Herkese merhaba. Yeni bölüm ile sizlerleyim. Yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemeyin. İyi okumalar.
Kalben...
O kötü partinin üzerinden yaklaşık bir hafta geçmişti. Hakan'ın kötü haberlerini alıyordum. Özgür Bey gerçekten de dediği gibi onu sanki bir defterin sayfasını yırtar gibi koparıp atmıştı. Resmen adı silinmişti sanki. Artık yok gibiydi.
Cem yanıma gelip bana bir kahve fincanı uzattığında sevinerek fincanı elinden aldım. Derin bir yudum alıp, kahvenin sıcaklığını hissedip rahatladım.
"Ne yapacağım ben ya?"
Cem suratını asmış bir şekilde bana bakarken sonradan hatırladım. Buraya Cem'in sorunu için çözüm üretmeye gelmiştik. Her zaman geldiğimiz bir kafe vardı. Fazla kalabalık olmazdı ve küçük, şirin bir yerdi. Bu yüzden burayı çok seviyordum. Elbette Cem de öyle. Ayrıca her zaman aynı masaya oturuyorduk. Cama yakın, yolu görebileceğimiz tatlı masaya.
"Ya bilmiyorum, acaba sana sahte bir kız arkadaş mı yapsak?"
Cem elini avcuna yasladı.
"Bilmem ki, aslında olabilir ama annem en ufak şeyde anlar bence."
Aslında doğru söylüyordu. Sevda teyze her şeyi anlayan bir insandı. Açıkçası onu çok seviyordum, lise yıllarımdan beri tanışıyorduk ve annem gibiydi benim için. Her zaman bana destek olmuştu. Ve kesinlikle sezgileri çok kuvvetliydi. Ayrıca çok iyi fal bakardı.
"Lan bu Özgür Bey değil mi?"
Dalıp gitmişken birden Cem'in dediği şeyi yanlış anladığımı sandım.
Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. Tam onu azarlamak için ağzımı açmışken,
"Merhaba, nasılsınız Kalben hanım?"
diyen kalın bir ses işittim. Sesin geldiği yöne baktığımda Özgür Bey ve yanında her zaman olan korumasını fark ettim.
"Haydi oradan lan!"
Birden ağzımdan kaçan cümleyi fark edince hemen ellerimle ağzımı kapattım. İyi de ne işi vardı ki burada Özgür Bey'in? Durduk yere ne olmuştu ki?
"Pardon Özgür Bey, merakımı mazur görün ama neden buradasınız?"
Özgür Bey karşımızdaki koltuğa oturdu. Gülümseyerek,
"Buralarda işim vardı, sana sözleşmeyle alakalı belge imzalatmam gerekiyordu. Birde baktım ki buradasın. Ben de geleyim dedim. Rahatsız olduysanız kalkabilirim."
dedi ve Cem ile ikimize baktı.
"Yok olur mu öyle şey, birden görünce şaşırdık sadece Özgür Bey." Cem bunları söyleyip beni dürtünce bende hemen kafamı aşağı yukarı salladım.
"Tüh saat kaç olmuş, ben kaçayım annem bekler beni."
Cem yanındaki ceketi alıp yanımdan geçip giderken ona kızgın kızgın baktım. Kapıdan çıkmadan önce ellerini yumruk yapıp "savaş" anlamında salladı. Gıcık, ortamın gerginliğinden annesini bahane ederek kaçmıştı. Keşke benim de böyle bir bahanem olsaydı. Yüzüm asıldı birden. Morelim bozulmuştu.
"İyi misin? Arkadaşın çok ani çıktı. İşi çok önemliyse Mert bıraksın."
Özgür Bey'e bakıp elimden geldiğince gülümsedim.
"Hayır Özgür Bey sağ olun, sözleşme hakkında ne vardı?"
Kaşlarını çatıp bana baktı. Sanki bir şeyler sakladığımı anlamıştı ve çözmeye çalışıyordu. Ama çok kolay çözülebilecek bir insan değildim. Birinin beni çözebilmesi için uzun yıllar boyunca beni tanıması gerekiyordu. Ayrıca içine kapanık bir insan olduğum için de karşımdaki kişiye de güvenebilmem gerekiyordu. Şu an hayatımda böyle olan tek kişi Cem'di.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Plan
General Fiction"Beni sevmen de planının içinde miydi? Yoksa o da sonradan mı gerçekleşti?" İnandığım adam beni kandırmıştı. Onunla evlenmemi, ona aşık olmamı sağlamıştı. "Bu benim kusursuz planım. Ben yönetmen, sen ise benim başrolümsün. Ayrıca senaristte benim...