Saatin kaç olduğundan habersizce gözlerimi açtım. Birkaç defa gözlerimi kırpıştırdıktan sonra nerede olduğumu idrak etmeye başladım. Yeni evimizdeydim. Tarih 3 Aralık. Dönem ortasında olmamıza rağmen bütün ısrarlarıma karşı çıkmıştı babam.
Özel Paker Lisesi. Evet. Maalesef babam bu okulu yaptırdı ve benimde oraya gitmemi istiyor. Ne olurdu sanki yarım dönem erken bitseydi inşaatı? Yılın başından itibaren öğrenci kabul ediyordu bu okul ama babamın işlerini ayarlaması biraz uzun sürmüştü. Sonuçta "Koskoca Paker Şirketi". Babam bir mimarlık şirketinin başındaydı. Aile mirasımızmış. Asla istemediğim bir miras. Kapımın tıklanması üzerine düşüncelerimden sıyrılıp gerçek hayata geri döndüm. Annem başını kapıdan içeri uzatarak gözleriyle beni buldu.
"Hala uyanmadın mı?" diye söylendi. Anlamsız sesler çıkarıp gözlerimi geri yumarak uykumun açılmadığını belli ettim. Annem anlamış gibi dışarı çıkıp kapıyı arkasından kapattı. Tekrardan uyumak için yumduğum gözlerimi annemin su bardağımdaki suyu suratıma dökmesiyle çığlık atarak açtım. Gözlerimdeki suyu silerken annem kahkaha atarak odadan çıktı. Yeni taşındığımız bu ev ve odama alışamamıştım. Benimseyemedim. Annemin yarı açık bıraktığı kapıdan
"Yarım saate kahvaltıda ol" dediğini duydum. Kendi kendime sızlanırken üstümdeki yorganı atıp çıplak ayaklarımı yere bastım. Odamdaki ufak banyoya doğru ayaklarımı sürüyerek gidip defneli sabunumla elimi yüzümü yıkadım. Odamın yarısını kaplayan dolabımın önüne geçtim. Zengin olmanın bana sağladığı tek avantaj istediğim her şeyi fiyat etiketine bakmadan alabiliyor oluşum sanırım. Ne giyeceğimi düşünürken kırmızı kazağımı ve siyah dar paça kot pantolonumu elime alıp aynanın karşısındaki yatağımın üstüne attım. O sırada eski okulumdaki en yakın arkadaşlarımdan biri olan Sevgi'nin aradığını gördüm. Telefonu yine sessizde unutmuştum. Kim bilir kaç kere aradı da duymadım. Yatağın üstünden emekleyerek geçip komodinin üstündeki telefonumu elime alıp cevaplandırdım.
"Kızım sen yine telefonu sessizde mi unuttun? Kaç kere aradım senin haberin var mı?" diye cırladı.
"Öyle oldu birazcık." diye cevapladım. Mahcup olmuştum çünkü 3 haftadır yani buraya taşındığımızdan beri hep o beni aramıştı ben 1 kere bile aramamıştım.
"Neyse boş ver şimdi onu bunu da, okulda ilk gününe hazır mısın?" diye sordu. Sesinden otuz iki diş gülümsediğini anlamak çok kolaydı.
"Olabildiğim kadar işte. Sensiz bir okul ne kadar eğlenceli olabilir ki?" dedim sanki karşımda beni görebilirmiş gibi dudaklarımı sarkıtırken. Sesim sonlara doğru zayıflamıştı. 3 haftadır suratımı asıyordum şimdide gözlerim dolmuştu. Eminim aynaya baksam kendi yansımamla değil bir domatesle göz göze gelirim. Sevgiyi gerçekten özlemiştim, tanıştığımızdan beri ilk kez bu kadar ayrı kalmıştık. O sırada başka birisi daha aradı beni. Kim olduğuna bakmama gerek yoktu çünkü kim olduğunu zaten biliyordum. İsme bakmadan telefonu konferans moduna aldım. Ahu diğer hattan
"Bebeklerimm" diye cırladı. Ahu ile 6. Sınıftan beri arkadaştık. Sevgi ise 8. Sınıfta aramıza katılmıştı. Ahu adalet meslek lisesine kaydolurken -kendi isteği üzerine- Sevgi ile ben aynı liseye yazılmıştık. Düşüncelerimden Sevgi'nin sesiyle sıyrıldım. Sanki içimi okumuş gibi
"Kızlar sizi bilmem ama ikinizide çok özledim. Ve maalesef annem beni kahvaltıya çağırıyor. Akşam konuşuruz. Ve sen Duru hanım sürekli online oluyorsun bana. Ne oldu ne bitti ne kadar meteor ne kadar satsam satılmaz var bana haber veriyorsun. Öpüldünüz..." deyip telefonu kapattı. O sırada annemin sesi yankılandı koridorda. Ahu'ya
"Duydunuz zilin sesini gün başladı. Akşam konuşuruz tatlım." dedim. Vedalaştıktan sonra telefonu kapattım. Telefonla konuşurken üstümü giyinmiştim. Son kez aynaya bakıp saçlarıma parmaklarımla sekil verdikten sonra derin bir nefes alıp odamdan çıktım.
~~~~~
Multimedya: Duru Paker, Bartu Seçkin, Doğuş Şafak, Sevgi Zarif.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Yok (DÜZENLENİYOR!!!)
Teen Fiction"Duru. Seni buraya getirmeden önce çok düşündüm. Bu kadar çabuk olmaz dedim. Ama kalbim beni dinlemedi. Kalbin kalbime düştü."