5. Güven

260 16 0
                                    

Bartu ile 15 dakikalık bir yürüyüşün ardından geldiğimiz parkta bir banka oturduk. Ne konuşacağını merak ediyordum bu yüzden hiç bir şey söylemeden onu izlemeye başladım. Bir süre sonra gözlerini denizdeki ayın yansımasından alıp bana çevirdi parlak gözlerini gözlerimden ayırmadan ağzını açıp bir şey söyleyecek oldu. O sırada 

"Duru!" diye seslendi birisi. Bu sesi tanıyordum o kadar uzun zaman geçmesine rağmen hala bütün netliği ile hatırlayabiliyordum. Bütün kanım dondu ve ben zamanda bir yolculuğa çıktım. Onun son kez adımı söylediği ana geri döndüm.

*** 1 Yıl Önce***

"Duru, duydun mu beni? Seni kandırdım. Aldattım ve sende sevgiye muhtaç biri olarak seve seve aldandın bana." Kulaklarım duyduklarını inkar ediyor, inanmak istemiyordum. Bunu nasıl söyler bana? O bu değil, başka bir şeyler olmalı. O bana bunu yapmazdı. O bana kıyamazdı. Beni seviyordu, benden nefret etmiyordu. Dolan gözlerimdeki yaşlar akmasın diye kırpmamaya çalışıyordum. Güçlü görünmeliyim, onun karşısındayım. O zayıf insanları sevmez. Yine de birkaç damlanın kaçmasına engel olamadım.

"Senden nefret ediyorum bir daha seni görmek istemiyorum." dedi. Ozan'ın beni bırakabileceğini düşünemezken o beni çoktan bırakmıştı. Nasıl bu kadar kör olabildim? beni sevmediğini neden anlayamadım? Elimi tutarken, beni öperken, bana sarılırken nasıl oldu da fark edemedim? Gururun canı cehenneme, ona yalvaracağım. Yani biz Duru ve Ozan'dık. Biz efsaneydik, ayrılamazdık. Elini tutmak için uzandığımda geri çekildi. Başını sallayıp arkasını döndü ve gitti. Ben de akmaması için çabaladığım gözyaşlarımla beraber yere oturdum. Ben ağlarken bir kez bile dönüp bakmadı.

***Şimdi***

"Duru?" diyor şimdi karşımda. Yavaş yavaş ona döndüm. Yüzü hatırladığımdan farklı. Kirli sakal bırakmış, biraz da zayıflamış. Benim bile zor duyabileceğim bir sesle adını fısıldadım.

"Ozan?" Bir zamanlar kalbimi tekleten gülümsemesiyle bana baktığında gözlerimi kaçırdım. Yeniden aynı şeyleri yaşamak istemiyordum. Beni terk ettikten sonra ilk defa onu görüyordum çünkü ben lise 2 iken o son sınıftı. Ve şu anda üniversitede mühendislik okuyormuş. Yani öyle duymuştum.

"Buraya taşıdığınızı duydum. Yoldan geçerken seni gördüm ve gelip merhaba demek istedim. Ben de burada okuyorum. Özel Paker Üniversitesinde" Ah! Doğru ya. Oda Özel Paker Üniversitesi'ne gidiyordu bunu da biliyordum.. Yani babamın yaptırdığı üniversite. Üniversitenin inşaatı liseninkinden 2 yıl daha önce bitmişti. Üniversite ile lise aynı kampüste ama arada bir koruluk alan var bu yüzden onu daha önce görmedim sanırım. Benim gözlerim hatırladığım anıdan dolayı tekrardan dolarken Bartu beni kolunun altına aldı.

"Hadi sevgilim gidelim" dediğinde ben de Ozan da ona şaşkınlıkla baktık. Ben ne yapmaya çalıştığını anladım fakat Ozan'a döndüğümde biraz önceki gülümsemesi solmuş gözlerindeki parlaklık kaybolmuştu. Gün intikam günü diyerek Bartu'ya döndüm.

"Peki, gidelim. Ozan seni görmek güzeldi." dedim oyununu bozmadan ve elimi Bartu'nun beline sardım. Oturduğumuz banktan Ozan'a tekrar bakmadan kalktım çünkü biliyorum ki bakarsam anlar, bakarsam ağlarım çünkü.

