Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Geçirdiği bir buçuk günün bitecek olması oldukça üzüyordu onu, Taehyung eşyalarını çantasına yerleştirirken etrafta bulunan çöpleri toparlıyordu o da. Bu sabah onun kollarında arasında uyandığında şişmiş ve kızarmış dudakları tam karşısındaydı, parmakları ensesindeki saçları ile oynarken kahvelerini üzerine dikmişti. Taehyung gülümsediğinde dünya üzerinde ulaşabileceği her şeye ulaşmış biri kadar mutlu, huzurlu hissediyordu. Son parçaları da büyük poşete koyduktan sonra kapının hemen girişine bıraktı, merdivende duyduğu ayak sesleri ile başını çevirdi ve iki çantayı da almış inen Taehyung'u gördü. Kendi çantasını ondan aldı, eve son kez baktı ve koltuğu görmek aklına dolan dün gecenin edepsiz anlarını getirmişti. İç çekerek kapıyı arkalarından kapadılar, Taehyung elindeki anahtar ile kilitledi ve Jungkook da çöpü üç evin arasında kalan büyük çöp bidonuna attı. ''Bu kez uyumayacaksın, değil mi?'' diye sordu, koltuğa oturmadan önce. Taehyung'un sinirli olduğunu düşündüğü bakışlarına gülümseyerek karşılık verdi, elini uzattı ve onun çenesini okşadı. Kendini mutlu ve iyi hissediyordu fakat Taehyung sabahtan beri neredeyse hiç konuşmamıştı, bir film izlemişler ve eşyalarını toplamışlardı. Birkaç cümlenin dışında sevdiği adamın sesini duyamamak Jungkook'u üzmüştü, bunun dün gecenin ardından gerçekleşmesi ise kendini kötü hissetmesine sebep oluyordu. Yanlış ya da kötü bir şey yapmış olma düşüncesi içini kemirirken arabayı çalıştırdı, toprak yola girerken Taehyung başını cama yaslamış ve gözlerini kapatmıştı bile.
Arkada çalan IU'ya mırıldanarak eşlik ediyordu, Taehyung iç çekerek başını camdan ayırdı ve kendisine çevirdi. Ona bakmak istiyordu ama kırılmış da hissetmekten kendini alamıyordu, neden onunla konuşmuyordu ki? ''Dün gece...'' diye mırıldandı Taehyung, bakışlarını kısa bir an yoldan ayırarak Taehyung'a çevirdi. Parmaklarını kucağına koymuş, bakışlarını kendisine çevirmişti ve dişleri alt dudağının üzerinde geziniyordu. ''Bundan pişman olmadığımı ve hayatımın en güzel gecesini yaşadığımı bilmeni istiyorum.'' Arabayı kenara çekerek durdurdu Jungkook, bedenini tamamen Taehyung'a çevirdi ve bakışlarına karşılık verdi. ''O zaman neden böylesin?'' diye sordu, bunu bilmek için deliriyordu. ''Kötü bir rüya gördüm, Jungkook, çok kötüydü.'' Dedi Taehyung, bakışlarını ellerine indirmişti ve gözlerinin dolduğunu göremese bile biliyordu. ''Bana anlatmak ister misin?'' Parmakları Taehyung'un kıvırcık saçlarında dolanırken bakışlarını kaldırarak kendisine bakmasını sağladı, sevgilisi o kadar güzel görünüyordu ki delireceğini hissediyordu Jungkook. Hayatı boyunca yalnızca kendisini seven değil, deli gibi sevebileceği birini de beklemişti ve ikisine birden kavuştuğu için kendini oldukça şanslı hissediyordu. Taehyung'un aşağı yukarı oynayan âdemelmasına takıldı gözleri, yeniden yukarı çıktı ve parmakları arasındaki saçları okşadı. ''Sen gidiyordun. Niye bilmiyorum ama bir sabah uyandığımda yoktun, seni aramak istiyordum ama numaran silinmişti. Telefonumda fotoğrafların yoktu. Evinize geliyordum ama tamamen boştu. Sen bir anda ortadan kaybolmuştun ve ben çok korktum.'' Boşta olan eli ile emniyet kemerini çözdükten sonra yerinde biraz doğruldu, kollarını Taehyung'a sardı ve dudaklarını saçlarında gezdirdi, ''Ben buradayım ve gitmeyeceğim, Taehyung. Sen istediğin sürece burada olacağım, sevgilim. Sana söz veriyorum.'' Dedi, bir elini ensesinden boynuna doğru çekti ve ona doğru eğilerek dudaklarını birleştirdi.