Çatı katındaki babasının gizlediği kimya kitaplarıyla uğraşırken kilise çanının sesi duyuluyordu seslerden sabah olduğunu anlamıştı ve hala bir dakika bile gözünü kırpmamıştı. Elde ettiği bilgiler fazlasıyla işine yarayabilirdi belki ama uyuyamadan aklını bir türlü toparlayamıyordu. Rüyasında veya uykusunda gittiği yere (tabii eğer gerçekse) tekrar nasıl gidebileceğini hala bulamamıştı. Kafasını toparlamak için uyumayı denemeye karar verdi. Yatmak üzere odasına indi. Zaten üzerinde olan pijamalarıyla yatağa girdi. Yastığa başını koydu ve zihnini boşaltarak uykuya dalmayı denedi. Hala uyumaya çalışıyordu ki dışarıdan duyulan atların ayak sesleriyle kendine geldi ve saatin 16.00 yani kilisenin teftiş saati olduğunu anladı. Tamı tamına dokuz saattir uyumaya çalışıyordu. Uyuyamayacağını anladı ve yataktan sersemlikle doğruldu kendisine bir şekilde gelmesi lazımdı. Banyoya gitti ve yüzünü yıkadı kırık ve kirli aynadan zorlanarak kendini görmeye çalıştı. Bitkin görünüyordu ve fazlasıyla stresli hissediyordu. Araştırma yapmak üzere aheste aheste çatı katına çıktı. Öncelikle ne yapmak istediğine karar vermeliydi. Sonra aklına rüyasındaki yere gitmek için uyuması gerektiği geldi. Mademki uyuyamıyordu uykusunu getirecek bir şeyler illaki bulabilirdi. Uyku getirebilecek maddelerin neler olduğunu araştırmaya başladı. Bu eski kitaplardan araştırma yapması baya uzun sürüyordu. En son birkaç kitap kalmıştı ki yere düşen kopmuş bir sayfadaki sözcük dikkatini çekti. *Triptofan... Ne olduğunu çok merak etmişti. Hızla kağıdı aldı ve okumaya başladı. Bu işine yarabilir diye düşündü. Ve triptofanı nasıl elde edeceğini bulmaya koyuldu. Triptofan içeren ve insan vücuduna zararı olmayan bir madde arıyordu. Ve tabii ki ulaşılabilir bir şey olmalıydı. Araştırmalarına göre *Matricaria chamomilla adında bir bitkinin tozları insan vücuduna girdiğinde uyku getirebilme etkisine sahipmiş. Bu bitkiyi nasıl elde edebileceğini bulması lazımdı şimdi de. Aklına babasının içinde tohumlar bulunan bitkiler kitabı geldi. Hemen onu aramaya başladı babası kitabı serin tutmaya çok özen gösterirdi. İçindeki tohumların çürümesinden çok korkardı. O kitabı nereye koymuş olabilir derken. Tavandaki çatıya çıkan küçük kapıya dayalı merdiveni gördü. En serin ve en güvenli yer orası olacaktır diye düşündü. Ve hemen merdivenin sağlam olmayan basamaklarını tırmanmaya başladı. Kapıyı zorla iterek açtı güneş batmaya başlamıştı. Çatının kiremitlerinin arasında altında veya bacanın içerisinde olabilirdi bu kitap. Aklından baca fikrini düşünür düşünmez çıkarmaya karar verdi.*Triptofan uyku için önemli bir amino asittir.
*Matricaria Chamomilla. Papatya, papatyagiller(Asteraceae) familyasında sınıflandırılan Anthemis Matricaria, Bellis Leucanthemum ve triplerospermum gibi farklı cinslerin bitki türlerine verilen ortak ad.
Çünkü baca yanınca pekte serin bir yer olmazdı. Ama kiremitlerin arası da güneş tam tepedeyken fazlasıyla sıcak olurdu. Geriye tek bir şık kalmıştı. Kiremitlerin altı. Ama hangi kiremit? Aramaya başladı. Elini çabuk tutmaya çalışıyordu. Birazdan güneş tamamen gidecekti ve çatıdan aşağı düşmesi çok olası bir durumdu. Aradan dakikalar geçti ve güneşin tamamen kaybolmasına dakikalar vardı. Yarın aramaya devam etmesi daha mantıklı bir fikir gibi geldi.
Kiremidi heyecanla kaldırdı Tam geri dönecekti ki ayağını bastığı bir kiremidin altının boş olduğunu anladı. Altından kitabın çıkmasını umuyordu. Siyah bir poşet buldu. Poşete elini sürer sürmez poşet paramparça olmuştu. Muhtemelen aylardır orda olduğu için çürümüştü. İçerisinde birçok kitap vardı. Ve çoğu da içinde örnekler olan kitaplardı. Ama şuan ona lazım olan bitkiler kitabını aldı ve çatıyı eski haline getirerek aşağıya indi. Kitabın içinde aradığı bitkiyi bulmayı umuyordu. Ve öyle de oldu. Matricaria chamomilla beyaz uzun ince yaprakları olan sarı tohumları olan yeşil saplı bir bitkiydi. Bunun tohumlarını aldı ve nasıl yetiştirebileceğini öğrenerek yeterince büyük bir saksıya dikti. Bunun yetişmesi yaklaşık bir haftasını alacaktı. O süre içinde bir köşede uyuya kalmayı umut ediyordu. Tohumu ektiği saksıyı çatı katındaki kapının altına koydu kapıyı da açmıştı. Böylece yeterli güneşi alabilecekti. Bir şeyler yemek üzere mutfağa indi. Yulafını yedi suyunu içti ve tekrar uyumak dileğiyle yatağına girdi. Aradan saatler geçti ve uyuya kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİLDORA
FantasíaÖzgürlüğün ütopyası. Okunursa ve beğenilirse diğer bölümleri de yayımlayacağım.🥰