-4-

1K 68 11
                                    

"Bilerek mi yapıyorsun?"

"Neyi?" diye sorduğunda yabancı; genç kadını baştan ayağa süzmekle meşgul görünüyordu.

Rosalinda inceleniyor oluşundan zerre etkilenmemişti. "Bulunmaman gereken yerlerde aniden ortaya çıkmanı diyorum."

"Elbette içeri girmeden kapıyı tıklattım!" deyip alınmış göründü adam. "Beni duymayacak kadar derin düşüncelere dalmış olan sendin. Bu da bana belki de senin bulunmaman gereken bir yerde bulunduğunu düşündürdü."

Genç kadının kızıl kaşları her nasıl beceriyorduysa sinirle havalanırken dudakları aralandı. Daha çok şaşırmalı mı yoksa sinirlenmeli mi karar veremiyor gibiydi ve birkaç saniye devam eden hale yine yabancı el attı. Ani oturuşuna yakışacak biçimde atik bir hareketle ayaklandı ve ısrarla oturmakta olan kadına uzanıp zerre zorlanmadan onu da yanına çekti.

"Ne yapıyorsun?" diye açıkça soran Rosalinda kararını vermişti. Daha çok şaşıracaktı.

Yabancı cevap verecek gibi olduysa da vazgeçti ve kadının bileğinden tutup yürümeye koyuldu. Birlikte uzun koridoru geçtiler ve hiç duraksamadan dış kapıya yöneldiler. Onları görme ihtimali olan birkaç çalışandan hiçbiri ortada olmadığından durdurulmadılar ve genç kadın sonunda nereye gidiyor olduklarını anladı. Sakin bir tavırla bileğini çekip yine bedenine yakın bir yere koyabildiğine seviniyordu. Diğer yandan adamın amacını anlamıştı ve bu, daha da sevinmesine sebepti.

"En başında söyleseydin itirazım olmazdı."

Kadının tepkisi belli ki adamı tedirgin etmişti. Elini sakalla çevrili çenesine yerleştirip kafasını hafifçe yana yatırdı ve "Öyle mi?" diye sordu.

"Evet!"

"Benimle at binmeye gelmeye bu kadar hevesli olacağını düşünmemiştim."

"Ne?" derken yeniden şaşkınlığa düşmüştü Rosalinda.

Adam onu kolundan tutup zorla ahırlara doğru yürütünce, Rosalinda'nın aklından bir dolu fikir geçmişti ancak bu onlardan hiçbiri değildi! En güvendiği ve sevindiği fikir adamın gidiyor olacağıydı. Kadın sanmıştı ki artık gitmek istiyor ve atlarından birini ödünç almak istiyor. Normal şartlarda atlarından herhangi birini bir yabancıya vermesi söz konusu olmazdı fakat böyle bir durumda her türlü fedakarlığa hazırdı genç kadın. Ne vardı ki adamın gitmeye niyeti yoktu. Henüz.

Rosalinda en iyi anlaştığı kahverengi ata yaklaşırken hep yaptığı gibi önce ona sarıldı ve selam verip üzerine atladı. Ardından yabancıya karşıdaki atı işaret edip binmesi için bekledi. İkisi de bindiğinde başka çaresi olmadığının farkında olan Rosalinda ahırdan çıktı ve yönünü ormana çevirirken "Beni takip et!" diye seslendi.

İkilinin saatler süren yarışı ancak atlar açıkça isyanda bulunduktan sonra bitti ve hayvanları dinlenmeleri için dere kenarına bağladıktan sonra yabancının isteği üzerine küçük bir yürüyüşe çıktılar.

Eliyle dere kenarındaki ağacı gösterirken yabancıya arkasını dönmüş olan genç kadın, şevkle, çiftlikten arta kalan zamanlarda neler yaptığını anlatıyordu.

"Yeterince yüzdükten sonra bu gördüğün ağacın tepesine çıkar, güneşlenerek kıyafetlerimin kurumasını beklerim," derken iç çeken kadın durup duru suyu izlemeye koyuldu.

"Kıyafetlerinle mi yüzersin?"

Genç kadın bu çok gülünç bir şeymiş gibi gözlerini devirdi ve ağırlığını tek ayağı üstüne verirken "Elbette içliğimi kastediyordum," dedi. Ardından eliyle kızıl gür saçlarını geriye itip devam etti. "Herhalde sizin kibar hanımlar yüzme bilmiyordur ya da at binmeyi."

Ay Işığı ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin