Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
yesung, my dear v, sweet night jungkook, still with you
★
Kolları arasında uyuyan bedeni uyandırmamak için hareket etmemeye çabalıyordu Jungkook, parmakları elinin altındaki sıcak teni sakinleştirmek için yavaş bir şekilde okşarken Taehyung'un dudakları arasından dökülen korku dolu mırıltılar canını acıtıyordu.
Dudakları ensesine değerken nemli gözlerinden bir yaş süzüldü, ismini yavaşca fısıldarken onu daha çok korkutmamak için sessiz olmaya çabalıyordu. "Sevgilim." Kısık sesi ağlamamak için gösterdiği çaba ile çatladı, Taehyung bir kez daha anlamsız mırıltılar çıkardığında hafifçe doğruldu, dudaklarını bu kez yanağına değdirdi ve adını fısıldadı yeniden.
Taehyung'un sımsıkı bastırılmış gözleri açılırken kirpikleri titredi, bir yaş süzülürken Jungkook'un parmağında takıldı, "Jungkook." Adını fısıldarken gözleri camdan yansıyan sokak lambasının altında parlayan gözyaşlarında geziniyordu. Tamamen sırt üstü uzandı Taehyung, hala gördüğü kabusun etkisini üzerinden atmaya çabalıyordu ve korkmuş olduğundan dolayı nefesleri sıktı.
"İyi misin?"
Jungkook'un sorusu aralarında asılı kalırken başını salladı sadece, boğazı acıyordu. Gördüğü kabusun üzerine Jungkook'un gözlerinden süzülen yaşlar da hiç iyi gelmemişti ona. Karnındaki eli yavaş hereketler ile gezinirken diğer eli de saçlarını okşuyordu ve ne kadar sakinleştirilmesi gereken o olması gerekiyor gibi dursa da tüm ilgisini Taehyung'a vermişti. "Sadece bir kabustu." diye mırıldandı Jungkook, dudaklarını gözlerine değdirdi, yanağında gezdirdi ve içindeki tüm telaş, tüm korku geçip gitti.
Gecenin bir yarısı Seol, Jungkook'un telefonundan kendisini aramıştı ve onunla konuşurken arkada Jungkook'un annesine kendisini ne kadar özlediğinden bahsettiğini duymuştu. Üç gün once Daegu'dan gelen kardeşleriyle tüm zamanını geçiriyordu ve o da sevgilisini fazlasıyla özlemişti. Onun sızlanan sesiyle annesiyle konuşmasını duymak, daha fazla dayanamasına sebep olmuş ve üç blok ötede oturan Saerom'u çocuklara bakması için eve çağırmıştı.
Elinde bir papatya demeti, kafasına geçirdiği beresi ve üzerine giydiği bol şişme montu ile oldukça sevimli bir şekilde kapısında dikilen sevgilisini görmek gülümsetmişti Jungkook'u. Kollarını onun beline sararak kendine çekmiş, özlediği kokusunun tüm bedenini kaplamasına izin vermişti. Dudakları boynunda, çenesinde, yanaklarında gezinirken her seferinde dudaklarını es geçmiştı çünkü Seol ellerini çırparak arkasında zıplıyordu. Üşümüş olan sevgilisine çay hazırlarken annesi ile olan sohbetini dinlemiş, Seol onun için kurabiyelerini paylaşmıştı.