6.Yanlış Anlaşılma

269 15 0
                                    

Üçlü koltukta sağımda Sevgi solumda Ahu ile birlikte oturuyordum. Elimde yarısını içmiş olduğum su bardağım vardı. Karşımda orta sehpada Bartu oturuyordu. Bacaklarını orta genişlikte açıp dirseklerini dizlerine dayamış ve ellerini önünde kavuşturmuş bana endişeli gözlerle bakıyordu. Annem ve babam bizim yalnız kalmamız gerektiğini anlayarak başka odaya geçmişlerdi. 

Sevgi biz kapıdan içeri girip ben koltuğa oturduktan sonra Bartu ile beraber bana su getirmeye gittiğinde Ozan'ı anlatmış. O zamandan beri Bartu'nun endişeli gözleri üstümdeydi. Çünkü Ozan'dan ayrıldıktan sonra 2 ay boyunca depresyondan çıkamamış hayatım okul ve evden ibaret olmuştu. Şimdi bana bile saçma geliyor. Bir insan için bu kadar üzülmek, depresyona girmek... Hatta öyle bir noktaya gelmiştim ki annem beni zorla psikiyatriye bile götürmüştü. Tabi bu süreçte her zaman olduğu gibi Sevgi de Ahu da yanımda olmuştu. Ozan'a artık aşık olmadığım bir gerçek. Beni hala etkilemesinin sebebi bir mazimizin olmasıydı ve de bir çok 'ilk'imi onunla yaşamış olmamdı. O benim ilk öpücüğümdü. İlk kez anneme mutfakta gizlice anlattığım erkekti. İlk kez bir insanın gözlerinin içine bakıp seni seviyorum demiştim. İlk kez parkta birisine yakalanırız korkusunu yaşamama rağmen elini tuttuğum insandı. İlk kez mutlu olduğumu hissettirmişti bana. O benim ilk kez bütün güvenimi teslim ettiğim, güvenimi ilk kez bu kadar parçalayan insandı. Şimdi anılarımız sanki dram dolu bir filmmiş gibi geliyor sanki ben yaşamamışım sadece uzaktan izlemişim gibi. Yine de her saniyesi aklımda. Bu yüzden onu görünce gözlerim doldu, uzun zaman boyunca unutmuş olduğum anılarım gözümün önüne geldi ve yine ben acı çektim. Düşüncelerimden Ahu'nun sesiyle uzaklaştım.

"Sırası değil ama.. Aslında tam sırası. Sevgi ve ben bir süre burada kalmaya karar verdik Duru. Seni bu şekilde bırakamayız ve ben ailemle konuştum kaydımı sizin okula almaya ikna ettim." dediğinde Ahu'ya doğru yavaş yavaş döndüm. Birden boynuna sarılıp teşekkür ettim. "Ben de öyle" dediğinde Sevgi, gözümden bir iki damla süzüldü grup kucaklaşması yaparken. Buna ihtiyacım vardı ve böyle arkadaşlarım olduğu ben dünyanın en şanslı genç kızıydım..

Ahu'dan ayrılıp Bartu'ya döndüm. Artık bana değil duvardaki kütüphaneye doğru bakıyordu. Gözlerindeki endişe yerini kin, öfke ve tarif edemediğim başka bir duyguya bırakmıştı. Benden nefret etmesini anlardım çünkü resmen kullanmıştım çocuğu. Ama benden nefret ediyorsa neden Ozan'a benden 'sevgilim' diye bahsetmişti? Bu düşünceyi yatarken düşünmek üzere aklımın bir kenarına savuşturdum. Bartu'nun gözlerine baktım artık o da bana bakıyordu.

"Teşekkür ederim." dedim. Yanağının altındaki şişliğe elimi koydum.

Gülünce kısılan gözleriyle bana baktı ve yanağına koyduğum elimi tuttu. Öne doğru eğilip elimi kaydırdığım sakalsız yanağını öptüm. Gümbürdeyen kalbimi duymazdan gelerek uzaklaştım ondan. Kızarmış mıydı yoksa gözlerim beni yanıltıyor muydu? Sevgi ve Ahu aynı anda yapmacık bir şekilde öksürüp

"Oha oha aile var burada." Tarzında bir şeyler söylemiştiler. Bartu başını aşağı eğip boğazını temizledi. Artık ellerimiz temas etmiyordu geri çekilmiştim. Utanarak bakışlarımı elimdeki artık boş olan bardağa çevirdim ve kimsenin görmemesini umarak yavaşça tebessüm ettim.

"Ben gitsem iyi olur. Geç oldu zaten. İyi geceler kızlar tanıştığıma sevindim." diyerek hole yöneldi. Ben de arkasından ufak adımlarla ilerledim. Kapıyı açıp ayakkabılarını giydiğinde bana döndü.

