23.BÖLÜM

518 33 4
                                    

Keyifli okumalar...

Havasızlıktan yüzümü buruşturup hızla bütün camları açtım.Bir yandan da hayırflanıyorum tabi."Günlerdir gelmiyoruz.Ev hem havasız hem kirli." Bu söylentiler havada asılı kaldı sadece.Kaşlarımı alamadığım cevap üzerine çattım.Pencerenin önünden ayrılmayıp sadece Savaş'a döndüm."Bu durumda triplere girmesi gereken kişi ben olmuyor muyum?"

Savaş üzerindeki ince siyah hırkayı uyuşuk bir şekilde çıkarıp gri sade tişörtüyle kaldı.Hırkayı koltuğun üzerine atıp "Duşa giricem.Çıkınca bir şeyler atıştırırım." dedi.Bir kaç adım sonra duraksayıp kısaca bana baktı."Bir şeyler hazırla." dedi ve salondan çıktı.

Hayretle arkasından bakakaldım.Hazırlaymış!Savaş'ın odun versiyonunu sevmiyorum.Hoş, kibarına pek rastlamadım ya!

Bu evde özlediğim bir yer varsa bunlardan birisi de mutfak.Yemek yapmayı sevmesemde beni oyaladığı için mutlu ediyor.Kendime bir uğraş bulmadığım sürece bu böyle olacak sanırım.Bir kaç boya ve tuval alıp resme başlasam iyi olacak.

Marketten aldığımız malzemelerden işime yarayacakları tezgaha bırakıp kalanı dolaba yerleştirdim.Bunları hızlı bir şekilde hallettim.Çünkü son zamanlarda Savaş'la yeterince kavga ettik; böyle bir durumu tekrar yaşamak istemiyorum.Gerçi bu böyle hep olacak gibi.

İkimizede sandviç hazırladım.Bu saatte bundan başka bir şey hazırlayamam.Daha hafif şeyler yemek gerekiyor.Savaş'ı tatmin etmez ama.Burnuma gelen duş jeli kokusu ile dolaptaki kolayı alıp Savaş'a kısaca baktım.Mutfak kapısından uyuşuk bir şekilde girip karşıma oturdu.Kendisine hazırladığım sandviçi alıp önüne çekti.Bu sırada elimde kola şişesi ile öylece onu izliyorum.O ise bana hiç bakmayıp sandviçini yemeye devam ettim.İyiden iyiye sinir olmaya başladım.Bana sürekli böyle tavırlı davranması beni hem geriyor hemde bilmediğim vicdana benzer bir duyguya sürüklüyor.Gururumu bir kenara bırakıp saçlarını okşama isteği uyandırması ise beni deli ediyor.Çünkü ona sinirliyim ve bunu hemen elimin tersiyle itekleyecek değilim.

Daha fazla düşünmeyip elimdeki kolayı tezgaha bırakıp raflardan bardak çıkarttım.İkisini de doldurup sukut bir tavırla birini önüne bırakıp diğerini kendi önüme aldım.İkimizden hiç ses çıkmaması bende ağlama isteği uyandırdı.Onunla konuşmak isteyip bir taraftanda ona suskunluğumla tokat atmak istiyorum.

Duyduğum ses ile yerimden sıçradım.Savaş çoktan bitirmiş ayağa kalmıştı."Ellerine sağlık." dedi dilinin ucuyla.

Kafamı hafifçe kaldırıp ona baktım.Lokmamı hızla yutup "Red'e mi gideceksin?" dedim.

Kafa sallayıp dolaba ilerledi.Su dolu cam şişeyi çıkartıp temiz bir bardağa boşalttı.Bugün çarşamba ve Savaş'ın dövüş günü.Ben ise bu günlerden nefret ediyorum.Oradan kötü çıkabilir.Bu zamana kadar böyle bir şey olmadı ama olmayacağı anlamına gelmez."Bende gelmek istiyorum." dediğimde ondan duyacağım itiraz sesine mani olmak isteyerek devam ettim hızla."Hemen itiraz etme lütfen.Sadece kalabalığa karışmayı özledim."

Gözlerini bana çevirip donuk bakışlarını üzerimde tuttu."Orada olmandan nefret ettiğimi biliyorsun ama ısrar etmekten de geri durmuyorsun."

Omuz silkip "Belki sonra annemleri ziyaret ederiz." dedim bir umutla.

Kaşlarını çatıp "Dövüş geç bitecek.O saatte gidilmez." dedi.

Kirli YüzlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin