-6-

1K 72 13
                                    

"Ağustos 1813. Robert ve Judy ile barıştık. Aksi –keçi olan- tahmin ettiğimden iyi bir anne oldu ve yavrular oldukça mutlu. Ne yazık ki domuzcuklar arada kaçma teşebbüsünde bulunuyor fakat artık onları daha kolay yakalayıp yerlerine tıkabiliyoruz. İngiliz Beyi, itiraf etmeliyim, beni epey şaşırttı. Son bir haftadır çiftlikteki işlere yardım ediyor. Sandığım gibi elinden tek iş gelmeyen, şımarık bir züppe değilmiş. Yalnızca şımarık bir züppeymiş, o kadar."

Genç kadın defterini kapatıp yerine bıraktıktan sonra perdeleri aralanmış pencerenin önüne yürüdü ve kollarını zayıf bedenine sarıp bahçede açan renk renk çiçeklere baktı. Yüzüne hafif bir tebessüm yerleşirken gözlerini kapatıp yaz mevsiminin insanlığa sunduğu bu müthiş kokuyu tüm ciğerlerine çekmeye çalıştı.

Elbette anılara dalıp gidebileceği bir anda değildi. Kapıyı çalma gereği duymadan içeriye dalan Judy, bunu hatırlaması için yeterliydi.

"Hala giyinmemişsin!" derken yüksek sesle Judy, odanın içerisinde dönüp dağınık gördüklerini toplamaya başlamıştı bile.

"Judy," derken sakince genç kadın, giyinmeye başlamıştı. "Elinde kumaş var mı?"

Yaşlı kadın bu soruyu karşısındaki çocuktan duyabilmek için yıllarca çabalamıştı ve sonunda o günün geldiğine inanamıyordu. Öyle şaşırmıştı ki mimikleri yüzünden tüm kırışıklıkları ortaya çıkıverdi.

"Rosalinda Kendrick," derken temkinliydi Judy. "Benimle dalga geçiyorsan, baştan uyarayım, seni mutfakta çalışmaya zorlarım."

"Judy, bu iğrenç!" diye bağırırken yüzü buruştu kadının ve kollarını önünde bağlayıp, mavi yuvarlak gözlerini sinirle kıstı. "Öncelikle ciddiyim ve ikincisi, sana ne yaparsam yapayım beni o sümsük insanlarla tehdit etme. Biliyorsun katlanamadığım tek şey mutfak işleri."

"Ne yapayım çocuğum," derken yumuşamıştı Judy. "Yıllar, sana ceza veremeyeceğimi öğretti... Geldiğin günden beri gururlu ve güçlü bir duruşun-"

"Konumuz o değil, kumaşlar! Söylesene, elindekinden bana göre bir elbise çıkar mı?"

Yaşlı kadın daha fazlasını kaldıramayacaktı. Bir elini ağzını kapatmak için kullanırken diğeri ile sandalyenin yönünü çevirip kendini bırakıverdi. Diğer yandan Rosalinda endişelenmişti. Hızlı adımlarla kadının yanına gelip önünde diz çöktü ve elini tutup "İyi misin?" diye sordu.

Judy hızla kafasını sallarken Rosalinda'nın elini sıktı ve şefkatli bir ses tonuyla "Şenlikte giymek için mi elbise istiyorsun?" diye sordu.

"Evet ancak sade bir tane istiyorum," dedi ciddiyetle Rosalinda ayağa kalkıp aynada kendine bakarken. "Oldukça komik ve aptalca görünen fırfırlardan istemiyorum, anlıyorsun değil mi?"

"İşime karışma bakalım Rose!" deyip ayaklandı yaşlı kadın ve genç kadın ne olduğunu anlayamadan beden ölçülerini almaya başladı. Ardından abartılı bir elbise dikmeyeceğine söz verdi. Hem Rosalinda'nın yaşındakilerin, belli oluyordu ki, giydiği şeylere dikkat etmesi gerekiyordu.

"Sana güveniyorum," deyip gülümsedi genç kadın ve işi olduğunu duyurup koşarak odasından ayrıldı.

Judy ise işlerine dönmeden önce kimseye yakalanmadan kocasının yanına gitti ve mutfak kapısının önünde konuşmaya başladılar.

"Elbise istediğine emin misin?" diye sordu Robert hayretle, ilk olarak.

"Evet!" derken yerinde duramıyordu bile Judy. Zevkle kocasına aklından geçenleri aktarmaya devam etti. "Küçük Rose sonunda büyüdüğünü anlıyor. Bana kalırsa o soylu ile birbirlerinden hoşlanmaya başladılar-"

Ay Işığı ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin