Fotoğraf

188 5 0
                                    

Tek bir fotoğraf...

Tüm hatıraları içinde toplayan, gülüşlerimizin sesini duyabildiğim, bedenimin ve kalbimin gerçekten ona ait olduğunu kanıtlayan..hislerimizin tek resmi.
Yaklaşık bir haftadır, bu fotoğrafta kaybolmuştum. "Biz" olduğumuz tek fotoğrafta canlandırıyordum her şeyi.

Yanımda o güzel gülümsemesi, kıvırcık saçları ve çikolata rengi gözleriyle duran Deniz'ime bininci kez tekrar baktım.
Evet, belki bedenen Deniz yaşıyordu. Ama o benim için sembolikti.

Ben her gece hayallerime kattığım, gülümseyen dudaklarına salıncak kurduğum, gözlerine yıldızlar astığım, kalbimde nefes alıp veren Deniz'imi kaybetmiştim.

Sırf kıyamadığımdan kalbimin içinde bir tabuta koymuştum onu. Her zaman kalbimde -ölü de olsa- hissedeyim diye.

İşte ben bir fotoğrafta bunları görüyordum.
İki kalbin röntgenini..

¤¤¤

Merve ablanın omzuma dokunmasıyla irkildim.
" Seliscim iyi misin? "
" İyiyim Merve abla."
Bir ara gözleri elimdeki fotoğrafla buluştu ama sonra hemen başka yönlere çevirdi.

" Tamam canım. Alarm 15 dakika önce çaldı da aşağı inmeyince uyanamadın sandım, hadi hazırlan geç kalacaksın. "
Kafamı onaylarcasına sallayıp o içten gülümsemesine karşılık vermeye çalıştım.
Bir şey söyleyecek gibi oldu ama sadece saçımdan öpüp odadan çıktı. Fotoğrafa son kez dönüp baktım.

Sırf kokunu başkalarına savurur diye rüzgardan nefret ettiren adam, nasıl bu kadar çabuk gittin?

Fotoğrafı çekmecemdeki yerine koydum. Sanırım bu bir haftadan sonra okula gitmeye hazırdım.

&
Okulun sarı ve kahverengi renklerden oluşan binasına baktım. Bu okuldan en son ambulansla çıkmıştım. Sinir krizi geçirdiğim için... Neyse artık bu gerizekalı okuldan da içindeki ahmaklardan da korkmuyorum. Selis bedeninde, başka bir kız olmanın başlangıcı.

Lise 4'te olmanın verdiği sorumlulukla artık derslerime odaklanmaya karar verdim. Ne kadar mümkünse.
Son kez derin bir nefes alıp içeri girdim. Tahmin ettiğim gibi tam da ahmaklıklarına yakışır şekilde hepsi bana bakıyordu.
Güldüm.
İçimdeki acıların çığlıklarıyla güldüm.
Gözlerimde biriken suyun varlığıyla güldüm.
Yanımdaki kalabalığın içimdeki yokluğuyla güldüm.
Her gülüşümde birer birer uçurumdan atladı insanlar.

&

Adımı tekrar seslenmesiyle tanıdığım yüze döndüm. Bedenim ve ruhum hiç bir tepki göstermedi. Dedim ya sembolikti. Ondan nefret etmiyordum. Ona kızmıyordum bile. Sadece içimdeki Deniz acıyordu.

"Selis, beni bir kere dinle lütfen."

Bir şey diyecek gücü bulamadım kendimde. Yine ruhsuzluğum üzerimde. Geçen bir hafta da olduğu gibi.

"Bak, ben gerçekten özür dilerim. Neden yaptım, nasıl yaptım bilmiyorum. Herkes bir şeyler söylüyordu ve.. ve ben etkilendim işte. Seni seviyordum. Hala da seviyorum. İnanmayacağını biliyorum. Haklısın. Ama şunu bil; Seni sevdim ben. İlk günümüzde.. o karların içindeyken sevdim seni. Sahte değildi hiç bir şey. "

Konuşmasının bittiğini gösteren bir şekilde sustu. İstemsizce dudaklarımı ısırdım. Konuşmasını dinledim, çünkü; söylediği her kelimeyi, kalbimdeki tabutun üstüne kazımalıydım.
Gözlerine baktım. Kelimelerim yoktu o an, bende başımı sallamakla yetindim. Bu da benim vedamdı. Gittim. Gerçek bir gidişti. İlk defa...

"Okul çıkışında son kez benimle gelir misin? "
Son kez. Cevap vermeden yoluma devam ettim. Her attığım adımda biraz daha yıkıldım.

Kalbimdeki tabutun üstüne toprak atmak için, okul çıkışında onun yanına gidecektim. Son kez.
Sanki onun bana yaşattığı acı ruhumu uyuşturmuştu. Ve geriye bir et yığını kalmıştı. Bedenen vardım. Nefes alıp veriyordum, yemek yiyordum ve uyuyordum. Ama ağlamıyor, kızmıyor veya herhangi bir duygu hissetmiyordum.
Bunu babam ve annemin ölümünde de yaşamıştım. Aynı hissizlik.

Bir bıçakla ruhumun çürük yerlerini kesip atmıştım. Ve o yerler ruhumu yaşatıyordu.

Hani bir gömleğin kırışıklıkları ütüleyince geçer ya, benim de kırgınlıklarım o beni sevince geçmişti. Zamanı gelince o gömlek kirlenir, eskir ve çöpe atılırdı. Benim Deniz'in kalbinden atıldığım gibi..

Bizim yaşadığımız ne bir aşk ne de bir sevgiydi.
Ben bir hastaydım o ise bir ilaç.
Kalbime karıştığında her şey güzeldi. Ama varlığının bir süresi vardı. Ve ben bunu tekrar hastalandığımda öğrenmiştim.

Sigara ellerimi yaktığında farkettim bittiğini. Onu düşünürken hep böyle oluyordu.
Öğle arası bitmek üzereydi. Katlanmam gereken son iki ders daha..


A Kiss İs A PromiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin