Arkamı döndüm. Gözümden bir damla daha yaş süzüldü. Gördüğümde inanılmaz bir rahatlama hissetmiştim. Ağzımdan kesik bir söz çıkabildi.
"Veronica-"
"Şşş.. ağlama. Ve bana borçlu olduğunu sakın düşünme. O rüyaları senin sayende atlatabildim. Borçlu hissetme çünkü o kanatlar zaten bir teşekkürdü."
"Hiç mi şans yoktu."
Sessizce kafasını iki yana salladı. Artık doğru düzgün konuşamıyordum.
"Dinle, Ed seni-"
"Biliyorum."
Tam onun ne düşündüğünü soracaktım ki ağladığını fark ettim. Ağzını açtı ama konuşamıyordu. Son bi gayretle konuşabildi.
"Daha çok acı çekmesin. Bunu ona sakın söyleme."
Darmadağan olmuştum. Daha fazla ağlayamıyordum. Hiç bir şeye gücüm kalmamıştı. Tekrar konuştu.
"Gitmeliyim. Seni görmek istedim. Bunu yapmak bile yeterince yordu. Dinlenmeliyim. Hoşçakal."
Konuşamadım. Sessizce tekrar geri dönmeyi bekledim.
Asla gerçekleşmemiş gerçek bir aşk. Ed ile Veronica'nın hikayesi tam olarak buydu. Bunu aklıma getirdikçe Serox'u öldüyle bıraktığıma pişma olacaktım. Onun ölmekten de beter olması gerekiyordu. Acı çekmesi gerekiyordu.
Kendimi yine patikada buldum. Ed ile Mia da oradaydı. Ağacın altında oturuyorlardı. Beni görünce ayağı kalktılar. Mia konuştu.
"Neler oldu?"
Yavaşça yere oturdum. Onlara Veronica kısmına kadar her şeyi anlattım.
Artık kehanet çözülmüştü. Her şeyiyle apaçık ortadaydı. Tamamen anlamlı haldeydi. Bir süre sessizce oturduk. Sonra Ed konuştu. Sesi çok az duyuluyordu.
"Demek son kahramanlar. Ama olsun. Nate'in tuttuğu sözü biz de tutacağız. Onları her ne olursa olsun sahiplenip eğiteceğiz. En azından umutlarıyla ölürler."
Haklıydı. Umutsuzca yaşamaktansa umutlu bir şekilde ölmek her zaman daha iyiydi.
Bir süre daha sessizce durduk. Sonra Mia konuştu.
"Eee? Kulübeler darmadağan. Nereye gideceğiz? Burada kalmaktan başka bi seçenek olmalı."
Yüzüme hafif bir gülümseme yerleşti.
"Bir keresinde yaşlı bir adam bana demişti ki:'Her zaman birden fazla seçenek vardır.'"
SON
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK: UYANIŞ
FantasyKaranlık. Geçmişim karanlıktan ibaret. Işık tutarsam ne göreceğim? Güzel bir mazi mi? Yoksa yine karanlığın kendisi mi?