Günler aynı geçiyordu. İki günde veya duruma göre üç günde bir ava çıkıyorduk. Günler geçtikçe Ed ile dostluğumuz artıyordu. Beraber sürekli kılıç talimi yapıyor, aralada sohbet ediyorduk. Kehaneti sorduğumda oldukça karmaşık ve moral bozucu olduğunu söyleyip konuşmak istemiyordu. Mia ise bana sürekli aynı davranıyordu. Ne arkadaş gibi ne de düşman gibi. Yemekler ve avlar hariç konuşmuyorduk.
Her gece aynı rüyayı görüyordum. Karanlık oluyor, sesler geliyor ve sonra yine aynı görüntü oluşup yok oluyordu. Ve de şu siyah yaratığı görüyordum. Her seferinde titreyek uyanıyordum.
Gelişimin 2. Haftasına kadar aynı rütinde devam etti günler.
Her zamanki gibi Ed ile kılıç talimi yapıyorduk. Artık o beni öğrenmiş, ben de onu öğrenmiştim. Dolayısıyla daha uzun ve daha teknik oluyordu artık talimlerimiz. İkimiz de birbirimizin yapacağı hamleyi tahmin ediyor, ona göre savunma yapıyorduk. Bizim bu karşılaşmamız sırasında Mia bizi izliyormuş meğer. Tabi Ed de ben de fark etmedik. Biz talime devam ediyorduk. Ed sağdan ani bir hamle yaptı. Ben de refleks olrak kılıcımı hızla savurunca kılıçlarımız hızla çarpıştı ve ikisi de gürültüyle yere düştü. Şaşkınlıkla birbirimize bakakaldık. O sırada Mia araya girdi.
"Neredeyse her gün birbirinizle talim yapıyorsunuz. Daha ne olmasını bekliyordunuz?" dedi gülerek.
"Bir fikrin var mı?" dedim. Yerden kılıçların birini aldı. Sonra gözlerini bana çevirdi.
"Neden olmasın?"
Bunun üzerine ben de diğer kılıcı yerden aldım. Alır almaz saldırdı. İlk refleksim olmasa çoktan yenilmiştim bile. Aniden kılıcım kaldırdım. Biraz da şansın yardımıyla ilk atağını karşıladım. Ama bu sefer diğer yandan sertçe saldırdı. Bundan eğilerek kaçmak zorunda kaldım. Böylece kendimi toparlama imkanı buldum. Atağı boşa gitti. Ama yine hiç durmadan bu sefer soldan savurdu kılıcını. Kılıcımla karşıladım. Sürekli saldırıyor, nefes bile aldırmıyordu. Bir süre sonra kendimi savunurken değil ataklarından kaçarken buldum. Bir şekilde saldırıya geçmeliydim. Ama çok hızlıydı. Hiç boşluk yakalayamıyordum. Anlaşılan oldukça iyi bir eğitim almıştı. Artık iyice sert saldırıyordu. Kılıç elimde dengesizleşmeye başladı. En sonunda kılıcını sert bir şekilde kılıcıma vurunca kılıç elimden uçtu gitti. Kılıcını boğazıma doğrultmuştu bile. Şaşkınlıkla yüzüne bakıyordum. Güldü.
"Daha uzun sürmesini beklerdim." Sonra gidip düşen kılıcı yerden aldı ve Ed'e baktı.
"Oradan sırıtacağına geç karşıma." dedi gülerek. Ed hemen:
"Ben almayım sağ ol." dedi. Mia hiç istifini bozmadan bakmaya devam etti. Sonunda Ed pes etti ve Mia'dan kılıcı aldı. Bir süre Mia'ya baktı ve aniden saldırdı. Oldukça iyi ve teknik saldırdı. Mia bir anda şaşırdı. Son anda karşıladı. Zor karşıladığı için dengesi de bozuldu. Düşmeden önce tüm kuvvetiyle kılıcını Ed'in kılıcına vurdu. Tıpkı bende olduğu gibi kılıç uçtu gitti. Ama bu sefer Mia düşmüştü. O yüzden Ed gidip kılıcını alabildi. Tabi o sırada Mia ayağa kalkmıştı bile. Bu sefer o saldırmaya başladı. Bu sefer Ed karşılıyordu. Ama zorlanıyordu. Mia vücuduna göre oldukça kuvvetliydi. Kılıcını muazzam bir hızla sallıyordu. Ed birini karşılasa diğerine yetişemiyor, eğilmek ya da zıplamak zorunda kalıyordu. Bu şekilde baya bir sürdü. En sonunda Mia artık bitsin dermişçesine hızla saldırmaya başladı. Tabi ki de Ed bu hıza yetişemedi. Bir anda kılıcının dengesini kaybetti. Düşürmese de dengesini sağladığında Mia çoktan kılıcını ona doğrultmuştu. Ed'in yüzünde hayal kırıklığı vardı.
"O fırsatı nasıl kaçırdım?" bunun üzerine Mia kahkaha attı.
"Ed inan bana bugüne kadar yaptığın en iyi saldırıydı." Bunu duyunca az da olsa keyfi yerine geldi. Sonra bana dönüp:
"Mia'yla karşılaşacaksan ilk saldıran sen olmalısın."dedi gülerek.
Gülüştük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK: UYANIŞ
FantasyKaranlık. Geçmişim karanlıktan ibaret. Işık tutarsam ne göreceğim? Güzel bir mazi mi? Yoksa yine karanlığın kendisi mi?