"Hyunjin, Jeongin'den peçeteyi ister misin lütfen?"
Hyunjin bir kez daha derin bir nefes aldı. Çoluk çocuğun maskarası olmuştu iyice, iyi mi?
"Bir şey mi diyecektin Hyunjin?"
Jeongin yüzündeki sinir bozucu gülümsemesiyle Hyunjin'e döndüğünde, Hyunjin ağlamak istiyordu. Ama ağlasa bile boş gibiydi. Kurtuluş yoktu. Şurada, Jeongin'e hyung derken can verecekti.
"Hyung, Jeongin hyung, peçete, verir misin?"
Hyunjin dişlerini sıka sıka söyledi. Jeongin de yüzündeki ifadeyi bozmadan elindeki peçeteyi ona doğru uzattı. O an Hyunjin'in aklından sadece, elini tutup kırmak, üstüne o yüzündeki ifadeyi sildirmek, geçiyordu ama bunu kimsenin bilmesine gerek yoktu.
"Siz her gün iddiaya girsenize ya?"
"Jisung, sen bugün çok mu konuştun sanki?"
Jisung dudaklarını büzüp sevgilisine döndü.
"Çok mu konuşuyorum sevgilim?"
Minho gülerek başını iki yana salladı ve kolunu Jisung'ın beline doladı. Jisung da hemen yerleşmişti yerine.
"Hyung, çok yüz vermesene şuna!"
Minho sanki Hyunjin'i duymamış gibi davrandı. Jisung ise Minho'nun yanaklarını sıkmamak için kendini zor tutmamıştı. Sevgilisiydi sonuçta, niye tutsun ki? Sıktı güzelce.
"Aşkınızı az ötede yaşar mısınız? Please!"
Changbin iki elini bir de dua eder gibi onlara çevirdiğinde Jisung dil çıkarmıştı.
"Sen de biraz beynini çalıştırsan yanında olurdu bazıları!"
Changbin yutkunarak önüne döndü. Bu tükürük ne ara bu kadar zor yutulur olmuştu? Öte yandan yanlarında oturan Felix, boş boş ikiliye bakmıştı sadece. Hiçbir şey anlamamıştı çünkü.
"Oğlum sen bana bir hyung de var ya, yedireceğim ben sana bu hyungları!"
Hyunjin kendi kendine konuşurken kimse onu duymuyor, sadece, şansına yan tarafında oturan Jeongin her şeyi duyuyor ve gülmemek için kendini zor tutuyordu. Şu sıralar çok gülmeye başlamıştı zaten. Fazlasına lüzum yoktu.
"Hadi bugün bir şeyler yapalım!"
Seungmin heyecanla hyunglarına seslendiğinde kimse umursamamıştı. En son cevap beklediği insan cevap verdiğinde az daha oturduğu sandalyeden düşüyordu Seungmin.
"Bana uyar."
Herkes şaşkınca Jeongin'e döndüğünde omuz silkti. Aslında sevmezdi öyle kalabalık ortamları ama plan başkaydı. Hyunjin'in biraz daha, ona hyung demesini istiyordu. Yani, o kadar kolay kaçmamalıydı.
"Tamam o zaman. Ne yapalım?"
Hyunjin aklına gelen fikirle diğerlerine konuşma hakkı tanımadan bağırdı.
"Korku evine gidelim!"
Jeongin kulağını tutup ters ters yanındaki bedene baktı. Tabii Hyunjin diğerlerine baktığı için onu görmüyordu.
"Aslında iyi fikir. Ne zamandır gidelim diyorduk zaten."
Herkes onaylayınca bir anda Seungmin ayağa kalkmıştı. Diğerleri ona şaşkınca döndüğünde omuz silkti.
"Zaten öğleden sonraki derslerimiz boş bizim. Siz de üst sınıfsınız, evde test çözüyoruz, deseniz izin verirler hemen. Erken çıkalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir küçük hyung meselesi // -hyunin
Cerita Pendekbir hyung serüveni, iddialaşmalarla geçen bir dönem ve onun getirdiği tatlı bir aşk?