18.BÖLÜM

486 42 18
                                    

"Savaş?" dedim cılız sesimle.Kafamı göğsünden kaldırıp gözleri kapalı Savaş'a baktım.

"Sadece uyuyamaz mısın?" dedi.Gözleri hala kapalı.

"Bir şey sormak istiyorum."

"Nedense bana çok şey soracakmışsın gibi geldi." dedi Savaş gözlerini açıp.Ondan uzaklaşmak istedim ama çokta uzaklaşmama izin vermedi.En azından yüz yüze bakabilecek kadar mesafe var.

"Ben onu neden yaraladım?" 

Tamam Savaş'ı korumak için yaptım bunu biliyorum ama neden korumak istediğimi ve neyden koruduğumu bilmiyorum.Geçmişime dair bir şey bilemediğim içinde gelecek hep kafa karışıklığı olacak benim için.

"Çünkü beni korumak istedin." dedi stabil bir sesle.

Gözlerimi devirip "Bunu biliyorum.Sebebini öğrenmek istiyorum." dedim.

"Duran beni öldürecekti." dedi öfke barındırmayan düz bir sesle.

Gözlerimi irice açıp "Neden?" dedim."Küçük bir çocuğu neden öldürmek istesin?"

"Miras için.Babamdan anneme kalan yüklü bir miras vardı.Annem ölürse miras bana kalacaktı.Tabi o annem ölmeden beni öldürüp mirasın asıl sahibi olmak istedi ama olmadı.Cesur, kirli suratlı küçük çocuk kahramanım oldu." dedi Savaş.Dudağı yukarı doğru kıvrılınca eşsiz manzaradan gözlerimi ayırmadım.Yanaklarındaki çukurlarla ise kendimi zaptetmek oldukça zorladı.

"Annen..."

"Yeter bu kadar soru." dedi konuşmama izin vermeden."Sıra bende."

"Ama daha sormadım ki bir şey." Suratında ki o eşsiz manzara yerine bir çeşit mahkeme duvarı bırakınca afalladım.

"Sonra.Sırası değil şimdi."

"Sen ne soracaksın?"

"Basit bir soru.Umut'u seviyor musun hala?" 

Basit bir soru mu şimdi?

Sadece baktım.Sorduğu sorunun enteresanlığı ile kafam karışmıştı.Sonra soruyu tekrar zihnimden geçirdim:'Umut'u hala seviyor musun?'.Başta olması gereken şaşkınlık şuan suratıma yerleşti."Sen...nasıl..." diye bir şeyler geveledim.

"Seni tanıyorum.Hemde hiç tahmin edemeyeceğin kadar.Duygularını gözlerinden anlayabiliyorum.Tabi hareketlerin bunları kanıtlar cinsten olunca anlamak çokta zor olmuyor." dedi düz bir sesle.

Gözlerimin dolduğunu düşen o damlanın yastıkta ki kısık sesini duyunca anladım."Sevgilisi olduğunu bilmiyordum.Üstelik Demet'i ne kadar sevdiğini biliyorum.Sadece..." dedim ve sustum.Ne diye bilirdim ki?Adam zaten her şeyi anlamış.

"Sevmen gereken kişiyi de bileceksin.Şimdi ağlama ve yarama pansuman yap." dedi Savaş.Konuyu kapatmaya çalıştığını anladım.Sadece kafa sallayıp "Bu aramızda kalsın lütfen." dedim.Kimseye bir şey söylemeyeceğini umarak yataktan kalktım.

Savaş'ın pansumanını yapıp odadan çıkmasına yardım ettim.Herkes yemek masasında bizi bekliyorlardı."Masada yiyebilir misin?" dedim kollarının arasından.Yanlış anlamayın, sadece yürümesine yardım ediyorum.Bu durumda bir art niyet aramayalım lütfen.

"Otururum." dedi Savaş."Üstelik hasta muamelesi görmek çok sinir bozucu." dedi.Kollarını benden çekip "Kendim gidebilirim." dedi.

Olduğum yerde öylece kaldım.Ne yaptım şimdi ben?Ne bu asabiyet canım?

Cemil dede baş köşeye oturmuştu.Sağ köşe tarafında Umut, sol köşe tarafında ise Eser vardı.Umut'un yanında ise Demet.Savaş Eser'in yanındaki sandalyeye oturunca bende yanına oturdum.Çünkü kalan tek servis tabağı o taraftaydı.Sessiz geçen yemeği Cemil dede bozu."İyi korumalarımdan bir kaç tanesini ayarladım.Evinizin etrafında olacaklar."

Kirli YüzlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin