Buz Kalp

62 3 4
                                    

Uykudan uyandığımda etrafım bembeyazdı. Tavandan sarkan beyaz tül, beyaz duvarlar, beyaz halı, beyaz beşik... Her şey bembeyazdı.
Beşikte bir bebek vardı ve ağlıyordu. Yavaşça yattığım yerden doğruldum. Beşiğin aralıklarından masmavi gözleriyle bakan Ada'yı görebiliyordum. O da beyazlar içerisindeydi.
Neredeydim?
Bebeğin ağlama sesi git gide çoğalıyordu. Ayağa kalkıp beşiğin yanına gittim. Bakışlarım bebeği bulduğunda az kalsın şaşkınlıktan ölüyordum. O kadar güzeldi ki... Ada'nın kopyası gibiydi. Tek fark canlı olmasıydı.
Bebek artık öyle şiddetli ağlıyordu ki, gören can çekişiyor sanırdı.
Kucağıma almak için yeltendiğimde bebek birden kayboldu. Şaşkınlıktan nutkum tutulmuştu. Bulunduğum odanın her tarafına baksam da bebek yoktu.
Yine ağlama sesleri gelmeye başladı. Bu sefer daha uzaktan geliyordu. Odanın çıkışına yöneldim. Merdivenleri gördüğümde iki katlı bir evde olduğumu anladım. Ve sesin geldiği yöne bakılırsa bebek alt kattaydı.
Merdivenlerden inerken korktuğumu hissettim. Bu nasıl bir şeydi böyle?
Bebeğin ağlama sesi kesilmişti. Bütün odaları teker teker aramaya başladım. Durmadan terliyordum.
Bir odanın kapısından girdiğimde gözlerim dehşetle açıldı. Bebek kanlar içinde yatıyordu. İki omuzunda da beyaz kanatlar çıkmıştı. Ve Ada da tam yanında her yeri kan olmuş bir şekilde duruyordu.
Ağzımdan dökülen kelimelere anlam verememiştim.
" Bebeğim. "
☆☆☆
Kalbimin temposu hızını korurken gözlerim aralandı. Rüya gördüğümü idrak etmiştim ama gözyaşlarımın  yanaklarıma inmesine engel olamıyordum.
Elim istemsizce karnıma gitti. Bu bebeği baştan beri istememiştim ama şuan ona bir şey olmuş olma ihtimali beni korkutuyordu. Bu korkunun sebebi neydi?
İyice doğrulup vücuduma baktım. Bacağımda ve kolumda çeşitli yaralar vardı. Fakat fazla ciddi gözükmüyorlardı. Zaten asıl önemli olan ben değil,  bebeğimdi.
Kapı yavaşça aralanınca bakışlarım o yöne kaydı. Deniz, sanki ruhu alınmış gibi bomboş bir ifadeyle bakıyordu. İyice korkmaya başlamıştım.

"Deniz. " Boğazım acıdığı için sesim kısık çıkmıştı. Bakışları öfkeyle dolup taştı.

" Senden nefret ediyorum. "Deniz neden benden nefret ediyordu?

"Deniz iyi misin?" Şimdi bakışlarında öfke yerine tiksinme vardı.

"Sonunda istediğin oldu. Artık o yok. Artık bebeğimiz yok." Duraksadı. Söyledikleri cam kırıkları gibi teker teker kalbime battı. Bebeğim artık yok muydu? Hayır, bu olamazdı. Olmamalıydı.

" Deniz ben.. Ben onu istiyordum. " İnanmadığını belli eden bir şekilde gülümsedi. Bu gülümseme gerçekten de nefret doluydu.

"Artık bende yokum. Senin ismini bile duymak istemiyorum."
O zor kelimeler ağzımdan döküleceği sırada Deniz kapıyı çarpıp gitmişti bile.

"Seni seviyorum. Bırakma beni." Kelimeler boşlukta yayılıp kayboldu.

☆☆☆

Hastahaneden taburcu olacak kadar kendimi toparlayabilmiştim. Ve bu süre zarfında bir karara varmıştım.
Her ne kadar kötü günler yaşatmış olsa da,  Deniz'i seviyordum. Onun da beni sevdiğini biliyordum. Bunu kanıtlamıştı. Bu bebeği o benden daha çok istemişti. Ve ben şuan ona en büyük acıyı yaşatmıştım. Yine de yaptığım hatayı telafi edecek, ona kendimi affettirecektim.
Peki, o affetse bile ben kendimi affedebilecek miydim? İtiraf etmeliyim ki başta bu bebek bana hiç bir şey ifade etmiyordu. Ama bunun sebebinin içimdeki nefret olduğu ortadaydı. Bebeğimizi benim yüzümden kaybetmiştik. Benim dikkatsizliğim yüzünden. Ve hastahanede kaldığım sürenin neredeyse çoğunda bunu hatırlayıp ağlama krizlerine girmiştim. Ne işe yarardı ki? Bebeğim beni terk etmişti.
Bazen alışkanlıkla elim karnıma gidiyordu. Sonra orada olmadığını hatırlıyordum. O an çektiğim acı tarif edilemezdi.

Daha fazla düşünmeyi reddederek eşyalarımı toparlamaya başladım. Merve abla çıkış işlemlerini halletmek için aşağıya inmişti. O da bu duruma çok üzülse de ve benim uyuduğumu zannettiği zamanlarda ağlasa da bana belli etmemeye çalışıyordu.

Kötü durumdaydım. Eskiden öfkem Deniz'i özlememe engel oluyordu. Ya şimdi?
Aşağı indiğimde Merve abla çıkış kapısında beni bekliyordu. Yanına gittiğimde eliyle sırtımı okşayarak gülümsedi. Bir an Merve ablanın bana ne kadar destek olduğunu düşündüm.

" Merve abla. " Gözlerini heyecanla gözlerime çevirdi. Hastahanedeyken sadece üç kere konuşmuştum Merve ablayla.

" Efendim canım? "

" Ben yaşıma göre çok büyük yanlışlar yaptım. " Hatırlamak bile canımı yakıyordu. " Ve hiç bir zaman beni dinlemeden yargılamadın. Hatta hiç yargılamadın. Hep anlayış gösterdin. Ailem oldun. Seni üzmek istemezdim. Özür dilerim. " Merve ablanın gözleri dolmuştu bile.

"Gel buraya. " Beni kendine çekerek sımsıkı sarıldı. Buruk bir sevinçle karşılık verdim.

" Sen hiç bir zaman beni üzmedin. Bir daha böyle şeyler duymayayım. Yaşadığın şeyler kolay değil. Ama merak etme birlikte bunu da atlatacağız." Kafamı sallayarak onayladım. Çok yorgundum ve hemen dinlenmek istiyordum. Ne de olsa yarından itibaren Deniz'i aramaya başlayacaktım.

☆☆☆

Deniz'i kaç gündür arasam da hiç bir yerde yoktu. Arkadaşlarıma da söylemiştim ama haber veren olmamıştı. İyice merak etmeye başlamıştım.
Birden aklıma, hamile olduğumu öğrendiğimiz gün beni götürdüğü bağ evi geldi.
Tabi ya. Orada olmalıydı. Hemen hazırlanıp evden çıktım.
Taksiyi beklerken Deniz'in arkadaşlarından evin adresini öğrenmiştim. Ona ne söyleyeceğimi bilmiyordum. O an ki ruh haline bağlıydı.
Şu son beş ay içinde ne çok şey yaşamıştım. Artık altından kalkamıyor, ne düşüneceğimi bilmiyordum.
Eve geldiğimizde şoföre parayı ödeyip indim. Açıkçası şu an korkmaya başlamıştım. Deniz beni dinleyecek miydi?

Evde olduğunu gösteren ilk şey açık pencerelerdi.
Zile basıp beklemeye başladım. Ama açan yoktu. Saat daha dokuzdu ve tahminimce hala uyuyordu. Başka bir kapı bulma umuduyla evin çevresini dolandım.
Ve aradığımı buldum. Mutfak kapısı açıktı.
Fazla ses çıkarmamaya dikkat ederek içeri girdim. Her yer dağınıktı. Ev içki ve sigara kokuyordu. Ne halde olduğu gözlerimin önüne geldi. İçim burkulsa da, düşünmeyi bıraktım.
Yatak odasının önüne geldiğimde derin bir nefes alarak kapıyı açtım.
Şaşırmıştım. Çünkü Deniz tam karşımda ayakta duruyordu. Uyanıktı ve kapıyı açmamıştı? Ayrıca endişeli bir hali vardı.  Neden endişeleniyordu?
Gözlerimi yatağa çevirdiğimde dağınık bir yatağı ve sarı saçları görmem saniyeleri almıştı.

Kalbimin buz tuttuğunu üşümemden anlayabiliyordum.

EVEET UZUN BİR BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM. BİLİYORSUNUZ DİĞER HİKAYELERİM ASKIDA OLDUĞU İÇİN  SADECE A KİSS İS A PROMİSE 'A DEVAM EDİYORUM. VE İKİ GÜN TAMAMEN BU BÖLÜME YOĞUNLAŞTIM. BAZEN UZUN BİR SÜRE YAZDIM,  BAZEN YARIDA BIRAKIP DIŞARIYA ÇIKTIM. AMA SONUÇ OLARAK ÇOK EMEK VERDİĞİM BİR BÖLÜM OLDU. YERİ GELDİ TEKRAR TEKRAR YAZDIM. YERİ GELDİ DEFALARCA OKUDUM VE SONUÇ BU. UMARIM BEGENİRSİNİZ. VE LÜTFEN ARTIK VOTE - YORUMLARI UNUTMAYIN. VERDİĞİM EMEK İÇİN.
BENİ SEVİN.

A Kiss İs A PromiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin