0.4~Kıskançlık~

714 77 131
                                    

Gözlerimi dökülmeye başlayan tahtaların arasından giren güneş ışınlarıyla araladım. Evimiz bu zamanki evlere göre biraz daha iyiydi ama yine de eski bir evdi.

Gözlerimin acısıyla elimle gözlerimi ovuşturdum. Dün Jimin'in yaptığı şey yüzünden bütün gece uyuyamamıştım. Güneş doğduğunda daha fazla dayanamamış ve uykuma yenik düşmüştüm.

Bedenimi sağa doğru çevirdiğimde Jimin'in olmadığını gördüm. Nereye gitmişti acaba? Bana bir açıklama yapması gerekmiyor muydu?

-Jimin!

Annemin sesini duyunca yattığım yerden doğruldum. Jimin yine ne haltlar yemişti acaba?

-Anneni öpmeden nereye gidiyorsun?!

Başta yüzümde şaşkın bir ifade oluşmuştu. Annemin ağzından bu sözü daha önce pek duymamıştım. Daha sonra aklıma dün gördüğüm şeyler gelmişti. Anneme Jimin'e son kez sarılmasını söylemiştim, o da öyle yapıyor olmalıydı.

Gelecekte olacak şeyler tekrar aklıma geldiğinde boğazımda bir yumru oluştu. Buradaki herkes için gerçekten çok üzgündüm. Ama yapabileceğim hiçbirşey yoktu. Ben o kadar güçlü değildim.

-Onu kaldırmamız zorunlu mu?

Jimin'in sesini duyduğumda kaşlarımı çattım. Odaya geliyor olmalıydı. Kalbim birden hızlı atmaya başladığında ne yapacağımı şaşırmıştım. En sonunda uyuyormuş numarası yapmaya karar verdim.

Odanın kapısı çekerek açıldı. Acaba beni görmek istemiyor muydu? Ona pişman olacağını söylemiştim. Beni hiç dinlemiyor ki. Park Jimin hep kendi düşündüğünü yapıyor.

Odanın kapısını kapattığında nefesimi tuttum. Ağır adımlarla yanıma yaklaştı.

-Taehyung.

Gözlerimi sıkı sıkı yumdum ve elimi sakinleşmesi için kalbimin üzerine koydum.

-Uyuyor musun?

Hayır Jimin, sadece seninle yüzleşmeye korkuyorum.

Tekrar ses çıkarmadığımda yanıma geldi ve oturdu. Nefessizlikten öleceğimi düşünmeye başlamıştım.

-Senden gerçekten hoşlanıyorum Taehyung.

Duyduğum şeyle ne yapacağımı bilememiştim. Nefesimi daha fazla tutamayacağımı anladığımda fark ettirmeden nefesimi dışarı verdim. Tam nefes alıyordum ki yaptığı şeyle heyecandan tekrar nefesimi tutmuştum.

Park Jimin ellerini saçlarıma götürüp saçlarımı okşuyordu.

-Saçların çok güzel ve yumuşak. Sana sahip olduğum için çok şanslıyım Taehyung, iyiki benim meleğimsin.

Durduk yere duygulanmıştım. Neden şimdi böyle sözler söylüyordu ki?

Dudaklarımda hissettiğim kalın dudaklarla gözlerimi daha sıkı yumdum. Neden böyle yapıyorsun Park Jimin?

Jimin'in dudakları dudaklarım üzerinde hareket etmeye başladı. Karnım heyecandan kasılmıştı.

Araya dilini de katmıştı. Dudaklarımı yalıyordu. Bu, garip hissettiriyordu. Şuan ona karşılık vermemek için kendimi zorluyordum.

Daha fazla dayanamayacağımı anlayıp yeni uyanıyormuş gibi yerimde kıpırdandım. Jimin bu hareketimle dudaklarımdan ayrılmıştı fakat bedenini geri çekmemişti. Hala üzerime eğilmiş bir şekilde duruyordu.

Gözlerimi yavaşça aralayıp yüzüne baktığımda gülümsüyordu.

-Uyandırdım mı?

Elimle gözlerimi ovup yattığım yerde hafif doğrulduğumda Jimin'le yüz yüze gelmiştik. Gözlerim masum masum gözlerine bakarken Jimin gülümsüyordu. Jimin pişman olmamış mıydı? Acaba kıyamet mi kopacaktı?

Angel Of The Past ➳ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin