9. Bölüm "Kaçmak"

678 46 21
                                    

Herkese yeniden merhaba. Yeni bölümle sizlerleyim. Unutmayın, ne kadar yorum ve oy, o kadar hızlı yeni bölüm. Sizler yorum yaptıkça çok, çok, çok mutlu oluyorum ve isteğim artıyor. Hepinize iyi okumalar dilerim.

Kalben...

Saatin sinir bozucu sesi, kızgınlığımı tetiklerken sakin kalmaya çalışıyordum. Özgür Bey, bir yandan telefonla konuşup diğer yandan da dolaşırken o da ne kadar endişeli olduğunu belli ediyordu. Beynim hala olan şeyleri idrak edemezken sakince düşünmeye çalıştım. Bu nasıl olabilirdi? Tüm gazeteler, dergiler, magazinler bizim adımızla çalkalanıyordu. Gerçekten böyle bir yalan haber nasıl olmuştu da birden yayılmıştı? Gerçekten de magazin sektörü çok acımasızdı. Ayrıca şu an kimsenin bana inanmayacağına emindim. Çünkü insanlar gördükleri şeylere inanırlardı, insanların söylediklerine değil. Bu da beni, bizi çıkmaz bir sonuca sokuyordu.

Cem yaklaşık on, on beş kere aramıştı. Fakat şu an onunla konuşacak halim yoktu. Bütün kanım çekilmişti sanki. Ayrıca, Özgür Bey bugün telefonu hiçbir şekilde açmamamı söylemişti. Bu kişi Cem veya bir başkası olsa bile.

"... anlıyorum, kolay gelsin."

Özgür Bey telefon görüşmesi bitince derin bir nefes aldı. Bana döndüğünde göz göze geldik. Onun da yüzünde aynı benimki gibi şaşkın ve çaresiz bir ifade vardı.

"Ne yapacağız?" dedim sakince. Özgür Bey güçlü bir adamdı. Emindim ki bu sorunu da çözerdi değil mi?

"Bilmiyorum Kalben. Basına bir açıklama yapmamız gerekecek. Fakat bu dedikodunun üstünü nasıl örtüp temizleyebilirim bilmiyorum!"

Birden masadaki her şeyi iterek yere düşürdü. Çok öfkeliydi. Ben de öfkeliydim. Sadece onun gibi dışıma yansıtmak yerine içimde yaşıyordum. Bu her zaman böyle olmuştu.

Cem yine bir mesaj gönderdiğinde baktım. Telefonlarına cevap vermesemde mesajlara bakmamda bir sakınca olacağını düşünmüyordum. Telefonun kilidini açıp, mesajlar kısmına girdim.

" Kalben, neler dönüyor? İyi misin? Şu an evine geldim ve evinin önü magazin ordusuyla dolu. Hemen gideceklerini de sanmıyorum. Ne yapacaksın? Kesinlikle eve gelmeyi düşünme. Bizim eve gel. Kendine çok dikkat et. Ha bu arada, ne olursa olsun sana inanıyorum."

Son cümleyi okuduktan sonra yüzümde ufak bir tebessüm belirdi. Cem gerçekten de çok iyi bir dosttu. Fakat yazdıkları yüzünden endişem daha da arttı. Şimdi ne yapacaktım? Evimi nasıl bulmuşlardı ki? Cem onların evine gidebileceğimi söylemişti. Fakat bunu istemiyordum. Annesi ve komşularının soru yağmuruna tutulup, yargılanacak, ayıplanacaktım. Bu kesinlikle kaldıramayacağım bir şeydi.

"Özgür Bey, evimin önünde magazin ordusu varmış. Ne yapacağım şimdi ben? Nerede kalacağım? Beni bir otele gönderebilir misiniz? En azından birkaç gün idare ettikten sonra eve dönebilirim belki."

Özgür Bey yine bana döndü.

"Hayır, bu kesinlikle olmaz çok tehlikeli. Ben seni kendi evimden birine yerleştireceğim. Zaten bunu en başta yapmam gerekirdi ama araya bazı şeyler girdi."

"Hayır, kesinlikle olmaz! Böyle bir şeyi kabul edemem Özgür Bey."

Birden ayağa kalkınca Özgür Bey bana şaşırarak baktı. Sanırım böyle bir tepkiyle karşılaşmayı beklemiyordu.

"Sana kabul edip etmeyeceğini sormadım. Zaten sözleşmende de bununla alakalı bir madde vardı. Sanırım dikkatli okumamışsın."

Kaşlarımı çatıp ona bakarken diğer yandan da düşündüm. Anlaşmada böyle bir madde olduğunu hatırlamıyordum. Ama o konuşmama izin vermeden önümden geçip gitti.

Kusursuz PlanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin