🌟 iyi okumalar :)
>NuhTufan<
Mutfaktan gelen sesleri takip ederek içeri girdiğimde küçük masanın etrafını çeviren güleç yüzler gördüm. Bir yüz vardı ki diğer yüzleri gölgede bırakacak cinsten güzel, efsunlu ve tatmin ediciydi. Diğer yandan komiser Doğan'ın masada ne işi olduğuna ise anlam veremiyordum.
"Doğan Güneş ne alaka?" Dediğimde adam kıpkırmızı çayından bir yudum aldıktan sonra gülerek bana bakmış "Sana da günaydın kardeşim." Demişti.
Kardeşim? Öyle mi?
Homurdanarak yerime geçip kendime bir çay doldurdum.
"Beklemiyordum da." Diye geveledim.
"Yade sağ olsun her seferinde davet ediyordu. Bu güne nasip oldu." Dedi.
Yade'ye baktım. Başını salladı. "Bana haber vermeye tenezzül etmediği için bilmiyorum öyleyse." Dedim.
"Aslında mesaj attım." Dedi Yade. "Atölyedeydin ve rahatsız etmememi söylemiştin."
"Ha, tamam. Eminim öyledir." Dedim.
İkisi gülerek geçiştirdi beni. Meyra, Doğan ile Yade'nin ortasında otururken Doğan'a hülyalı hülyalı bakıyor, adamla cilveleşiyordu. Ne münasebet. Dayın dururken elin ada- Dört yaşında ki çocuğu da kıskanmayayım diyemedim tabi.
"Meyracığım bak sana reçelli ekmek." Diyerek uzattığım ekmeğe burun kıvırıp Doğan'ın zeytin ezmeli ekmeğini ısırdı. Cadı. Sen zeytin sevmezsin ki!
"Kayra. Aslanım. Al sen ye."
"Tamam, Dayı. Ama Aslan değilim bugün. Ejderhayım."
"Aferin dayısı."
Yade tabağıma patates kızartması koyup ardından sosis bırakınca kendi kendime yumuşadım. Sonra fark ettim ki herkesin tabağına anaç bir şekilde bölüştürüyordu. Yazık bana. Her halta böyle yükselecekse bu kalp. İşimiz çok!
Yade "Kütüphanede işler nasıl?" Diye sorduğunda "Çok sıkıcı." Diyen ben, Doğan'ın kahkahası ile bölündüm. Adam buraya beni sabote etmeye gelmiş belli oldu. "Sana sıkıcı değildir tabi, komiserim." Dedim.
"Sorun çıkarıyor mu?" Diye sordu Yade.
"Hey!" Dedim. "Ben buradayım. Ve sorun mu? Asla!"
Doğan hala gülüyordu. "Tuvalete diye çiğ köfteciye kaçıyor, mail bakıyorum diye telefonundan sürekli oyun oynuyor, yersiz bir şekilde sistem hacklemesi yapması dışında sorun yok tabi." Dediğinde Yade kahkahayı basmış ben gülüşüne tav olurken üzerime kurulan oyunların altında kalmıştım.
Gülme böyle güzel, Yadesi. Kalbim kaldırmazmış...
"İlahi, Nuh Tufan. Hiç rahat durmuyorsun."
"Duruyorum. Kitap özetlerimi sorunsuz teslim veriyorum."
Doğan başını salladı. "Aynen. Şaşırmıyor değiliz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Ruhlar Anıtı
Teen Fictionkafamın içi terkedilmiş bir akıl hastanesiydi. bitmeyen bir kavgaydım. kaçmaya çalıştığım her şeyin tam ortasındaydım.