Parktan çıkınca Bartu'dan ayrıldım. Beni yanlış anlamasını istemiyorum. Her ne kadar bu yeşil gözlere bayılsam da yeni bir birlikteliğe hazır değilim.

"Eğer olur da anlatmak istersen bana anlatabilirsin... yani dost olarak... yani yanlış anlama... yani... off." O karşımda öylece çabalarken gülme isteğimi bastırdım. Duruma pek uygun olmaz, delirdiğimi falan düşünmesini istemiyorum.

"Belki başka zaman anlatırım. Şu anda sadece eve gitmek istiyorum. Ve yaptığın şey için teşekkürler. Yani beni Ozan'dan kurtardığın için. Neyse okulda görüşürüz." deyip bir  şey söylemesine izin vermeden arkamı dönüp uzaklaştım. Hava çoktan kararmıştı. Bartu'nun yanından ayrılalı 5 dakika olmamışken arkamdan koşan ayak sesleri duydum. Durup bekledim ve hemen sonrasında Ozan yanımda bitti. Yüzüne bakıp gözlerimi devirdim. Ben ondan daha hızlı yürümeye başlayınca oda bana ayak uydurdu. Bir süre sonra aniden durdum ve bağırmaya başladım.

"Neden bunu bana yapıyorsun?! Yetmedi mi yaptıkların? Yetmedi mi acı çekerken beni izleyip gülmelerin? Daha ne istiyorsun benden? Bırak gideyim." Gözlerim dolmuştu. Yine. Neden bu kadar sulu göz olmak zorundaydım ki?

"Hey hey hey hey sakin ol. Amacım seni tekrardan incitmek değil. Sadece arkadaş olmak istiyorum." dedi bana doğru bir adım atmasıyla benim geri çekilmem bir oldu. Elimi yukarı kaldırıp onu durdurdum.

"Neden arkadaş olmak isteyesin ki benden nefret ediyorsun." dedim iğneleyici bir sesle.

"Bak biliyorum sana onu söyledim ama bir anlık sinirle oldu tamam mı? Ben senin değerini seni kaybedince anladım." Sözlerine inanıp inanmamakta kararsız kalırken Bartu'nun sesini duydum. Birkaç saniye içinde yanıma geldi. Bir bana bir Ozan'a bakarken açıklama yapmak zorunda hissettim kendimi.

"Beni takip etmiş" dedim sessizce. Ozan'a doğru hızlıca gidip bir kilometre öteden bile sert olduğunu anlayacağınız yumruğunu çenesine geçirdi. Gelen ses ile beraber ellerimi ağzıma kapattım.Ozan bu beklenmedik yumruk karşısında yere düşerken ben de çığlık attım istemsizce. Bir daha filmlerdeki kızları yargılamayacağım çünkü istemsizce çıkıyormuş bu ses. Bartu öfke ile Ozan'a doğru bağırdı

"Sevgilimden uzak duracaksın!" diye. Ozan sinirle ayağa kalkıp Bartu'ya bir yumruk atarken

 "Durmazsam n'olur lan!?" diye kükredi. Bartu öncekinden daha sert bir yumruğu Ozana geçirdikten sonra üstünü düzeltip

"İşte bu olur." dedi beklenmedik bir sakinlikle. Ozan eliyle dudağından akan kanı silerken yanıma gelip elimden tuttu ve beni oradan götürdü. Sürükledi desek daha doğru olur. Birkaç sokak durmadan yürüdükten sonra Bartu bana dönüp boşta olan eliyle yanaklarımı sildi. Ne zamandır ağladığımı bilmiyorum.  Nerede olduğumuzu da bilmiyorum. Tek bildiğim sanırım kırılan kalbimi onaracak kişi Bartu olacak. Hiçbir şeyi umursamadan boynuna sarıldım o da bana sarıldı ve saçlarımı okşamaya başladı.

~~~ Multimedya: Sevgi, Ahu, Nesra, Seda~~~

Aşk Yok (DÜZENLENİYOR!!!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin