14. Bölüm

898 18 2
                                    

Duru

 Kafama yediğim basketbol topuyla birden arkamı döndüm ve topun geldiği yere baktım. 

"pardon görmedim malum kısasın" Cenker yüzüme pişkin pişkin sırıtıp arkasını döndüğünde yerde ki topu alıp ıslık çaldım. Cenker arkasını döndüğünde elimde ki basketbol topunu sertçe kasıklarına attım. Topun gelmesiyle ellerini orasına götürüp bir inleme kaçtı dudaklarından. Okan gil gülerken Cenker'in kıpkırmızı kesilen yüzü yavaşça kalktı ve bana baktı. Gözleri ateş saçarken dudakları kıpırdadı.

"seni öldürcem..."

Cenker'in bana attığı gülümsemenin aynısını ona atarak hemen toz oldum oradan.

Bu okula geldim geleli tam bir hafta olmuştu ve ben eski okulumu şimdiden çok özlemiştim. Seda ve Sedat ile görüşebilmiştim ama diğer arkadaşlarımı hiç görmemiştim.

Bu okula da tam olmasa da alışmıştım. Okulda gerçekten tuhaf tipler vardı. Hiçbirini sevmemiştim. Hocalar gayet iyiydi. Sanırım tek sevdiğim ve alıştığım okulda çalışanlar olmuştu. Geri kalanı tam bir faciaydı. Öğrencilerin hepsi birbirinden şımarıktı. Tam bir baş belasıydılar. Okan hariç. Okan geldiğimden beri bana iyi ve samimi davranan tek kişiydi. Diğerleri ya beni aşağlıyorlardı ya da yanıma gelip konuşmaktan korkuyorlardı. Ah evet! o pislik yüzünden korkuyorlardı: Cenker YAZGAN. Biricik düşmanım, bay gıcık!

Cenker okula geldiğimden beri benimle uğraşıyordu. Ya bir şeyler yapıyor ya da durup dururken laf sokuyordu. Yazganla aramızda bir savaş başlamıştı. Ve istediği kadar bütün okulu bana düşman etsin o savaşı kaybetmeye niyetim yoktu.

Son iki dersimiz bedendi ve dersin bitmesine çok az kalmıştı. Soyunma odasına gidip üstümü değiştirmeye başladım. Normalde son dersimiz beden olduğu için değiştirmezdim ama gel gör ki canım ablacığım! bizi malikanesinde akşam yemeğine çağırmıştı. Ne kadar gitmek istemesemde annemin zoruyla kabul etmiştim.

Ben düşüncelere dalmış üstümü giyinirken bir çıtırtı duymamla  arkama döndüm. Gözlüklü bir kız kapının orada durmuş elleri arkasında bana gülümsüyordu. Pek içten bir gülümseme değildi. Sanki bir şey yaptı da çaktırmamaya çalışıyordu. Alnın da biriken ter de bu tezimi doğruluyordu.

Bakışmaya devam ederken gözlerimi kısıp sordum.

" niye öyle bakıyorsun? " kız seslice yutkunup gözlerini kaçırdı.

"Hiiç sadece kolyemi kaybettimde burada mı diye bakmaya geldim." dedi ve geri geri giderek elleri arkasında odadan çıktı. Bu kız kesinlikle bir şey almıştı ama ne? 

Gözlerimi soyunma odasında dolaştırırken fark ettiğim şeyle donakaldım. Ayakkabılarım YOKTU ! Hızla elbisemin fermuarını çekip odadan çıktım ve kızı bulmaya çalıştım. Allahım rezillik şuanda okulun koridorlarında çorapla koşuyordum ve zilin çalmasına iki dakika kalmıştı. İki dakika sonra herkes sınıflardan çıkıcak ve beni görecekti.

Koridorun sonunda biriyle konuşan kızı gördüğümde hızımı arttırdım. kız beni gördüğünde panikle kaçmaya başladı. 

"Dur bekle! Ayakkabımı geri ver. " kızın arkasından bağırsam da ona ulaşamadım.

Dolan gözlerimle kızın kaybolduğu koridora bakıyordum. Hemen bir yere saklanmam lazımdı yoksa tüm okul görecekti. Arkamda birinin kahkaha atmasıyla arkamı döndüm. Ayakkabım elinde, bağcıklarından tutmuş sallayarak bana gülen bir adet Cenker.

"Gülümsee" deyip telefonunu bana doğru uzatıp fotoğrafımı çekti.

Sinirden kıpkırmızı olduğuma yemin edebilirdim. Yazgan yapmisti yine yapacağını.

"Sen kendini komik mi sanıyorsun? Ver şu ayakkabıları saniyeler sonra zil çalıcak."

Cenker tek kaşını kaldırıp geri geri cama doğru gitti.

"Verir misin lütfen? Topu sana atmakla büyük eşşeklik ettim diyeceksin." Dedi ve ayakkabilarimı camdan aşaği atar gibi yaptı.

Tam o sırada zil çaldığında kapılar hızla açıldı. Bende hızla Cenker'e doğru koştum ve saklandım. Duvarın kenarindan gözükmeyecek şekilde sınıftan çıkan öğrencileri izledim. Ta ki Cenker'in nefesini ensemde hissedene kadar.

O sırada istemsizce gözlerim kapandı. Iç sesim 'salak aç gözlerini ' diye haykırırken kalbim daha kuvvetli atarak sesini bastırıyordu. Ne oluyordu bana? Düşmanım dibime kadar girmişti ve ben heyecanlanmış mıydım?

Cenker saçlarımın arasından "Bu kadar güzel kokmak zorunda mısın" diye fısıldadı. Şiddetle çarpan kalbim daha da hızını arttırdı. İç sesim "Aç gözlerini Duru yine seninle dalga geçiyor işte."dedi.

O sırada pat diye bir ses geldi ve irkilerek gözlerimi açtım Cenker benden uzaklaşmış , yere elinde ki ayakkabıları firlatmıştı ve yanakları hafif kızarıktı. Ne yani biraz önce ağzından kaçırdığı şeyden dolayı utanmış mıydı? Cenker Yazgan ve utanmak?

Gözlerini kaçırarak sertçe konuştu. "Giy şunları abim aradı şoför aşağıda bekliyor abimlere gidecekmişiz."

"Sende mi orada olucaksin?"

" Noldu beğenemedin mi?"

"Beğenemedim."

"Ben de sana çok meraklı değilim ama abimle ablan herkesi yemeğe davet etmiş. Bizimkiler gitmek için zorladı. O yüzden konuşup durma ayakkabılarını giy, asaği gel beklemem." Dedi ve gitti.

Ben de bana denileni yapıp ayakkabılarımı giymeye başladım. Aslında Cenker'i sinir etmek için her şeyi ağırdan alıp  aşağı da bekletebilirdim ama Cenker'e beklemesi konusunda güvenmiyordum. Dediğini yapardı. Ben de onca yolu yürümek zorunda kalırdım.

Selam lütfen beğendiyseniz bolumlere Oy vermeyi unutmayın. Bol bol yorumlarınızı bekliyorum.

Bir sonra ki bölüm olaylı akşam yemeği bu yüzden takipte kalın en kısa zamanda atarım.

Şurası şoyle olsa daha güzel olur dediğiniz bir yer varsa yorum yapabilirsiniz. Bir de son olarak hangi çifti daha çok beğeniyorsunuz.

Defne - Mert

Duru - Cenker

Seda - Poyraz

Siyah Kuğu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin