75. Bölüm

45 6 2
                                    


Jiang Wu öldüğünde, o kırmızı dumandan oluşan bedenini sadece ben görebiliyormuşum gibi görünüyordu. Çünkü Mo Qing'in vücuduna girdiğini hâlde Mo Qing hiçbir şey hissetmedi.

Beni yavaşça çöken yeraltı mağarasından çıkarırken ifadesi her zamanki gibiydi. Yere indikten sonra, önce gelmesi için Lin Zi Yu'yu aradı. Ona Wan Lu Sekti'ne dönmesini ve yaralıları almaları için insan takviyesi getirmesini söyledi. Sonra Qin Qian Xian ile birlikte Jiang Wu'nun kalan müritleri ile ilgilenmek hakkında birkaç kelime konuştu.

Jiang Wu'dan kurtulmaya çalışırken, yeraltı mağarasında o küçük haydutların çoğunun kaçmasına izin vermişti. Şu anda, Wan Lu Sekti büyük bir felaketin ardından toparlanma sürecindeydi, bu yüzden Qian Chen Köşkü'nün el ele vererek Jiang Wu'nun hayatta kalan tüm müritlerini ortadan kaldıracağını umuyordu.

Doğal olarak, Qin Qian Xian reddetmedi. Tartışma sırasında Mo Qing'e baktı ve bir şey söylemek istedi ama sonunda tereddüt etti.

Mo Qing'in hafif ıslak sırtına baktığımda, ıslaklığın önceki iyileşmemiş yarasının kanından kaynaklandığını biliyordum. Ancak şu anda yarasından çok Jiang Wu'nun sözleri hakkında endişeliydim...

O son birkaç kelimeyle ne demek istemişti?
Kaşlarımı çattım: "Mo Qing."  Ona seslendiğimde, Qin Qian Xian bana kayıtsızca baktı ve ardından öğrencilerinin yaralarına bakmaya gitti. Mo Qing'e, "Bedeninde herhangi bir rahatsızlık var mı?" diye sordum.

"İyiyim."  Yaralarını sorduğumu sandı ve soruma bu şekilde cevap verdi. Simsiyah gözleri dikkatle bana baktı, bir süre bana baktıktan sonra biraz kızgın göründü, “Fazla dikkatsiz davrandın! Zhi Yan'ı tek başına bu yere nasıl getirirsin?”
Ah… Tehlike geçmişti, o yüzden benimle hesaplaşmak istiyordu...

Burnumun köprüsünü okşadım. Bu Mo Qing, eskisinden farklıydı. Geçmişte bir şey yaptığımda, yanlış yapsam bile, kim “dikkatsiz davrandığımı” söylemeye cüret edebilirdi?

O yaşlı adam bile, Yuan Jie, her zaman emirlerimi alır ve itaatkar bir şekilde takip ederdi. Shi Qi'den bahsetmeye bile gerek yoktu. Yıldızları toplamak için göğe çıkmak istediğimi söylesem, o göğe merdiveni benden daha hızlı tırmanırdı. Yanıldığımı söylemeye cesaret edemezdi.  Si Ma Rong bile, sadece bana bakar ve aşırı derecede iç çekerdi. Kesinlikle beni bu şekilde suçlamaya cüret edemezdi.

Ancak Mo Qing beni bu şekilde azarlasa da sert ve mantıksız olamazdım. Sadece somurttum: "Sadece birkaç dakikalığına burada olduğumu sanıyordum. Hatta geri dönüp sana bir sürpriz yapacaktım, bu yüzden… Böyle bir karmaşanın ortaya çıkacağını bilemezdim.”

Mo Qing'in yüzü sakin ve düşünceliydi.  Beni azarlamak üzereyken, hemen kalbimi tuttum: "Ai-ya, biraz önce kendimi fiziksel olarak fazla yormuş gibiyim. Şimdi kalbim biraz acıyor."  Bunu söylerken ona gözlerimi kısarak baktım.  Mo Qing rol yaptığımı biliyordu, bu yüzden bir an için kaybolmuş göründü. Sonunda dişlerini sıktı, elimi çekti ve nabzımı kontrol etmeme yardım etti.

"Neden acıtıyor?"

Numara yaptığımı biliyordu ama bana bir şey olma ihtimali olduğu için beni rahat bırakıyordu.
Rol yapıyordum ve rol yaptığımı bilmesine rağmen yine de benimle işbirliği yapıp, beni şımartıyordu. Artık beni sert bir şekilde eleştirmeye dayanamıyordu. Kalbimdeki öfkeyi bastırmayı ve sadece yaralarımdan sızlanmayı tercih ediyordum. Bu şekilde, bana küçücük bir parça bile olsa kızmaya istekli değildi.

Mo Qing'in ifadesine tutulmuştum. Gözleri sadece bende boğulmuş, bir tereddütle sonuna kadar açıktı ve ifadesi çaresizdi.

Elimi çevirdim ve nabzımı ölçen elini tuttum: "Önceleri biraz acımıştı ama bana dokunduğun anda çok daha iyi hissettim. Bu yolculukta beklenmedik şeyler olsa da en azından bedenimi geri almayı başardım!”  Mo Qing'in çenesini tuttum, "Döndüğümüzde..."

Ostentatious Zhao Yao Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin