3. Bölüm

323 33 0
                                    


Mm, bu iyi bir fikir.

Gaza gelmeye başladım, tek yapmam gereken bu genç kadının nefes almayı kesmesini beklemekti. Ancak çok geçmeden bacakları sarsıldı, sonra göğsü kalktı ve ağzı hafifçe aralandı…

Gözleri açıldı ...

Böyle bir darbeden sonra bile ölmedi! Hayretler içindeydim. Bugünlerde, insanların kafaları neden bu kadar sertti?

Bu karmaşaya olan ilgimi kaybederek gözlerimi hayal kırıklığıyla devirdim. Ama geri dönüp, mezar taşımın üzerine oturmaya hazırlanırken, bilinci açılan kadın iki kez soluk soluğa “Hayalet!” bağırdı.

Ha? Beni mi çağırıyor?

Başımı çevirdim ve ona baktım.

Gerçekten de, pembe giysili kadın, gözlerini kocaman açmış doğrudan bana bakıyordu. Adamın kucağında, hayatı buna bağlıymış gibi mücadele etmeye başladı. “Bacakları yok! Hayalet! Hayalet! "

Ah! Başını çarptı ve şimdi beni gerçekten görebiliyor! Herhangi bir canlı insan beni görebildiğinden beri çok uzun zaman oldu! Mutlulukla, hemen ona doğru iki adım yürüdüm sonra yüzümde bir gülümsemeyle hızlandım, “Evet, evet, ben bir hayaletim."

“Ah ah ah!” Tekrar tiz bir şekilde çığlık attı, adamı itti ve umutsuzca geriye doğru çırpındı. "Gelme, gelme!"

Adam hem şaşırmış hem de kafası karışmıştı ve endişeyle ona “Zhi Yan! Benim, sorun ne? ”

Ona açıklamaya başladım, “Benden korkmana gerek yok, sana zarar verecek değilim." Biraz düşündüm. “Sanırım bu doğru değil, biraz önce sana zarar vermek istedim”

"Ah ah ah!" Durmadan çığlık atmaya devam etti, sırtı mezar taşıma değene kadar geriye doğru kaydı. Bakmak için kafasını çevirdi, bir an dondu ve tam tekrar çığlık atmak üzereyken adam kolunu tuttu “Zhi Yan! Bana bak! Ben buradayım, seni geri götüreceğim! Korkma! ”

Bu sözleri söylemeseydi daha iyi olurdu. Onun sözleriyle, kadın hemen kendine geldi. “Seninle geri dönmeyeceğim! Çek Git!”

Onların arasına girdim, “Evet evet, çekip gitmesine izin ver, sen geride kal ve bana eşlik et."

Yine hemen çığlık attı." Ah ah! Sana eşlik etmek için geride kalmak istemiyorum! ”

Adam şaşkına dönmüştü. "Zhi Yan, kiminle konuşuyorsun?"

Zhi Yan onu azarladı. “Kiminle konuştuğumdan sanane, ne olursa olsun seninle geri dönmüyorum! Chen Ji Shan'a gitmek istiyorum! Kendimi İblis Yolu'nda yetiştirmek istiyorum! Ben… ”Adam bitmesini beklemeden, onu kollarına aldı, atın üstüne atıp onu götürmek niyetindeydi.

Kucağında, vurup tekmeleyerek mücadele etti. "Hayır! Seninle geri dönmek istemiyorum! Bırak beni! ”

Chen Ji Shan ve İblis Yolu'ndan bahsetmesi ilgimi çekmişti ve şimdi götürülüyordu. Hiçbir plan yapmadan bu şekilde rastgele mücadele edişini görünce endişelendim. En büyük hızımı kullanarak, adamın etrafında süzülüp hararetle “Vur ona!” diye bağırdım.

Zhi Yan endişeli ve telaşlıydı. Ancak beni dinledi, ellerini yükseltip adamın sırtına vurdu. Ama o ... bu daha çok flörtöz bir vuruş gibiydi! Adam darbelerinden ne bir acı ne de kaşıntı hissetti, sırtında onunla daha da hızlı yürümeye başladı.

Tekrar bağırdım, “Kafasına vur!"

Zhi Yan yine dinledi ve adamın yüzünü 'pat' diye tokatladı. "Kafasına vuruyorum!"

Ostentatious Zhao Yao Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin