Clay üzerinde gezinen ve sesler çıkaran bir şey olduğunu hissetti. Gözlerini açtı bu o canavardı. Onu hala yemediğine göre zararsız olması gerekirdi. Şimdi büyük ihtimalle kalkıp işe gitmesi gerekiyordu. (Hiç bilmediği işine.) Yerini bile adam akıllı bilmiyordu sadece arka sokakta sadece 1 tane veteriner olacağını umuyordu. Yatağından kalktı. Heyecanlıydı ve hatta mutluydu her ne kadar bu gün neler yaşayacağına dair gerginlik hissetse de yine de moralini yüksek tutmaya karar verdi. Tuvalete gitti duş aldı. Tekrar odasına geldi ve kıyafet dolabını açtı. Harika lacivert kumaş pantolonunu ve üzerine beyaz bir gömlek giymeye karar verdi. Kıyafetleri giydi siyah deri kemerini taktı siyah rugan kunduralarını giydi artık gitmeye hazır olduğunu düşünmüştü ki. Mutfağa gidip dolabında neler olduğuna bakmaya karar verdi. Tezgahın üzerinde bir sepetin içinde sarı uzun kalın bir meyve vardı. Bir tane aldı ve ısırdı. Ağzına taze yulafa benzer garip bir tat geldi. Biraz daha ortasında daha tatlı ve daha yumuşak bir kısım olduğunu fark etti. Isırdığı yerdeki açıklıktan rahatlıkla soyduğu meyveyi yemeye başladı. Oldukça sevmişti. Sonra mutfak dolabını açtı. Dolabı bomboştu. Bu gün işe gittikten sonra maddi durumuna göre bir yardımcı alabileceğini düşündü. (Tabi maddi durumu iyiyse.) Kapıdan çıktı bir arka sokağa geldi. Bu sokakta birden çok dükkan ve mağaza vardı. Ve o yazıyı gördü. “Corner veteriner kliniği.” Demek soyadlarını vermişti kliniğine. Hızlı ve heyecanlı adımlarla dükkana doğru ilerledi. Tam kapının önünde durdu içeride beyaz önlüklü bir adam vardı. Clay çekinerek içeri girdi. Beyaz önlüklü adam; “Bay Corner hoş geldiniz efendim. Normalde bu saatlerde gelmezdiniz bir sorun yoktur umarım.” Dedi telaşlanmış gibi bir hali vardı. Clay patronları mıydı acaba? Ne cevap verebilirdi ki. "Adın ne?" Diye sordu. Adam afallamıştı nasıl hatırlamaz ki diye düşünüyordu belli ki.” Daniel efendim” dedi saçma bir ifadeyle. Clay herkese saçma da gelse soru sormadan bu işin içinden çıkamayacağını anladı. “Senin buradaki görevin ne Bay Daniel, burası bana mı ait? Ve benimde buradaki görevim ne söyler misin bana lütfen?” Daniel ne olduğunu anlayamasa da cevaplayamaya başladı. “Ben burada veterinerim, klinik sizin benimle birlikte çalışan bir de kadın veteriner var. Bizler izinliyken yerimize siz geliyorsunuz yani haftanın iki günü geliyorsunuz.”
“Diğer kadın veterinerin adı ne?”
“Carla efendim.” Artık garipliği benimseyerek cevaplamaya başlamıştı tüm soruları. Clay bundan istifade ederek soruları peş peşe sormaya devam etti. “Ne kadar kazanç elde ediyoruz buradan?”
“Her ay değişiyor ama ortalama 50 bin lira civarı.”
“Peki sizin maaşlarınız ne kadar?”
“10 bin lira efendim.” İçinden ne kadar çok para kazandığını düşündü. Yani bir yardımcı alabilirdi kendine. “Peki.” dedi Clay. “Ben veterinerliğe dair ne biliyorum?”
“Sizde bizim kadar biliyorsunuz en az. Ama sizin diplomanız yok yani sadece klinik sizin. Zaten diplomanız olmadığı için para karşılığı hayvanları tedavi etmeniz de yasak.”
“Yasak demişken.” dedi Clay.
“Burada ki devlet sistemi nasıl işler?”
“Buradaki devlet sistemi bizlerin tüm isteklerini yerine getirmeyi amaçlar bizlerin istediği şeyleri asla geri çevirmezler. Bir başkanımız var Bayan Agatha bizlere çok değer verir. Ve yaklaşık 10 yıldır bu ülkeyi yönetir.”
Clay şaşkınlıkla. “Bir kadın mı başkanımız?” diye sorar. Daniel sonunda dayanamayıp. “Yanlış anlamazsanız neden bana bu soruları soruyorsunuz Bay Corner öğrenebilir miyim? İlk defa bu dünyaya gelmiş gibi davranıyorsunuz.” Clay hemen bir yalan uydurmalıyım diye düşündü.
“Kısa süre önce bir kazaya uğradım ve doktorlar geçici bir hafıza kaybına uğradığımı söylediler. Bende geçmesini bekleyemeyerek kendim öğrenmeye karar verdim.” Daniel üzülerek “Ah geçmiş olsun efendim. Ne isterseniz bana sorabilirsiniz. Yardımcı olurum size.” Dedi. Clay bu duruma sevinmişti. “Teşekkür ederim Bay Daniel. Bana biraz kliniği gezdirip anlatabilir misiniz?”
“Tabii ki.” diyerek onu yukarıya davet ederek merdivenleri gösterdi. Clay yukarıya çıktı. Daniel anlatmaya başladı. Önce sağ taraftaki odaya girdiler. “Burası hayvanların rahatsızlıklarını tedavi ettiğimiz yer.” O odadan çıkarak yerleri fayans olan bir odaya girdiler. “Burası da hayvanların bakımlarını ve banyolarını yaptırdığımız yer. Şu arka oda da ameliyathane orada durumu çok ağır olan hayvanları ameliyat ediyoruz. Ameliyat olduğu zamanlar sizde bize katılıyorsunuz. Zaten genelde bir saate yakın sürüyor ameliyatlar. Burası bu kadardı aşağı girişte bir oda var.” diye devam etti anlatmaya bu sırada çoktan merdivenlerden inmeye başlamışlardı. “O oda da bize ait çay kahve içip yemek yiyoruz.” Odada 2 adet koltuk masa buzdolabı ve ne olduğunu bilmediği siyah ince dikdörtgen bir cisim vardı. Sokakta gördüğü renkli tabelalara benzetmişti. “Bu nedir?” diye sordu Daniel’e. Daniel; “O bir televizyon Bay Corner. Bu alet sayesinde filmler izliyoruz haberleri izliyoruz ve şarkı da açabiliyoruz.” Filme ve şarkı mı dedi içinden bunlar serbestti demek burada. “Peki.” dedi Clay. “Bana meyve, sebze alabileceğim bir yer söyler misin? Ve kasadan da para verir misin lütfen?” “Tabi ki.” Dedi. Daniel kasadan bir miktar para çıkardı Clay’a uzattı. “Bakın şuradaki sokaktan düz gidip sağa dönerseniz eğer bir markete gireceksiniz, onun biraz ilerisinde de pazar yeri kuruluyor bu gün.” “Tamam teşekkür ederim Bay Daniel.” dedi ve Daniel’in tarif ettiği yere doğru yürümeye başladı. Çok gösterişli kıyafetlerle dolu mağazalar vardı. Rengarenk ve parıl parıl parlayan ayakkabılar, çantalar... Daniel in bahsettiği markete geldi tedirginlik ve içeriye doğru girmeye karar verdi. Market'in kapısının önünde durdu ama kapıyı açabileceği bir kulp bulamadı. Tam kapıya doğru yaklaşmıştı ki kapı Clay’i görünce açıldı Clay tedirginlikle içeriye girdi. İçerisi çok güzel görünüyordu rengarenk poşetler içinde harika yiyecekler vardı. Meyvelerin ve sebzelerin olduğu reyonu gördü. Oraya doğru ilerledi her meyvenin adı yazıyordu. Artık her şeyi tanıyabilirdi. Sabah kabuğuyla yemeğe çalıştığı meyvenin adının muz olduğunu öğrendi. Ondan evde olduğu için almak istemedi. Üç tane elma aldı eline kırmızı parlak kabuğu vardı. Sepetine koydu. Turuncu portakallardan da ekledi bir tane sepetine. Ne olduğunu bilmediği ama çok iştah açıcı duran çikolata adındaki abur cuburlardan aldı (reyonun başındaki tabelalardan öğrenmişti isimlerini). Son olarak salatada yediği şeyleri bulmak istedi ve meyvelerin olduğu tarafa tekrar gitti. Az ileride yeşil otları gördü bir adet marul aldı kırmızı doğranmış şeyin bütün halini de bulabilmişti. Ve adını da öğrenmişti. Domateslerden de iki tane aldı ve yanından geçen bir adama; “Pardon efendim acaba bunların ücretini nereye ödeyebilirim?” diye sordu. Adam gayet samimi bir şekilde parmağıyla bir yeri göstererek “Bakın beyefendi oradaki kasadan ödeyebilirsiniz.” Clay teşekkür ederek kasaya doğru ilerledi kasaya vardığında aldıklarını kasadaki hanımefendiye uzattı ve ücretin ne kadar olduğunu sordu. Kasadaki hanımefendi; “30 lira efendim. Dedi. Clay parayı uzattı ve iyi günler dileyerek marketten çıktı. O sırada eve bir yardımcı alması gerektiği aklına geldi tekrar kliniğe dönerek Daniel’e sormaya karar verdi. Kliniğe geldiğinde Daniel bir hayvanla ilgileniyordu. Aynı evindeki hayvandı bu. Daniel’e “Adı ne bu hayvanın?” diye sordu. Daniel “Kedi efendim. Sizin evinizde de var görmediniz mi?” Clay “Gördüm ama biraz korkmuştum doğrusu. Dedi gülerek. “Çok sevimli bir hayvanmış.” Daniel “Her gün yemeğini ve suyunu vermeyi unutmayın efendim.” dedi ona hatırlatmak istermiş gibi. Clay bir anda “Olamaz unuttum bile.” Dedi ve “Sana sormam gereken bir şey var sonra hemen eve gidip kediye yemeğini vermeliyim.” dedi. Daniel “Tabi ki efendim.” dedi. Pür dikkat Clay’i dinliyordu. “Evime bir yardımcı almak istiyorum bana yemek yapabilecek temizlik yapabilecek birisi. Bana yardım eder misin bu konuda.” Daniel “Efendim yanınızda çalışan Bayan Adel’i işten mi çıkardınız?” Diye sorunca Clay; “Evimde bir çalışan olduğunu bilmiyordum ki.” dedi. Ve Daniel’e teşekkür ederek. Klinikten çıkarak hızlı adımlarla eve gitti. Hemen kedisi için bir kaba yem ve su koydu. Aldığı çikolatanın tadına bakmak için sabırsızlanıyordu. Çikolatayı paketinden çıkardı ve bir parça koparıp ağzına attı. Tadı oldukça güzeldi. Fazlasıyla tatlıydı. Ama sevdiği kesindi. Clay artık uyuması gerektiğini fark etti. Sanırım diğer taraftaki Clay uyanmak üzereydi. Odasına çıktı üzerini değiştirdi. Ve yatağına yattı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİLDORA
ФэнтезиÖzgürlüğün ütopyası. Okunursa ve beğenilirse diğer bölümleri de yayımlayacağım.🥰