Arslan Mert
Oturduğum sandalyede kollarımı bağlamış bir şekilde karşıya bakıyordum. İzmir'de okuduğum zamanlarda Ankara'ya dönünce ilk gitmek istediğim mekanlar listesi yaptığımda birinci sırayı alan mekanda olmama rağmen mutsuzdum. Çünkü Caner'le aynı ortama girmek istemiyordum. Vera her ne kadar kinini kontrol edebilse de, ben onun kadar yetenekli değildim.
Hayatımın en dip anlarında onun yüzünden bir de aşk acısı çektim. Pis herif!
Ama Vera'ya verdiğim sözü tutup onu dinleyecektim. Sonuçta ben de neden notu vermediğini merak ediyordum. O yüzden aklımdan tüm olumsuz düşünceleri atmaya çalıştım ve yüz kaslarımı gevşetip gözlerimi kapattım. Aniden kaşlarımın arasındaki temasla irkilip gözlerimi araladım.
"Güya sakin olmaya çalışıyorsun. Çatılan kaşlarını kontrol et önce."
Yavaş adımlarla yanımdaki sandalyeye ilerleyip otururken onu izledim. Sakinlik akan hareketleri konuştuğu zamanlardaki ters hallerini dengelemek içindiyse eğer, gerçekten işe yarıyordu.
Biraz kendimi savunmak, biraz da onu kızdırmak için hınzır tavrımı gün yüzüne çıkarma kararımla ona doğru dönüp bakmaya başladım. Çantasından telefonunu çıkartıp masaya koyduktan sonra bakışlarımız buluştu.
"Sen şuna sana dokunmak için bahaneler uyduruyorum desene."
Büyüyen gözleri ve yavaş yavaş kızarmaya başlayan yanaklarıyla keyiflenirken onu izlemeyi sürdürdüm. Aniden koluma vurmasıyla şaşırsam da kahkahama engel olamadım. Eğer okulda ciddi bir anda değilsek rutinimiz buydu.
Lavinia kızar, ben keyiflenirim.
"Acıdı ama ya!"
Yalan dercesine baktığında biraz daha ona yaklaşıp gülümsedim. Aslında az önceki gergin halimden eser kalmamıştı. Benim durulup sakince gülümsememe baktı bir süre. Sandalyesinde geriye doğru yaslanıp başını sallayıp yukarı baktı.
"Sakinleştin mi biraz?"
Sen geldin. Nasıl sakinleşmem?
"Bundan sonra ne zaman gerilsem sana sataşacağım. Gerçekten işe yarıyor."
Küçük kahkahasının ezgisine tutulup ona gülümsedim. Gülümsemek bile onun yanında anlamlıyken, tabi ki onunla sakinleşecektim.
Ben seninle güler, seninle sakinleşirim Lavinia.
Ben de onun gibi sandalyemde geriye doğru yaslanıp, onunla yan yana olmanın keyfini çıkardım. Birazdan Caner gelecekti ve yine keyfim kaçacaktı. Şansa bakın ki, adamla aynı şehirdeydik artık. Vera ve bazı iş arkadaşlarıyla konuşurken Ankara'dan bahsettiği oluyordu fakat tası tarağı toplayıp buraya geleceğini düşünmemiştim.
"Yeter ki psikopat gibi sağa sola saldırma. Ben razıyım beni kızdırmana. Geçen gün senin en çirkin yüzünle tanıştım. Allah'ım! Ejderha gibi burnundan soluyordun."
Konuşmaya başlaması Caner gevşeğini düşünme anımı bitirirken, söyledikleriyle oturduğum sandalyede dikleştim. Kendimi kötü hissetmiştim. Soğuk ve kontrollü biri olsam da bazen sinirimi doğru yönlendiremediğim anlar oluyordu.
Bazen mi? Yalanın batsın oğlum!
İç sesim her zaman ki gibi iş başındaydı ve asla bana yardımcı olmuyordu. Zihnim hep bana ağzımdan çıkan sözlerin veya aklımdan geçen fikrin gerçek boyutunu sunarken geriliyordum. Bu yüzden yalan söylemek çok zordu benim için. Aylarca patronumun amcam olduğunu saklamak ben de nasıl strese neden oldu siz tahmin edin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİHABER
Teen FictionAilesiyle çıktığı basit bir tatilin Vera için hayatının dönüm noktası olacağını kim bilebilirdi ki? Küçük bir kalp çarpıntısı ve beraberinde gelen tesadüfler... Yarım bıraktığı hikayeyi kendi şehrinde tamamlayan Vera, şansa inanmanın büyüsünü yaşaya...