan yürümeye devam etti. Etrafına baktığında o büyük evin önünde durduğunu fark etti. Saklanırken burayı kullanmıştı değil mi?
Yüzünde aptalca bir gülüş oluştu genç adamın. Belli ki aklına, güldüğü çocuk gelmişti. Sinirlendiğinde nasıl da yüzü kızarmıştı. Ah bir de ayağını yere vurması! Genç adam son kez eve bakıp ilerlemeye devam etti. Güneşin batışına doğdu ilerliyordu, karanlığa. Ormana girdikten sonra patikada biraz daha ilerledi. Geniş gövdeli kiraz ağacının önüne gelince de durdu. Bir çok kişiden üstün olan tırmanma yeteneğini kullanarak bir çırpıda yerden birkaç metre yukarıya tırmanmıştı. Uyuyabileceği rahat bir yer bulunca da güzelce yerleşip bir parça bez ile kendini ağaca sahitledi. Bakışları gökyüzünü bulmuştu.
Oldukça genç biriydi Hyunsuk. Bir çok yeteneği vardı. Resim çizmeyi severdi mesela. Ya da ağaca tırmanma ve koşuda onu geçen olmamıştı şimdiye kadar. Annesi de öldükten sonra kimsesi kalmamıştı bu hayatta. Bir şekilde geçimini sağlaması gerekiyordu. Okuma ve yazma bilmediğinden bir çok yer onu kovdu. Yoksul halk bir de kendi ailesinden olmayan birine bakacak değildi ya. Sonunda yaşlı bir kadın kaybolan oğlunun acısını dindirmek için onu yanına aldı fakat birkaç ay kadar bir süre sonra yaşamı son bulmuştu.
Hyunsuk o zaman doğduğu köyden ayrıldı. Bir çok ormandan geçti. Birkaç köye uğradı. Sonunda bu kasabaya ulaştığında ise iş aramaya başladı. Gerçek hayatın yüzünü çok küçük yaşta görmüştü Hyunsuk. Babası öldükten sonra annesinin çok fazla çalıştığını anlamıştı. Ona yardım etmek istedi fakat yaşı fazlasıyla küçüktü. Kasabaya geldikten sonra Jeong adında bir adam ona iş teklif etmişti; hırsızlık. İstediği değerde mallar çalarsa eğer ona uyuyabileceği sıcak bir yatak ve karnını doyurabileceği kadar yemek verecekti.
İlk zamanlar oldukça iyiydi. Uyuduğu yer rahattı, karnı doyuyordu. Zaman geçtikçe yediği yemek miktarı azaldı. Uyuduğu yer ağaç tepeleri oldu. Bir türlü Jeong'un gözünü doyuramıyordu getirdikleri ile.
Gözlerini kapatıp uyumaya çalıştı. Yarın yine yorucu bir gün geçireceğine adı kadar emindi. Erkenden uyuyup dinlenmesi gerekiyordu. Yıldızlar ona göz kırptı ve ay iyi geceler diledi. Ağacın dalları düşmesin diye etrafına gerelendi. Yapraklar onu soğuktan korumak için bir yorgan misali üzerine kapandı.
-
like is like. bu yüzden like atabilirsiniz
yarına kadar enes batur'un takipçisini geçemezsem kanalı kapatıyorum JDMZMZMZMKXJS
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my thief. hoonsuk ✔
Fanfic"Ben senin için hayatımın soygunundan vazgeçtim Jihoon!" + MY SERİSİ + ✎ R.