"O çocuk... Kavga ettiğim. Senin için ne anlam ifade ediyor?" diye sordu.

"Sadece geçmişte yaptığım hataları bana tekrardan hatırlatıyor ve onun sayesinde öğrendiğim hayatın gerçeklerini yüzüme çarpıyor. Daha fazlası değil."

"Pişman mısın peki?"

"Değilim. Çünkü o hataları yapmamış olsaydım şu anda karşında bambaşka birisini görüyor olurdun. Hatalarımızın bizi olduğumuz kişiye dönüştürdüğüne inanıyorum." dedim. O parlak su yeşili gözlerini benim soluk sıcak çikolata renkli gözlerime dikerek uzun uzun baktı. Bir. İki. Üç. Dört. Beş... On bir. On iki. Aahh yeter bu kadar bakışma. Kafamı holün salon girişinden kafalarını uzatmış vücutlarını duvarın gizlediği iki çift meraklı göze çevirdim. O anda Sevgi de Ahu da duvarın arkasına gizlendiler.

"Iııı... İyi geceler Bartu." dediğimde başını eğip gülümsedi. Bu bana Orta Çağ'daki adamların kadınlara şapka çıkarıp selam vermelerini hatırlattı.

"İyi geceler Duru." diye mırıldanıp arkasını dönüp çıktı.

Kapıyı kapatıp içeri geçtiğimde kalktığım yere geri oturdum. Sevgi televizyon kumandası elinde sinema kanallarını gezerken bir yandan da dönerken aldıklarını tahmin ettiğim patlamış mısırdan yiyordu. Ahu ise telefonla uğraşıyordu. İkisi de aynı anda bana baktıklarında ben de yeni elime almış olduğum telefondan kafamı kaldırıp bir Ahu'ya bir Sevgi'ye baktım.

"Ne yapıyorsun" diye sordu Ahu. Sevgi de artık kumandayı bırakmış bizi daha doğrusu beni izleyerek mısırını yemeye devam ediyordu. Canım istediği için ona sormadan elimi mısır dolu derin pembe plastik kaba sokmak için uzattığımda kabı kendisine doğru çekip yapmacık gülümsemesini takındı ve gözlerini hızlıca birkaç defa kırpıştırdı bana bakarak. 

"Ben de istiyoruuummm." diye küçük çocuk gibi sızlandım. Tekrar elimi uzattığımda kabı biraz daha kendine çekip

"Önce bize neden 'iyi geceler öpücüğü' vermediğini açıkla sonra istediğin kadar yiyebilirsin." dudaklarımı Sevgiye doğru uzattığımda boşta olan sol eliyle dudaklarıma vurdu.

"Bize değil salak Bak Yeşil Yeşil beyimize." Sinema kültürüm çok geniş değil, genelde film yerine dizi izlemeyi tercih ettiğim için ama Sevgi'nin Bartu'ya taktığı ismin bir klasik Yeşilçam filminin adı olduğunu biliyorum. Pembe ile beyazın en güzel uyumunu sergileyen canım mısırlara kısa bir bakış attıktan sonra derin bir iç çekip ellerimle bacaklarımdan destek alarak oturduğum yerden kalktım. Hafifçe eğilip orta sehpadan - daha önce Bartu'nun oturduğu yerden- boş su bardağımı elime aldım  

"Kızlar ben yatıyorum. Reyhan abla yani yardımcımız size odalarınızı gösterir. İyi geceler." deyip Sevgi'nin olduğu taraftan geçip gidecekmiş gibi yaptım. Kızlar başlarıyla onay verdikten sonra harekete geçerek üst kattaki odama yöneldim. Artık neredeyse Sevgi'nin arkasında olan mısırların yanından geçerken hızlıca bir avuç alıp salondan koşarak çıktım, arkamda bir adet 'biliyorum ben sana yarın ne yapacağımı' diye asılsız tehditler savuran bir adet Sevgi bırakırken. Ama bir Duru Paker istediğini almadan asla o şeyden vazgeçmez, erteler ama vazgeçmez.

Odamdaki küçük banyoda dişlerimi fırçalayıp yüzümü sabunla yıkadıktan sonra odama geçip kendimi yatağın üstüne fırlattım. Kendimi uykunun huzurlu kollarına bırakırken daha önceden düşünmek için not ettiğim şeyi düşünüyordum. Ve tek cevaba ulaşıyordum. Ya beni yanlış anladıysa?

~~~Multimedya: Duru, Bartu ve yeni karakterimiz Ozan~~~

Aşk Yok (DÜZENLENİYOR!!!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin