4.Bölüm-SÜRPRİZ SONLU

126 16 232
                                    

    Merhaba :) 

Görselde Vera var.


Vera

  Son bir saatimiz telaş içerisinde geçmişti. Bol ağlamalı bir telefon görüşmesinin ardından Nazım iyi olduğuna inandırmıştı beni. Her zaman ki gibi bulduğunu yediği için hangi besinden zehirlendiğini anlamak adına tahlil sonuçlarını bekleyecektik. 

  Valizleri kapattığımızda Aras ağabeyin işlemleri hallettiğini yazdığı mesajı okuyordu ablam. Elim telefonuma gittiğinde aklıma gelen şeyle başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki. Telaş içinde odada dolanmaya başladığımda ablam anlamayan gözlerle beni izliyordu. 

"Abla, ben nasıl haber vereceğim. Arslan Mert, bugün öğleden sonra işe gelecek."

   Ablam kısa bir süre bana baktıktan sonra alnına vurmaya başladı. O da benim gibi odada volta atmaya başladı. Yalvaran ve çaresiz gözlerle onu izliyordum. Sonunda gülmeye başladığında ayağa kalktım.

"Buldum. Şu çocuk vardı ya, Caner. Ona söyle. Numaranı da bir kağıda yaz."

  Söylemem ne kadar doğru olurdu bilmiyorum. Çünkü çalışanların müşterilerle yakınlığı sorun yaratabiliyordu. Ama eğer her şeyi yazıp Caner'in okumamasını tembihlersem Arslan Mert ben dönünce sorun yaşamazdı. 

"Güzel fikir. Halledip geliyorum."

  Odadan rahatlamış bir halde çıktığımda direk lobiye indim fakat Caner yoktu. Neredeyse on dakikalık tavaf süremin sonunda onu buldum. Nefes nefese ona doğru ilerlediğimde endişeyle bana doğru yürüdü. 

"Vera, ne oldu?"

 Caner'i ararken lobideki çalışandan aldığım kalem kağıtla not hazırlamıştım ve ona uzattım. Soru işaretleriyle dolu yeşil gözleri bir bana bir de nota bakıyordu.

"Bunu Arslan Mert'e ulaştır. Biz otelden çıkış yapıyoruz. Rica ediyorum. Lütfen okuma."

  Şok içinde kağıda bakıp eline aldı ve eli saçlarına uzandı. Kafasını kaşırken anlamadığı her halinden belli oluyordu. Her şeyi söylersem Arslan Mert'in işine mal olabilirdim. Bu yüzden okumaması için ısrar etmeye devam ettim.

"Tamam okumayacağım. Rahat biri olabilirim fakat saygısız değilim. İçin rahat olsun, Ankaralı. Kendine iyi bak."

  Gülümseyip yanından ayrıldığımda içimden belki de en samimi duamı ediyordum.

            Allah'ım ne olur yaşadığım güzel duygular Alaçatı'da kalmasın. Bana onu bir daha görme şansı ver.

************************************

Aras

  Otelden çıkış yaptığımız andan itibaren gözüm hep Vera'ya takılıyordu. Çok konuşamasak da bu hissettiği şeyin kalp çarpıntısından öte bir şey olduğunu fark etmiştim. Nazım için endişelense de aklı o çocuktaydı. İlk fırsatta dertleşmeliydik.

 Eşyalarımızı arabaya yerleştirip yola çıktığımızda Piraye'nin şebekliklerine gülüyordum. Amacı kardeşini neşelendirmekti. Canım kadın gerçekten gördüğüm en iyi ablaydı. 

"Nazım tosbağası iyiymiş. Fotoğraf atmış. Biz yanına gidince daha iyi olacak. Onu iyileştirip sahnedeki muazzam performansını izleyelim."

  Nazım her zaman ki gibi kendine dikkat etmemişti ve oyun öncesi zehirlenmişti. Haberi aldığımızda kalbimde hissettiğim o ince sızı sol koluma kadar yayılmıştı. Elimde büyüyen çocuk, kardeşim yüreğime indirecekti. Neyse ki ciddi bir şeyi yoktu. 

BİHABERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin