Sitemizden okumak için -> https://gamiciler.wordpress.com/2020/04/20/3-bolum-yetisim/
-------------------------------------------------------------------------------------
Sonraki günlerde Hana ile birbirimizden uzaklaşmaya başladık. O derslerine, bense savaş alıştırması yapıp 'Yetişim' yapıyordum. Kademe 9'da olduğum için sadece acemi görevlerine girebiliyordum.
Bugünkü görev listesinde garip bir göreve rastladım.
Acil Görev
Soylu Zua Huan'ın kızı Yuna Huan goblinler tarafından kaçırılmıştır.
Her seviyeden kimse gelebilir. Görevini bitiren kişiye Kademe İksiri verilecektir.
Kademe İksiri: Kademe atlamanızı hızlandırır.
Kızların kötü şeyler yaşamasını istemiyorum. Tablodaki görev kağıdını alıp hızlıca Görev Alım görevlisi Semira-san'ın yanına koştum. Nefes nefese kağıdı koyup küçük bıçağım ile parmağımın ucunu kesip mührümü bastım.
"İyi şanslar Kai-san."
"Şans, bugün yanımda olmayacak gibi."
Nedense içimde öyle bir his vardı. Goblinlerin sapık fantazileri hakkında bilgilere sahiptim. Kaçırılalı 10 dakika olmuşsa en fazla 20 dakikam var. Rüzgar Wauz'unu bıçağıma yöneltip yere soktum. Yerden yükselen hortum beni Goblin Ormanı'na doğru yönlendirmeye başlarken bir anda Rüzgar Wauz'unu bıçağımdan çektim.
Su Wauz'unu bıçağıma yöneltip yere fırlattım. Yerde sudan bir kalkan oluştu ve düşüşümde aldığım hasarı %70 kadar indirdi.
Bıçağımı çok ucuza alsam bile Wauz'a dayanabildiği için şanslıydım. Bir kılıç almadan önce bıçakla dolaşmak her zaman daha iyidir. Bir kılıç alsam bile uzun bir katana almam büyük ihtimal.
Keskin, seri ve hızlı bir alet her zaman savaşta üstünlük sağlar.
Koşarken bir kızın çığlığını duyduğumda ayaklarımı yere bastırıp durdum. Ses sağ tarafımdan geliyordu. Küçük Owaz saatimi cebimden çıkarıp kaç dakika geçtiğine baktım. 7 dakika geçmişti.
Siktir!
Koşarak sesin geldiği mağaranın içine atladım. Sağ cebimde sakladığım küçük bıçaklardan birinin içine Ateş Wauz'u yöneltip yere fırlattım.
Yerde Alevden bir çember oluşurken kızın yarı çıplak bedenini gördüm.
"Çok şükür..."
"S-Sende kimsin?"
Kızın yanına giderken küçük bıçağı alıp kıza tecavüz etmeye çalışan goblinin kafasına fırlattım.
Goblinin kafası yanarak parçalanırken kızın önünde diz çöktüm.
"Yuna-sama, ben Kai. Sizi kurtarma görevini kabul eden 9.Kademe Wauz Kontrolcüsü. Mesleğim Avcılık."
Evet, Avcılık mesleğini seçmiştim. Zanaatkarlık gibi bir meslek yerine canavar avlayarak yaşamak daha eğlenceli gelmişti! Ayağa kalktım ve kıyafetlerime bakındım.
"T-Teşekkür ederim."
Üstümdeki kanı temizlerken cevapladım.
"Önemli değil, görevim bu."
Elimi Yuna'ya uzattım.
"Kalkabilir misiniz?"
Elimi tuttu. Fark ettim ki çok yumuşak elleri vardı. 16 yaşında olmalı. (Bizimkide kızların yaşını ellerinden anlıyor maşallah)
"Elleriniz birazcık nasırlaşmış."
"Ah, çalışmaktan olmuştur."
