Geçen gün olanlardan sonra Minho, Jeongin'i yalnız hiçbir yere salmama kararı almıştı. Kendisi olmasa bile, arkadaşlarından biri hep yanındaydı. Bu durum Jeongin'in sinirlerini zıplatsa da sessizdi. Tabii aldığı ilaçların da etkisi büyüktü. Resmen çocuğu zorla tutup ağzına ilacı veriyorlardı.Jeongin ne kadar direnirse dirensin, büyük arkadaş grubu, her şekilde onu engellemeyi başarıyordu.
"Ne yemek istersin?"
Jeongin aldığı ilaçların etkisiyle Changbin'e herhangi bir şey söyledi ve diğerlerinin oturduğu masaya oturdu. Hiçbiri bu durumdan hoşnut değildi. Jeongin, robot gibiydi adeta. Söylenen her şeye uyuyor ve sorulmadıkça konuşmuyordu. Yine umursamazdı ama daha uysaldı.
"Derste falan bir şey olmuyor değil mi?"
Jeongin, Changbin'in önüne koyduğu tabağı alıp sessizce yemeğe başlarken başını iki yana sallamıştı. Zaten Seungmin'le aynı sınıftaydı. Öyle bir şey olsa hemen öğrenirlerdi. Minho'nun amacı, Jeongin'i konuşturmaktı.
Minho, amacının istediği gibi gitmediğini anlayıp yemeğine döndü. Jeongin ise biraz atışırmış kısa süre sonra da doyduğunu anlayıp ayağa kalkmıştı. Herkesin bakışları, kalkmasıyla ona döndüğünde elindeki tabağı gösterdi ve geriye dönüp yürümeye başladı.
Bu durum onu çok sıkıyordu. Daralmıştı artık, bıkmıştı. Yalnız olmayı özlemişti. Diğerleri peşinden onu izlemeyi kesip yemeklerine döndüğünde Hyunjin de peşinden kalkmıştı. Diğerleri ona soru soramadan o, Jeongin'e yetişmişti bile.
"Bahçeye çıkalım mı? Biraz hava alırsın hem."
Usulca başını salladı Jeongin. Baraber bahçeye geçip boş bir yere oturduklarında, cebinden telefonunu çıkarmıştı.
Hyunjin, Jeongin'i daha önce de izlediği için bu duruma alışıktı. Jeongin'in yaptığı üç şey vardı zaten bu dünyada. Kavga, spor ve telefonuyla uğraşmak...
"Telefonunda bu kadar ilgini çeken ne var?"
Normalde olsa cevap vermezdi Jeongin ama dediğim gibi, ilaçlar onu mayıştırıyor ve kontrolsüzce uysallaştırıyordu.
"Kitap okuyorum."
Hyunjin şaşkınca, başını Jeongin'in telefonuna eğdi. Gerçekten de bir kitabın sayfası açıktı.
"Ne yani, bunca zaman hep kitap mı okuyordun telefonundan?"
Jeongin başını sallayıp telefonuna geri döndü. Hyunjin onun hakkında neler düşünmüştü oysa. Kızlarla konuştuğunu, birilerine saydırdığını; seri katillerin paylaşımlarına baktığını, ki bunu cidden düşünmüştü. Çünkü, bazen çok psikopat gibi bakıyordu ekrana.
"Ne tarz okuyorsun?"
"Psikoloji."
"Psikoloji derken? Hastalıklı insanların yaşamı mı, yoksa psikolojiye dair başka terimli, bilgilendirici şeyler mi?"
Jeongin omuz silkti. Hastalıklı ruhların yaşamları hep ilgisini çekerdi. Yani, o da hastalıklıydı bir yerde, değil mi?
"Terimler sıkıcı."
Hyunjin ne demek istediğini anlamıştı. Çenesini Jeonginin omzuna koyup yeniden telefona doğru bakmaya başladığında, o da okumaya başlamıştı Jeongin'in okuduğu sayfayı. Aslında korku tarzında şeyler sevmezdi ama o an okuyası gelmişti.
"Iyy, cidden ölü kadınla mı uyuyor gece boyu? Bu iğrenç!"
Jeongin, telefonundan başını kaldırıp konuşan çocuğa döndü. Dakika bir, gol bir!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir küçük hyung meselesi // -hyunin
Contobir hyung serüveni, iddialaşmalarla geçen bir dönem ve onun getirdiği tatlı bir aşk?