"Bırakma beni Duru, bırakma..." Hazır değilim henüz. İzin ver. Bana bikaç ay izin ver. Zor durumda bırakma beni lütfen...
Derin derin nefesler aldım ve kendi içimdeki hesaplaşmaya ingilizce hocasının sesiyle son verdim. Anaokulunu ve ilk 3 sınıfımı Kanada'da okumuştum. Bu yüzden ingilizcem diğer derslerime oranla daha yüksekti. Bu ilerde tıp okumam için artı puandı. En azından hazırlık sınıfıyla vakit kaybetmeyecektim.
Tenefüs zili çaldığında Nesra yanımdan kalkarak Doğuş'un yanına gitti. Bartu da sırtını duvara dayamış beni izliyordu. Gözlerinde anlam veremediğim bir bakış vardı. Sanki acı çekiyormuş gibi. Sanki dokunsam oyuncağını kırmış bir çocuk edasıyla ağlicakmış gibi. Bu bakışlar benim içime öyle işliyordu ki...
"Bahçeye çıkalım mı?" diyen Sevgi'ye teşekkür bakışlarımı attım. Sonrada en arkadaki sıramdan kalkıp yürümeye başladım. Bartu'nun beni takip ettiğini farkedince durup arkamı döndüm. Oysa yanımdan geçip Seda'ya sarıldı. Seda bana 'noldu cınım şaşırdın mı' bakışlarını atınca gözlerim istemsizce dolmuştu.
Daha dün bana beni sevdiğini söylerken nasıl bugün Seda ile takılırdı bir türlü anlam veremiyorum.
Onları görünce neden gözlerim dolmuştu ki? Bu görüntüye daha fazla dayanabileceğimi sanmıyorum.
"Sevgi, ben eve gidicem kendimi iyi hissetmiyorum."
"Neyin var? Bende gelim mi senle?"
"Yok. Devamsızlığın yeterince çok. Akşam eve dönerken bize uğra. Sana ihtiyacım var. Ama şimdi derse gitmelisin." dedim dolu gözlerle. Sonrada cevabını beklemeden sınıfa girdim. Çantamı alıp dışarı çıkacakken sert bir cisme çarptım. Cisim konuştu.
"Hey, sen iyi misin?" bu yeni çocuk olmalı. Yakışıklıymış ama şu anda onu düşünecek durumda değilim.
"Özür dilerim." deyip yanından geçmek için hamle yaptım oda aynı yöne yöneldi. Öbür taraftan geçmeye çalıştım yine aynı şey oldu. Sonunda daha fazla sabredemeyip omuzlarından tuttum. Onu sabit tutarken bende solundan geçtim.
"Talha" dedi. Uzattığı eline bakarken
"Duru" dedim ve elini tuttum. Sonrada arkamı dönüp sınıftan çıktım.
***
Kapının kırılırmışçasına çalınmasıyla gözlerimi açtım. Yatarken rahatlamak için açtığım ve tekrar moduna aldığım Safe and Sound şarkısını kapattım. Kapı gürültüsü şimşek seslerine karışıyordu. 17 yaşına gelmeme rağmen hala örümceklerden ve şimşek sesinden korkuyorum. Bu yüzden yatağın içinde kalıp yorgana sarılmayı tercih etmeyi düşündüm. Eğer annemler evde olsaydı öyle yapardım. Ürkek adımlarımı iki katlı evimizin merdivenlerine yönelttim. En kısa sürede annemi hizmetçi konusunda ikna etmeliyim diye düşünürken tekrardan kapı gürültüyle çaldı. Adımlarımı biraz daha hızlandırdım ve kapıyı açtım. Karşımdaki siyah silüet şimşeğin çakmasıyla daha bir kararmış ve eskiden izlediğim bir korku filmini andırmıştı bana. Çığlık atmak için ağzımı açtığımda siyah silüet üstüme atlayıp eliyle ağzımı kapatmıştı. Elektrikler neden kesikti ki? Işığı özledim!!
"Dur dur dur dur. Bağırma sakın. Benim. Bartu." dedi. Bartu elini ağzımdan yavaşça çekerken elektrikler gelmişti. Ben gözlerimi büyütüp ağzımı açık tutmaya devam ettim ama bu seferki korkudan değil şaşkınlıktandı.
Ağlamaya başladığımı Bartu başparmağıyla gözyaşlarımı sildiğinde farkettim. Sırılsıklam olmuştu. Okuldan buraya kadar yürümüş belliki. İyi ama benim evimi nerden biliyor?
"Özür dilerim"
~~~
Multimedya: Bartu Duru'ya telefonunu uzatırken (bu bir sonraki bölümle ilgili olucak) ve Duru'nun açtığı Safe and Sound şarkısı
Eveeeettt biliyorum 2 haftada bir yayımlamaya başladım. Ama daha sık yazmaya çalışacam arkadaşlar. Hepiniz seviliyorsunuzz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Yok (DÜZENLENİYOR!!!)
Ficção Adolescente"Duru. Seni buraya getirmeden önce çok düşündüm. Bu kadar çabuk olmaz dedim. Ama kalbim beni dinlemedi. Kalbin kalbime düştü."