Kılıcımı çıkarıp içine Rüzgar Wauz'u yüklerken bir anda mağara titremeye başladı. Bam, bam, bam... her bam sesinde yukarı sekiyordum.
Ah, bugün şans gerçekten benimle değil.
Karşımdaki dev gobline karşı yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Çantamdan 'Statü Ölçücü'yü aldım. Avcılar Birliği canavarların gücünü ve canını ölçmemiz için bize bunlardan vermişti.
——————————————-
Ad: Goblin Şefi
Güç: 5000
Can: 8000/8000
Yetenek: Hırs
Hırs Yeteneği: Statüleri %50 arttırır.
——————————————-
Ateş Wauz'unu bıçağıma yönelttim ve saldırı için hazırlandım. Goblin Şef'i bir anda çevik bir şekilde bana saldırmaya başladı.
Bunu beklemiyordum.
Elindeki kanlı sopa ile bana vuracakken bıçağım ile sopaya karşılık vermeye çalıştım. Fakat bıçağımın boyutu sopadan 10 kat küçüktü.
Normal olarak, duvara itildim.
Duvara doğru savrulurken kızın korkmuş yüzünü gördüm.
Tabi ki, duvara girdim.
Sırtımdaki kırıkları hissetmek çok normaldi. Omurgam parçalanmış olabilirdi.
Yine de, burada duramazdım.
Bıçağımı tutacak halim kalmamıştı, kafamdan akan kanın haddi hesabı yoktu.
Ama, ayağa kalktım.
Çünkü, güçlü bir savaşçının en sevdiği şey, güçlü bir rakiptir.
Bıçağımı tüm gücümle kavradım. Ayakkabılarımın içine Rüzgar Wauz'u yöneltip hızımı arttırdım. Bıçağımın içine Ateş Wauz'u yöneltip Goblin'in kafasına doğru yöneldim.
Sonra ise içimde garip bir his uyandı. Bıçağımın üstünden çıkan alev bir anda yükseldi.
Bıçağımın boyutu normal bir kılıç boyutuna geldi. Fakat kılıcım demirden değil, ateşten oluşuyordu.
Sonra fark ettim ki, desteğim Yuna'ydı. Mana kullanıyordu. Ateş Wauz'umun içine manasından bırakıp bıçağımın gücünü mü yükseltmişti? Teşekkür etmeliyim... fakat.
Şimdilik teşekkürü, sonraya saklayalım.
Ayakkabımdaki Rüzgar Wauz'unu Toprak Wauz'una çevirirken bıçağımı sırtıma yasladım. Goblinin karnına vurduğumda yerden çıkan toprak Goblin'i yukarı fırlattı.
Goblin ile birlikte yukarı fırlayan ben havada ters dönüp mağaranın tavanına yükseldim.
Mağaranın tepesinden destek alırken rakibime son sözlerimi söyledim.
"İblisin merhameti üstünde olsun."
Sırtıma yasladığım bıçağım ile Goblinin kafasına doğru atladım.
Kılıç boyutundaki bıçak ile ileri atıldığımda ağırlığı son derece hafifti. Bunu kullanabilirdim. Goblin'in kafası ile yan tarafından savurduğum kılıç birleştiğinde, mağarada büyük bir patlama oluştu.
Adrenalinden dolayı kazandığım güç vücudumdan ayrılırken. Son gördüğüm şey, kılıcımın eski haline yani bıçak haline geri dönmesiydi.
Yuna-san'a teşekkürüm, gerçekten sonra kalacak.
Patlamadan dolayı savrulurken sırtımı duvara çarpıp bilincimi kaybettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
That Time I Reincarnated as a Human - Türkçe
FantastikBaşlangıç: 19 Nisan 2020 Bitiş: 7 Mayıs 2020 Bölüm Sayısı: 30 Eski bir savaş tanrısı olan Benkei sonsuzluk evrenine ulaşmadan önce... Farklı Dünya paradoksuna düşmüştür. Bir yandan yetişimine devam edip sonsuzluk evrenine gitmeye çalışırken yeni ta...