-11-

1.1K 71 13
                                    

Yabancı, Rosalinda'nın mavi gözlerindeki saf mutluluğa bakmaya daha fazla dayanamamıştı. Hiç değilse içinden geçenler bu yöndeydi. Diğer türlü onu öpme isteğini bastırabilirdi. Sonuçta toy bir delikanlı değildi. Karşısındaki kadına tabi ki karşı koyabilecek olgunluktaydı- Lanet olsun ki tüm bunlar yalandan ibaretti.

En güzel denizlerde dahi rastlayamayacağı parlak mavi gözler, onu, her bakışında darmadağın ediyordu. Hele beline dek uzanan kızıl saçları! Beyaz tenine öyle yakışıyor öyle çekici duruyordu ki kadına bakan herhangi bir adamın şehvet duymama ihtimali yoktu ya da genç adam sonunda delirmişti. Aslında evet, delirmişti. Kadının kolları sıkıca boynuna dolanmış ve kalçasını adama yanaştırmaya çalışıyorken nasıl duyarsız kalabilirdi ki? Önündeki siren, bir din adamını yoldan çıkaracak cazibeye sahipti ve bundan habersiz oluşu bile adamı tahrik ediyordu.

"Rose," derken sesi boğuk çıkıyordu adamın fakat ne yaparsa yapsın kadının istemediği bir şey yapmak istemiyordu. Bu yüzden bir centilmen olup soracaktı. "Seni kucağıma alabilir miyim?"

Kadının cevap vermek yerine adama sokulması aralarındaki şimşeklerin ikiye katlanmasına sebep olurken genç adam onu kolayca kucağına alıp bir ağacın gövdesine yasladı ve delici öpüşler devam etti. Birbirlerini açgözlülükle öperken her ikisini de sıcak basmıştı. Hatta genç adam yanacak olduğuna emindi. Neyse ki doğa, onlara yardımcı olmak istercesine hafif bir esinti çıkarmıştı.

Vücutlarına değen minik esintiler eşliğinde öpüşmeleri devam ediyorken genç adam uzanıp kadının zarif boynunu emmeye başladı ve duyduğu küçük inilti üzerine memnuniyetle devam etti. Bu sırada kadın da parmaklarını ensesinde gezdirip elinden geldiğince adamı öpmeye çalışıyordu. İkisi de yavaş hareket etmekten uzak olduğu için elleri nereye denk gelirse dokunuyor, birbirlerini özgürce keşfediyorlardı. Ta ki adam ani bir hareketle kadını çimlere bırakıp üzerine çıkana dek.

Yabancı adına yeniden soru sormanın vakti gelmişti ve bir şekilde genç Rosalinda bunu hissetmiş gibi kafasını sallayarak "İstiyorum," demişti.

Arzuyla söylenen bu kelimeden sonra açıkça rahatlayan adam, hızla gömleğinden kurtulurken, kadın onun göğsünü çekinmeden izledi ve yüzünde anlaşılması zor bir ifade belirdi.

Karşısındaki soran bakışlara cevap olarak, uzanıp adamın yanaklarını okşadı ve "Hiç fena değil, İngiliz Beyi," diye fısıldadı Rosalinda.

Nasıl veya neden olduğunu artık düşünmeyen adam tamamen sertleşmişti. Bir şekilde Rosalinda'nın hiçbir zaman elden bırakmadığı kibiri, onu, kadına çekiyordu. Kendini daha da göstermek ve kadını memnun etmek isteği ile dolmuştu. Bundan ötürü gözlerini mavi ışıltılardan ayırmadan, oldukça hoş bulduğu elbiseyi yavaşça aşağı sıyırdı ve kadının vücudunu çırılçıplak bırakmış oldu.

Genç kadın daha önce kimsenin önünde soyunmamış olduğundan içgüdüsel olarak kendini saklama gereği duydu ve kolları ile bedenini kapamaya çalıştı. Bunun üzerine genç adam eğilip kollarını ve ellerini öpüp "Benden korkma," dedi. Diğer yandan Rosalinda kızaran yanaklarıyla başını eğip sadece utandığını söylediğinde adam daha da şefkatle doldu ve yüzüne oturan tebessümüyle "Benden utanmana gerek yok," dedi. "Bak, benim de kıyafetlerimin yarısı yok."

"Eşit şartlarda olursak daha iyi hissedebilirim," derken sesi kısık ve merak doluydu kadının. İçinde bastıramadığı bir dürtü oluşuvermişti, adamın her zerresini görmek ve dokunmak istiyordu.

Kadın, cüretkar ve sabırsızdı.

Adam ise her şeyin mükemmel olması için ant içmişti.

Rosalinda'ya unutamayacağı bir haz vermek niyetinde olan yabancı, pantolonunu çıkarmadan önce onu güzelce tahrik etmeye karar vermişti. Bu yüzden uzanıp yeniden dudaklarını öptü ve kasti biçimde oyalanarak dudaklarını mermer tenden ayırmadan aşağılara inmeye başladı. Bu sırada altındaki dolgun göğüslerden birini avuçldı ve kadının iç çekerek gözlerini kapattığını gördü. Ardından sertleşen göğüs uçlarından birini ağzına aldı ve onu yaladı.

Ay Işığı ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin