" Gece her zamanki gibi sessizdi. Alexa'yı uyutup odalarımıza çekilmiştik. Ashley'in çığlıklarıyla uyandığımda, kimse neler olacak bilmiyordu. Alexa'nın korkuyla ağlamaları arasında hızla Ashley'i kontrol etmeye gittim. Gördüklerim korkunçtu. Ashley baygındı, gözlerinden bir ışık süzmesi çıkıyordu ve uçuyordu -bilirsin korku filmlerindeki gibi- güçleri kontrolden çıkmıştı. Onu sarsmaya uyandırmaya çalıştım ama olmadı. Sonuna sanki çığlıkları duymuş gibi gözleri kendi gözlerine geri dönmüştü. Ama baygındı. Bir an için öldüğünü düşünmüştüm."
"Hemen şirketimizin hastahanesini arayıp sağlık ekibini çağırdım. Onun dışında hiçbir şey yapamazdım çünkü başına ne geldiğini bilmiyordum. Onlar gelene kadar Alexa'yı sakinleştirmeye çalıştım. Çok korkmuştu ve deli gibi ağlıyordu. Onu sakinleştirmek hiç kolay olmadı. Özellikle Ashley yanımda yokken."
"Sağlık ekibi geldiğinde Ashley'i kontrol ettiler ama hiçbir şey bulamadılar. Bütün melezlerin yaptığı gibi biraz nektar içirdiler , kalp atışlarını sabitlediler ve biraz dinlenmesini söylediler. Ashley uyanınca ona neler olduğunu sordum. Rüyasında Dünya'nın yok oluşundan Yediler Kehaneti'nden ve Gaea'den bahsetti. Hiçbiri bize mantıklı gelmedi. Aramızda bu konuyu tartışıp mantıklı gelmedi. Çünkü daha Yediler Kehaneti Yunanlılar tarafından bilinmiyordu. O sırada Romalılarla tam bir iletişimimiz yoktu. Onu bunun sadece bir rüya oluğunu inandırmaya çalıştık. O da inandı. Ya da inanmak istedi. Ama rüyaları daha kötü bir hal aldı. Güçleri de kötü bir hal aldı. Rüyaları o kadar kötü oluyordu ki odasını ses yalıtımı yaptırmak zorunda kaldık. Çünkü Alexa onun çığlıklarını duyunca o da korkuyla ağlıyordu ve psikolojisini kötü etkilemesini istemedik."
"Rüyalar daha kötü bir hal aldı. Her gün çok daha kötü bir şekilde uyanıyordu. Bir gece öyle kötü kalktı ki onu hastahaneye yatırmak zorunda kaldık. Bir hafta yoğun bakımda kaldı. Yoğun bakımdan çıktığında daha iyi görünüyordu. Ama hiç hali yoktu ve zar zor hareket ediyordu. Lord Hades o zaman onu ziyarete geldi. Hepimiz çok korkmuştuk. Hani Ölümün Tanrısı ya. Önce bizi sakinleştirdi. Sonra onunla yalnız başına konuşmak istediğini söyledi. Bir süre yalnız konuştular. Biz tekrar odaya girdiğimizde Hades gitmişti ve Ashley yerindeydi. "
"Morali düzelmişti ve çok daha iyi görünüyordu. Hastahaneden taburcu olduğunda çok daha kötü bir şey oldu. Gece sarsılarak uyandım. Evin duvarları çatlıyordu, çoğu eşya yere düşüp kırılmıştı. ,ilk aklıma gelen deprem olduydu ama Ashley'nin odasından çıkan kırmızı ışıkları görünceye kadar. Sarsıntı bitinceye kadar beklemek zorunda kaldım çünkü Alexa deli gibi korkmuştu. Ashley'i kontrol etmeye gittiğimde gücünü aşırı kullanmıştı ve kalp atışları hızla yavaşlıyordu. Hastahaneye zar zor yetiştirdik. Bir hafta daha yoğun bakımda kaldı. Uyandığında ilk dediği şey "Başardım." oldu. Neyi başardığını anlayamadık ta ki Gaea ile olan savaşı görünceye kadar. Meğerse Gaea bunca zamandır ona fısıldıyormuş! Onu kendi tarafına çekmek istiyormuş! Ama başaramadı. O günden sonra Ashley bir daha asla böyle kabuslar görmedi. Hatta daha da hırslandı ve şirketi uluslararası bir çapta genişletti. Avlar düzenleyip binlerce canavarı yok etti. Takma adını da canavarlar verdi. Ona Kaçınılmaz Ölüm diyorlardı. Karşısına çıkan her canavar öleceğini biliyordu."
"Vay canına."dedi Percy. "Daha acı çekmek konusunda yolun başındayım desene."
Harrison iç çekerek Ashley'e baktı. " Evet. Her şey için yolun başındasın."
Bir süre sessizce oturdular.Çalan bir telefon sesi sessizliği bozdu. Harrison telefonuna bakıp arayan kişiyi görünce yüzü iyice düştü. "Alexa arayor."
"Eeee durma, açsana."
"Ashley soracak. Eğer Ashley'e ulaşabilseydi beni aramazdı. Eğer sorarsa ne yapacağız?"
"O kısmı ben halledirim. Sen şu telefonu aç kapanmadan." dedi Graham.
Harrison telefonu açtı.
"Evet Alexa canım, nasılsın."
Harrison bir süre Alexa'yı dinledi.
"Ne güzel canım benim. Iduna ile güzel eğlenmişsiniz."
Harrison Alexa'nın söylediği şey ile yutkundu.
"Ashley mi? Tabii o da iyi. Onunla konuşmak ister misin?"
Harrison onay alınca telefonu Graham'a uzattı. Graham boğazını temizleyip "Merhaba Alexa"dedi Ashley'nin sesinde. Herkes ona şok içinde ona bakarken o Alexa ile konuşmaya devam etti.
"Evet tatlım, iyiyim. Sen nasılsın? Iduna'ya eziyet etmedin demi?"
"Beni kandırabilmek için daha fazlasına ihtiyacınız var Graham. Beni Ashley'in yetiştirdiğini unutuyorsunuz galiba."
Bütün gözler kapıda duran küçük kıza döndü. Alexa bir elinde hançeri ve ayısıyla diğer elinde telefon üzerinde pijamaları ile onlara bakıyordu.
"Beni kandırabileceğinizi düşündüğünüze inanamıyorum! Ve bana nasıl yalan söyleyebilirsiniz ona da inanamıyorum! Bence gerçekleri bilmeyi hak ediyorum. Evet dökülün bakıyım neler oldu?" dedi ve hançerini onlara doğru salladı.
Hiçbir yetişkin onuna bakamadı. Ne diyeceklerini bilmiyordu. Harrison ayağa kalktı ve onu kucağına aldı.
"Buraya nasıl geldin Alexa?"
"Griffinim Lolipop ile."
"Iduna'nın haberi var mı bundan?"
"Hayır. O uyurken evden kaçtım."
Harrison iç çekti ve Alexa'ya sarıldı. O ağlamaya başlayınca Alexa şok ve korku içinde ona baktı.
"Neler oluyor? Yoksa Ashley öldü mü?!"
"Hayır."
"Yaşıyor mu?"
"Pek yaşıyor denemez."
Harrison bir süre Alexa'ya sarıldı. Sonra sandalyesine geri oturdu ve Alexa'yı kucakladı. Alexa onun omzuna yatarken esnedi.
"Sanırım birileri uyku uyamamış."
Alexa kafasıyla onay verdi ve gözlerini kapadı. Bir süre sonra uykuya dalmıştı. Biri battaniye getirip Harrison'un omzunda uyuyan Alexa'nın üzerine örttü. Herkes onlara gözleri dolarak baktı.Küçücük bir kız hayatına sahip olduğu tek anne figürü olan bir kişiyi kaybetmek üzereydi. Eğer onu kaybederlerse hem küçük hem de baba figürü onunla beraber kaybolacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daughter of Bia
FanfictionPek de bilinmeyen Şiddet Tanrıçası Bia'nın tek melez kızı...