Çelişki

43 2 1
                                    

Ruhumun derinliklerinde, çok derinlerde gizlediğim bir kişi vardı, babam. Onu hep gizli tutmuştum. Onu düşündüğüm de hep çelişki de kalıyordum. Aşırı sevmek ve aşırı nefret etmek. Ben babama bu iki duyguyla bağlıydım. Babam ilginç biriydi. Bir anda sinirlenebiliyordu. Ve yine bir anda kendimi ona şefkatle bakarken bulabiliyordum.
Beni sevdiğini biliyordum (söylemesede). Sadece sevgisini nasıl yönlendireceğini bilmiyordu. Bunu bana kanıtlayan, anneme bir kıskançlık meselesi yüzünden vurması olmuştu. Kıskançlık, benim tabirime göre sevgiyle beslenen zararlı bir duyguydu. Çok küçük bir yaşta olmama rağmen bu anlaşılabilir bir şeydi.
Babam, annemi seviyordu. Gerçekten. Ama annemi  ne kadar çok severse, o kadar çok zarar vermişti. Ben bu zararlardan sadece birine tanık olmuştum. Bu olaydan sonra babamın sevgisinden korkmaya başlamıştım. Babamın aşırı sevgisi,  annemi yok etmişti. Bu yüzden; ne zaman babam bana beni  sevdiğini hissettirse veya gösterse ondan uzaklaşmıştım. İçten içe babamı çok sevsem de,  babamın beni sevmesine izin vermemiştim.
Şimdi aynısını Deniz bana yapıyordu. Bu yüzden istemesem de Deniz'i babamla bağdaştırıyordum. Küçükken duyduğum korku gün yüzüne çıkıyordu. Ve ben buna engel olamıyordum. Aynı korkuyu Deniz'de de yaşıyordum. Diğer korkum ise; babama yaptığım şeyi Deniz'e de yapmaktı.
*
Dolan gözlerimi bir an olsun Deniz'den ayırmamıştım. Çektiğim acı fiziksel değil de daha çok ruhsaldı. O ise (fiziksel olarak) vurduğu için özür diliyordu.
Sonunda konuşabildiğimde kelimeler ağzımdan zar zor dökülmüştü.

" Senin tokat attığın yer yanağım değil, kalbim oldu Deniz. "

BİR HAFTA SONRA

Olayın üstünden bir hafta geçmişti. Bu bir hafta da çok düşünmüştüm. Okula gitmemiştim ve sürekli babamın mezarındaydım. Bir karar almıştım. Deniz'le konuşacaktım, buna ihtiyacım vardı. Son kez de olsa.. Onu kendimden uzaklaştırmak istemiyordum ama mecburdum.
Bu bir ayrılık değildi. Sadece onun değişmesini, kendini toparlamasını istiyordum. Tek çarem de buydu.

*
Sonunda kesin bir karar aldığım ya da en azından bunu denemek için cesaret topladığımda okula gitmeye hazırdım.
Yolda giderken, Deniz'i düşünmemeye çalıştım. Onun çikolata rengi gözlerini, kıvırcık saçlarını, ona dair hiç bir şeyi..

Taksi durduğunda, okula geldiğimizi farkettim.
Ellerim titriyordu. Hayır, yenilmeyecektim. Bunu bizim için yapıyordum. Deniz'e olan sevgim için.
Okula yavaş adımlarla ilerleyip kapıdan geçtim. İkinci teneffüse yetişebilmiştim. Teneffüs olduğu için bahçe kalabalıktı.

Deniz'i bulmak için etrafa bakınıyordum ama kalabalıktan göremiyordum. En son, o gün, bana vurduğu gün konuşmuştuk. Sadece bir süre okula gelemeyeceğimi söylemiştim. Bugün geleceğimden haberi yoktu.
Sonunda gözlerim Deniz'e kavuşmuştu. Adımlarım ise çoktan harekete geçmişti. İnsanların içinden geçerken, Deniz'i artık daha net görebiliyordum. Gözlerim netliğe kavuşurken, beynimi ve kalbimi bulanıklaştıran Deniz'in yanındaki sarı saçlar olmuştu.

Kısa bir bölüm olmuş olabilir ama vereceğim haberden sonra sebebini anlayacaksınız. Bu hikayeyi devam ettirirken bir yandan da düzenleyeceğim. Yani ilk bölümleri olayların en başına çekerek tekrar yazacağım. Bu yüzden bölüm sayıları artabilir. Ve daha uzun bölümlere dönüşebilir. Şimdilik benden bu kadar. Sizi seviyorum. Beni sevin. Vote ve yorumları da lütfen ama lütfen unutmayın. :))

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 05, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

A Kiss İs A PromiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin