That Time I Reincarnated as a Human - Türkçe

Bölüm 25 - Fafnir

Gözlerimi kapadım ve etraftaki manayı sezmeye çalıştım.

İnanamıyorum, etrafım mana dolu.

Kılıcı sağ elimle sol omzumdan geriye doğru ileriye dönük şekilde tuttum. Sol elimle kabzayı destekledim ve düşledim.

Sol elimden kılıcın içine büyük bir mana dalgası yolladığımı.

Kılıçtan etrafa büyük bir baskı yayılmaya başladı.

Sonra ise, Fafnir'in elçisi önümde belirdi.

"Siktir."

Hazırlıksız yakalanmıştım, kılıcı geri çektim ve savunmaya çalıştım.

Fakat çok geçti.

Fafnir'in elçisi eli ile karnımı deldi.

Ağzımdan saçılan kan adamın takım elbisesine düştü.

Mor gözleri ile bana bir çöpmüşüm gibi baktı.

Hala karnında olan eli ile beni solumdaki ağaca fırlattı.

Düz bir şekilde ağaca yapıştım.

Yere düşen dallardan birisini alıp karnımdaki deliğe soktu.

"Bu kadar güçsüz müsün?"

Dalı delikte oynatmaya başladı.

Parmak uçlarımda durmaya çalışıyordum. Her dengemi kaybettiğimde dal canımı acıtıyordu.

Gücüm bitince, ayak parmaklarım kendi kendini saldı.

Dal, en az 40 damarımı sivri ucuyla kesti.

Gözlerimden kan çıkmaya başladı.

Adam kınımdan Alcade'yi çıkardı.

"Demek orjinal kılıç bu ha?"

O an, Alcade'nin ruhunu görebildim.

Açık mavi saçları, mavi gözleri olan bir kızdı. Eli ile yüzüme uzanmaya çalışsada, bir anda kılıcın rengi değişti.

Mavi kılıç, morumsu bir renge sahip oldu.

Sonra, tanıdığım Alcade yerine, daha karanlık bir Alcade belirdi.

Elçi gülmeye başladı.

Fakat bu Alcade, sahibi gibi gülmüyordu.

Aksine ağlıyordu.

Dalı elimle tutup çıkardım ve kıçımın üstüne doğru düştüm.

Elçi kılıcı dik bir şekilde tuttu.

Kafamı hedeflemişti.

Artık, ölecek miydim?

Daha çok fazla yapacak şey vardı..

Kılıcın baskın aurası kafama doğru gelirken, bir anda kesildi.

Sonra ise, göğsüme akan kanı gördüm.

Kafamı kaldırdım ve Kaori'yi gördüm.

"Kaori?!"

"K-Kai-san..."

Kaori kalbinden geçen kılıcın demirinden süzülerek kucağıma düştü.

"N-Neden?"

Kaori zar zor gülümsedi.

"N-Ne bileyim... 6.hissim olabilir.."

Kaori'nin gözleri kapanmaya başladı.

"H-Hayır.. hayır!"