Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Telefonu çalana kadar o gün hiçbir şey yapmamıştı Taehyung, tüm gününü küçük köpeği Yeontan ile ya da erkek kardeşi ile çevrimiçi bir oyun oynamışlardı ve telefonu duyması bile imkânsızken, kulağında kulaklık vardı, onun aradığını hissetmiş gibi bakışları telefona döndüğünde 'Bay Jeon arıyor...' yazısını görmüştü. Uzanarak telefonu parmakları arasına almış, savaş sırasında olan karakterini unutarak sandalyesinde arkaya yaslanarak ''Bay Jeon?'' diyerek açmıştı telefonu, diğer taraftan gelen iç çekme sesi onu keyiflendirirken ''Bay Kim?'' demişti tatlı bir ses tonu. Yüzünde bir gülümsemenin oluşmasına engel olamamıştı, ''Ah, bu cadı sizi mi aramış?'' Taehyung onun kendi kendine mırıldandığını düşünmüştü daha çok, uykudan yeni uyanmış olmalıydı ve sözcüklerin arasında sesi bazen mırıldanmaya dönüyordu. ''Bay Jeon?'' diye sordu yeniden, karşı taraf bu kez daha çabuk yanıt verdi. ''Üzgünüm, kardeşim benim telefonum ile oynarken sizi aramış, umarım rahatsız olmamışsınızdır.'' Hayal kırıklığına uğramış olması normal bir durum muydu, telefonun ekranında gördüğü isim heyecanlanmasına sebep olurken onun bilinçli bir şekilde kendisini aramamış olması... ''Önemli değil, rahatsız olmadım.'' Aralarında oluşan gergin dolu sessizlik Jungkook'un, ''Nasılsınız?'' diye sorması ile bozulmuş, biraz olsun Taehyung'un da rahatlamasını sağlamıştı. ''İyiyim, siz nasılsınız?'' Arkadan küçük bir çocuğun kıkırtıları kulağına ulaştığında gülümsedi, ''İyiyim, boş günüm ve evde uyuyorum.'' Dedi Jungkook, küçük bir kıkırtı onun dudaklarından döküldüğünde mest olduğunu hissetti Taehyung, gerçekten kıkırtısı bile çok hoş bir tınıya sahipti.
Jungkook'u yataktan çıkmaya ve kendisi ile buluşmaya ikna etmek zor olmamıştı, kar artık tutmuştu ve bugün otobüs ile uğraşmak istemediği için uzun zaman sonra kendi arabasını kullanmaya karar vermişti, Audi A5'in sürücü koltuğuna oturduğunda Jungkook'un attığı konumu navigasyona girmiş ve arabasını çalıştırmıştı. Kar dünün aksine bugün kendini daha da belli ediyordu, sileceklerinin durmadan çalışması gerekiyordu. Radyoda çalan şarkıya parmaklarını direksiyona vurarak eşlik ederken dikiz aynasından kendine bakmış, birbirine girmiş ön saçlarını düzelterek gülümsemişti. Arabayı tam konumun olduğu yerde durdurduğunda Jungkook, ellerini birbirine sürterek yerinde ısınmak için hafif zıplıyordu. Gülümsediğinde öne çıkan iki dişi ve şu an zıplıyor olması ile arabaya bindiğinde, ''Tavşanların soyundan geliyorsun, değil mi?'' diye sordu küçük olana. İlk tepkisi çatılan kaşlar ve anlamsız, biraz korku dolu bakışlar olsa da ardından gülümsemiş, dişleri Taehyung'un da gülümsemesini sağlamıştı. Emniyet kemerini takarken, ''Annem bana hamileyken tavşanlarla fazla vakit geçirmiş.'' Diye mırıldanmıştı, üzerinde siyah boğazlı bir kazak vardı Jungkook'un ve kendi üzerindeki siyah boğazlı kazağa bakmadan duramamıştı, uyumlu olmaları...
Arabayı yeniden çalıştırırken ısıtıcının ayarını yükseltti, arkasına yaslanmış Jungkook'un kendisine dönen bakışlarına karşılık verdi ve karşılığında güzel bir gülümseme kazandı. ''Aklında ne var?'' diye sordu Jungkook, onu birden çağırmıştı ve dışarı çıkmalarını söylerken aklında gerçekten bir planı yoktu. Üzerini değiştirirken bir yandan yapabilecekleri etkinlikler arıyordu ve sonunda, bir fotoğraf sergisi dikkatini çekmişti, sonrasında bir şeyler içebilirler ya da yemek yiyebilirlerdi. Çok fazla ayrıntılı düşünmüş bir plana sahip değildi Taehyung, içinde onunla vakit geçirmek için öylesine büyük bir istek duymuştu ki Jimin'in dediğini yaparak içinden geldiği şekilde davranmayı seçmişti, onunla vakit geçirmek istiyorsa, onunla vakit geçirecekti. Fotoğraf sergisinden bahsettiğinde Jungkook'u parıldayan gözleri, ilgi ile dinleyişi ve durmadan sergi hakkında soru sorması onu mutlu ediyordu, Jungkook gerçekten çok fazla şeyi hak eden bir kalbe sahipti.